Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Ben yargıya yargı demem!

Ben yargıya yargı demem!

Karacaoğlan egoizminin şiirde şekillenen gerçeğini yazıma başlık yaptım... “Ben güzele güzel demem-Güzel benim olmayınca...” (Karacaoğlan)
Günümüz cokerleri yargıda fırtına koparmaya başladılar...
CHP, bir zamanlar öve öve bitiremediği, herkesi bu bakımdan da “ordu düşmanı” ilan ettiği alışkanlığını terk etmiş...
Maksatlı mitinglerde “Ordu göreve” davetleri kabul görmeyince, övgü, yerini teessüre terkeyledi...
CHP, birinci ağızdan “polise güvenmiyoruz” anonsu yapmıştı...
Peki güvenecekleri, yani akredite edilecek kim kaldı?
Medya da eski kıvamını yitirdi...
Bayilerde “kartel”e ait gazete sayısı, muhalif medyadan daha az... Dolayısı ile kartel patronlarını, yazarlarını acayip derecede sıkıntı basıyor...
“Ben yargıya yargı demem, yargı benim olmayınca...”
Evet, durum şimdi bu kertede...
Kendi seviyelerini kendileri belirleyen, tarafgir yargıdan şikâyetçi olan siyasetçiler ve yargı mensupları fena halde rahatsızlar...
İstediklerine bakar mısınız?
“Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz ve diğer savcılar acilen görevden alınsınlar...”
Niçin diye sormaya gerek var mı?
Ağabeyleri, ustaları, yol göstericileri Onursal Sabih gözaltına alınmış...
Paşalar gece vakti evleri basılarak gözaltına alınıyorlarmış...
YARSAV’ın, (Yargıçlar ve Savcılar kuruluşunun) cerbezeli başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, abus bir çehreyle siyasi iktidarı, Adalet Bakanı'nı hakaret seviyesinde eleştiriyor...
Adalet Bakanı Mehmed Ali Şahin, değerli bir hukukçu ve idarecidir... Sedefleri gibi idare-i maslahata tenezzül etmiyor, hukuk ne diyorsa onu uyguluyor... YARSAV hakkında şu benzetmesi son yılların en değerli işaretidir:
“YARSAV değil, YARSAP’tır onlar... Yani, Yargıçlar-Savcılar Partisi...”
İtirazı olan var mı?
Ergenekon savcıları ve hakimleri değiştirilmeli ki; yerlerine bazı birtakım, sola eklemli, vatandaşa tepeden bakan, adaleti kılıç gibi kullanan, her zaman ihsas-ı rey’de bulunan savcılar ve hakimler gelsinler...
Şu tezata bakınız:
“Cumhurbaşkanı bile yargıya hesap verebilmeli” diyen YARSAP Başkanı Eminağaoğlu, eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun gözaltına alınmasını, yargılanmasını kabul etmiyor...
Yargı kendilerinin olursa adalet mekanizmasını tersine çevirecekler, “bizdendir” veya “bizden değildir” deme imkânı bulacaklar galiba...
Doğru mu?
Elbette doğru değil...
Savcı/hakim tarafsızlığını kaybederse, ülkenin mahfına sebebiyet verilir...
Hangi hakim, hangi savcı herhangi bir siyasetçiye yakın, diğerine uzak olursa adalet yara alır...
Sevdikleri mutlaka olacaktır...
Tabiî ki sevmedikleri, tasvip etmedikleri de olur...
Ancak;
Dürüst ve adil bir yargı mensubu sevdikleriyle sevmediklerini tartarken hile yaparsa, hissine mağlup olur, o hissini vereceği karara yansıtırsa tehlikelidir...
Doğrudur, gerektiği zaman Cumhurbaşkanı da, Başbakan da, Bakanlar da, milletvekilleri de yargılanmalı... Geçmişteki “Yüksek Adalet Divanı” komedisine yargı derseniz kimse size itibar etmez...
Paşalar da yargılanmalı... YARSAP’çıların ‘yargılanmasın’ dedikleri, ismen belirttikleri MGK (Milli Güvenlik Kurulu) eski Genel Sekreteri Org. Tuncer Kılınç, “Ben Ergenekon diye bir şey duymadım” açıklaması yapıyor... Nasıl duymaz? Yaptığı görevle mukayese ederseniz “duymama” bir eksikliktir...
Sorunuz bakalım YARSAP mensupları ne diyecekler? Kurucuları arasında Sabih Kanadoğlu’nun da bulunduğu YARSAV/YARSAP’a güvenenler arasında Deniz Baykal var mıdır? Varsa gerekçesi nedir?
============
Sanık, sanık yakını kim varsa taarruzda,
Cıvıdı taş ve demir, kokma başladı tuzda,
Bu ne biçim bir ülke, gören hayrete düşer,
Azdı darbeseverler, darbeciler omuzda.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi