Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

İsrail ve Ergenekon... Ortak nokta, ortak düşman!

İsrail ve Ergenekon... Ortak nokta, ortak düşman!

Dün öğle vakti “Gazze’deki muhabirleri”yle telefon bağlantısı kuran televizyonlar, muhabirlerinin verdiği “son dakika gelişmeleri”ni aktardılar kamuoyuna... Gazze’den verilen haberlere göre; “Terör Devleti İsrail”in saldırıları “artarak” devam ediyordu... İsrail, “kudurmuş köpekler” gibi saldırıyordu!.. Öyle bir saldırı ki; “top mermileri”nin veya “fosfor bombaları”nın nereye düşeceğinin, kime isabet edeceğinin hiçbir önemi yoktu!.. İsrail’in attığı top ve füzeler, birer “serseri mayın” gibiydi!.. Ne “hastane” tanıyordu, ne de “okul” veya “basın” mensubu!..
Ne “yaşlı” tanıyordu, ne de “kadın” veya “çocuk!”
“Gözlerini kin ve kan bürümüş” gibi saldırıyordu İsrail!.. “Kudurmuş köpek”ler veya “deli dana”lar gibi saldırıyordu!.. Belli ki, “işler umduğu gibi gitmiyor”du!..
Belli ki, “Tel Aviv’deki hesap, Gazze’ye uymamış”tı!
Belli ki; “2 günde işini bitireceğini” umduğu Filistin halkı, “büyük bir direniş” gösteriyordu!..
1967’deki savaşta, “sadece 6 gün” içinde, neredeyse bütün “Arap ülkeleri”ni dize getiren İsrail, 27 Aralık’tan bu yana geçen “19-20 gün” boyunca, “taş üstünde taş, gövde üstünde baş” bırakmamacasına bir katliam ve “soykırım” sergilemesine rağmen, Gazze’ye bir türlü diz çöktüremiyordu!..
İşte bu yüzden “kuduruyor”du!..
İşte bu yüzden “iyice manyaklaşmış”tı!..
Öylesine “kuduruk” ve öylesine “manyakça” saldırıyordu ki; dün sabah da, hiç gözünü kırpmadan “BM’ye ait bina”ları, “gazeteci”leri, içinde 500 hasta bulunan “hastane”leri ve “Filistin Kızılayı”nı top ateşine tutmaktan çekinmedi!..
Ne ilginçtir ki; “Yahudi teröristler”in Gazze’de “insanlık dışı saldırılar”da bulunduğu saatlerde, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni ile görüşmek üzereydi!..
BM Genel Sekreteri ile görüşmezden birkaç dakika önce “BM binalarının vurulması”nı kim, nasıl izah eder, bilemiyorum... Ancak, şunu söyleyebilirim: Bir BM ki; “kendi binası vurulmasına” rağmen, hâlâ bir karar alamıyorsa, çizin üstünü!..

UZİ’LER İSRAİL SİLAHI DEĞİL Mİ?
Ne yalan söyleyeyim;
“Terör Devleti İsrail’in saldırılarının artması” ile “Terör Örgütü Ergenekon’a yönelik operasyonlar”ın yoğunlaşması arasında bir “bağlantı” olduğuna inanan insanların düşüncelerini hiç de yabana atmıyorum...
Gerçekten de bir “bağlantı” olabilir!..
Baksanıza; “Ergenekon’a vurulan darbe” şiddetlendikçe, “İsrail’in saldırıları” da şiddetleniyor!..
İsrail’in saldırılarının “6 ay önceden plânlandığı” söylense de, bombardıman 27 Aralık’ta başladı!..
Ergenekon’a yönelik 10. dalga operasyonlar da 10 gün sonra, yani 7 Ocak’ta başladı!..
“Acaba” diyorum; “İsrail, Ergenekon’a yapılacak operasyonu önceden haber aldı da, dikkatleri dağıtmak için, önceden mi saldırdı Gazze’ye?”
Biliyorum, bunun bir “komplo teorisi” olduğunu, “çok fazla film seyrettiğimi” düşünenler olacaktır!..
Olabilir... Ama, hiç kimse; bana “Ergenekon Terör Örgütü ile Terör Devleti İsrail arasında bir bağlantı olmadığını” kabul ettiremez!..
“Böyle bir bağlantı kesinlikle var”dır!..
Ergenekon’da da vardır, Susurluk’ta da!..
“Yok” diyenlere sorarım;
“Susurluk’ta kaybolduğu” söylenen, ama aslında MİT ve Özel Harekât’ta görev yapan emekli Yarbay Korkut Eken’in ifadesiyle, “yurt dışında ve emin ellerde” bulunan silahlar, “hangi ülke yapımı”dır?!?..
Hele söyleyin;
Susurluk’ta kaybolan(!) “5 adet Jericho, 3 adet mikro Uzi, 2 adet mini Uzi” ve bunların “susturucu”ları “İsrail’de imal ediliyor” değil midir?.. Bu silahlar, “parayla” falan değil, “hibe” yoluyla verilmiş değil midir?..
Peki, sormaz mıyım ben;
Bu, bir “teröristler dayanışması” değil midir?..
Öyle ya;
İsrail terörist, Ergenekon terörist!..
“Bağlantı” mı arıyorsunuz;
Alın size “bağlantı”nın şahı!..

KAYIP(!) SİLAHLAR KIBRIS’TA MI?
Tabii, şunu da sormak gerekir:
O silahlar, şu anda “hangi ülkede”dir ve hangi “güvenilir el”lerdedir?..
Merak bu ya, soruyorum işte;
O silahlar “Kıbrıs’ta” mıdır?..
Güvenilir el dedikleri, Rauf Denktaş mıdır?..
Zira, KKTC eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş; operasyonlardan 4 gün sonra, üzerine hiç vazife değilken, “Ağzımızın tadı kaçtı, endişeliyiz” dedi.
Tarih 11 Aralık 2008...
Talat Paşa Komitesi’nin The Marmara Oteli’nde düzenlenen toplantısı öncesi gazetecilerin sorularını cevaplayan Denktaş, şöyle konuşmuştu:
“Bu silahlar, bu şekilde ortaya çıkınca herkes gibi şunu söyledim: Demek ki bir yerde bir şeyler var. Bunun sonuna kadar araştırılması haktır, helaldir. Ama bu şekilde tutuklama, elma ile armutu bir araya getirme, doğru değil. Başlangıçta yakalanan insanların bunlarla ne ilgisi var? Bunlar içimizi bunaltıyor, memleketin rahatını kaçırıyor. Birbirimize söylediğimiz şey: Ağzımızın tadı kaçtı, herkes endişe içinde.”
Söyleyin Allah aşkına;
Türkiye’deki bir operasyona Rauf Denktaş niye burnunu sokuyor ki?.. Bu operasyonlardan niye endişeleniyor ve niye ağzının tadı kaçıyor ki?..
İşte bu “endişe”den dolayı soruyorum: “Kayıp(!) silahlar Kıbrıs’ta, emin el de Denktaş mıdır?!?”

ERSÖZ, KIBRIS’A MI KAÇACAKTI?
Ben bu soruyu sorarken, “Aaa ne tesadüf(!)tür” ki, dün Ankara’da yakalanan Ergenekon zanlısı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün de “Önce Mersin’e gideceği, sonra da Kıbrıs’a kaçacağı” haberi geldi, iyi mi?..
Olayı duymuşsunuzdur...
Gazze’deki son gelişme; “hastane”nin, “BM binası”nın, “gazeteciler”in ve “Kızılay”ın vurulması idi!.. Ankara’daki son gelişme ise, “Ergenekon firarisi emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün yakalanması” oldu!..
Levent Ersöz’ü tanıyorsunuz... 1 Temmuz’daki operasyondan 1 gün önce Rusya’ya kaçmıştı... Neden Rusya’ya kaçmıştı?.. Çünkü, emekli olduktan sonra, “silah”tan “tanksavar füze”lere kadar her şeyi üreten ve satan Rus silah firması Rosonboron Export’a danışmanlık yapıyordu!..
Demek ki; “Rus dostları”na sığındı!..
İşte bu generalimiz, dün; GATA’dan emekli olan doktorların çalıştığı Yüzüncü Yıl Hastanesi’nde Ergenekon davasında tutuksuz yargılanabilmek için “sahte sağlık raporu” almak üzere iken yakalandı...
Hem de, üzerinden çıkan çok sayıda şifreli belge, sahte kimlikler ve birçok cep telefonu ile birlikte!..

HER TAŞIN ALTINDA O VAR!
Çeşitli “kişi” ve “kuruluş”ların “Ergenekon ile bağlantı”sı gündeme geldiğinde; oturdukları koltuğa “raptiye” konulmuş gibi havaya sıçrayanlar, öyle sanıyorum ki yine şöyle diyecekler;
“Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün, tutuklanan generallerle ne gibi bir ortak noktası olabilir ki?!?”
Hiç olmaz olur mu?..
Bir kere; Levent Ersöz’ü, 2002-2004 yılında “Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanlığı” görevine getiren şahıs Jandarma eski Komutanı ve Ergenekon zanlısı emekli Org. Şener Eruygur’dur!..
Peki, Şener Eruygur kimdir?..
Kod adları “Ayışığı” ve “Sarıkız” olan “darbe girişimleri”nin plânlayıcısı!..
Hiç şüphe yok ki; Levent Ersöz de, bu girişimler esnasında “Eruygur’a katkı” sağlamıştır!.
“Levent Ersöz’le ilgili iddialar” o kadar çok ki, sadece birkaçını sıralasam, herhalde yeterlidir:
- “Eldiven” kod adlı darbe planını hazırlayan ekibin içinde yer aldı.
- “Sarıkız” ve “Ayışığı” darbe günlüklerini organize etti.
- MİT Müsteşarlığı’nın toplantıları hakkında Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’dan gizli bilgiler aldı.
- Ergenekon üssüne dönen Cumhuriyet gazetesini kurtarma operasyonu için 100 milyar ayarladı.
- Ergenekon’un tutuklu sanığı Ergun Poyraz’a jandarma kasasından nakit para verdi.
- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya tarafından AK Parti hakkında açılan kapatma davasıyla ilgili iddianameye delil olarak giren kitapları yazdırdı.
- Org. Hilmi Özkök ve bakanlardan Vecdi Gönül, Abdulkadir Aksu ve Hüseyin Çelik’i fişledi.
- İrtica yalanıyla birçok subayı fişledi.
- Gizli istihbarat belgelerini Doğan Medya Grubu’na sızdırdı.
- Ergenekon operasyonu başlamamış olsaydı Doğan Medya Grubu ile ortak kitap çalışmalarına imza atacaktı.

ORTAK HEDEFLERİ VAKİT!
Bir “ahtapot” gibi her yere kol uzatan “Ergenekon”un kendi halinde bir yapılanma olduğunu, örgüt üyelerinin “birbirleriyle bağlantısı”nın bulunmadığını zanneden “saftorik”lere, “bir tek ortak nokta” söylesem yeter mi acaba?..
Desem ki;
“Hepsi bir yana, Ergenekon Terör Örgütü zanlısı veya sanığı generallerin hemen hepsi, Vakit’e karşı dâvâ açan 312 General arasındadır!.. Dolayısıyla, bu generaller, Vakit’i linç etme ortak paydasında birleşmişlerdir!”
Bunu dersem, ne dersiniz?..
Hatta, dahasını da desem ve dün yakalanan Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün de “312 General’den biri” olduğunu söylesem, şaşırır mısınız?..
Görüyorsunuz ya;
Hiçbir ortak noktaları olmasa bile, “Vakit’e dâvâ açma” konusunda ortak hareket etmişler!..
Herhalde söylemeye gerek yok;
Evet, Vakit’e dâvâ açtılar, çünkü Vakit, kuruluşundan bu yana “darbe”lere, “cunta”lara ve “illegal oluşum”lara hep karşı olmuştur!..
Vakit, nereden gelirse gelsin, tüm “terör” olaylarına ve “terörist”lere karşı olduğu gibi, “Terör Devleti İsrail”e de karşı çıkmıştır!..
Ne ilginç değil mi;
Vakit, sadece “Ergenekon Terör Örgütü”nün değil, “Terör Devleti İsrail”in de hedefindedir!..
Hani, “bağlantı” arıyorlardı ya, hani “ne gibi ortak noktaları var” diye soruyorlardı ya, alın size bağlantı, alın size ortak nokta!..
Ne yani, “Vakit’e düşmanlık”ları yetmez mi?..
Peki, Vakit’e niye düşmanlar?..
“Müslümanların sesi” olduğu için, değil mi?..
================
Sakal ve bıyık!
Olayı duyunca “o hikâye”yi hatırladım... Hani, adamın biri dağ-bayır gezerken bir “bok böceği” görmüş de; “Hey Allah’ım, bunu niye yarattın?” diye sormuş ya!.. Aradan günler/haftalar geçip de, “ağır hasta” olarak yatağa düşünce, demişler ya; “Bir tabakta zeytinyağı ile bokböceğini iyice ezecek ve onu içeceksin!.. Ancak böyle şifa bulursun!”
Adam da bunu yapmış ve iyileşmiş ya... Sonra da demiş ya; “Ben, bundan sonra kesinlikle Allah’ın işine karışmam!.. Bir kere karışacak oldum, bana bok böceği yedirdi!”
Ergenekon’un firari zanlısı Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz’ün yakalandığı esnada “sakallı ve bıyıklı” olduğunu öğrenince, işte bu hikâye geliverdi aklıma!..
Şu “tecelli”ye bakın ki; ömrü boyunca “sakal ve bıyıkla mücadele” eden bir adam, sonunda sakal ve bıyık bırakmaya mecbur kalmış!..
Eee, “Allah’a karşı” gelirsen, olacağı budur!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi