Dergâha gel!

Dergâha gel!

- Oo, yazar bey, iki seksen uzanmışsınız bakıyorum; geçmiş olsun; n'ooldi?

- Ah sorma, geçenlerde okuma-yazma kursuna giderken başımı Anadolu'nun sert gerçeklerine vurup bayılmışım; uyandığımda bu haldeydim işte. Doktor, iğne, ilâç, yatak istirahati... Anlayacağın fena çarpıldık!

- Vahh üzüldüm; meheldir diyeceğim de dilim varmıyor; sezâdır desem?

- Çekinme, de; bana sezâdır. Çektim fişi prizden zâten. Doktor hanım bacağımdaki yaraya baktı, baktı..."mental yorgunluk" dedi, sonra "ruhsal da olabilir" dedi, daha sonra, "sen iyisi biraz dinlen, iyi gelir" dedi.

- Başınızı çarptığınızı söylemiştiniz ama, kafa nire, bacak nire?

- Akıl epriyince aşağılara iniyormuş, ondan işte!

- Ha! Anladım, peki n'aapacaksınız, vitamin filan?

- Dinleneceğim biraz, tabii becerebilirsem; bir hafta, on gün...

- Geçmiş olsun; yattığınız yerden dünya nasıl görünüyor bakalım?

- Uh! Hem tatsız, hem eğlenceli!

- Ne gibi meselâ?

- Meselâ al şu Eurovision rezilliğini, birkaç gündür yarım kulak, çeyrek göz televizyonla aşna-fişneyim. Bir şey çalıyor bir ara.. yarı şuur halinde dedim ki, "Bak sen, Helena Paparizou'nun 'My number one' adlı şarkısı değil mi bu?" Aa, değilmiş, meğer yılbaşı gecesi, bizim arslan muhafazakâr TRT'miz final parçasını ekrana çıkarmış. Bir daha baktım, tamam, kaç mezür ilham alınmış anlamam fakat Yunanlı kızın şarkısını restore ederek yeni bir millî zafer kazanmayı kafaya koymuş bizimkiler. Sözler İngilizce, danslar oryantal, dansçılar muhtelit. Ölüyorlar, ölüyorlar bu yarışmada birinci olmak için. Öteden beri söylerim, kardeşim komplekse kapılma, dansöz oynatacaksan gönder en iyi oryantalini, ağzını açıp kapatsın yeter. Bu demden sonra gazinoculuk yapmayı için kaldırmıyorsa yollarsın Cengiz Özkan'ı, Melihat Gülses'i, ne bileyim Göksel Baktagir gitsin, okusun şarkısını gelsin eğer çok lâzımsa...

- Siz aldırış etmezdiniz böyle şeylere; alıngan olmuşsunuz...

- Yoo umurumda değil, yalnız Türkiye adı altında kalça göbek bilmem ne sunarken bile samimi ve orijinal olamamaları kızdırıyor insanı; bir de "bak biz muhafazakâr değiliz ha, çağdaşız" çabalarının ter kokusu çekilmiyor...

- Yeni partiye ne diyeceksiniz, Hak ve Hakikat Partisi hani?

- Adına kurban olsunlar o iki kelimenin; okudum gazeteden, "sarhoş yatarken başında yedi pir belirmiş de, bir ses buna "dergâha gel" diyormuş da; ayrıca evinin etrafında Veysel Karani ile Hazreti Ali dolanıyormuş. Yahu bu nasıl bir fabrikasyondur, bunlar nasıl zekâlardır arkadaş? Ekşisözlükçü delikanlılar el ele verseler, böyle insanın ayaklarını yerden kesen bir senaryo çatamazlar. Bir yandan güldüm, bir yandan hay sizin...

- Altı aylık çocuğu da zikrediyormuş ayrıca...

- Ee, babasını atıyla Fatih Sultan Mehmet gelip kırbaçlarsa oğlunu sen hesab et artık...

- Bir iki cümle de siyasî gelişmelerden alsak?

- Bundan âlâ siyasî gelişme mi olur yahu? Yok, şu reis adayları tantanasını soruyorsan gülüp geçiyorum böyle şeylere. Demokrasimiz 100 yaşına bastı, belediye başkan adaylarını hâlâ iki genel başkan tayin ediyor. Bence herkes gülse iyi olur bu duruma...

- Müsaade istesem artık, yoruldunuz!

- İyi olur, kapıyı çekmeyi de unutma, biraz dinleneyim belki toparlanırım azıcık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi