Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yarsav ve yargının tarafsızlığı

Yarsav ve yargının tarafsızlığı

"Anneme siyasetçi olduğumu söylemeyin, o beni hâlâ yargıç sanıyor" sözü bu günlerde en çok kime yakışıyor? İyi bildiniz. YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu'na...

Yarsav, yargıç ve savcıların üye olduğu ve onların haklarını korumak üzere kurulmuş bir sivil toplum örgütüdür. Burada ilk soru şu:

-Yargıç ve savcıların üye olduğu bir sivil toplum örgütü kurulabilir mi? Cevap da şöyle olabilir:

-Elbette kurulabilir. Onların da kimi haklarının savunulması için, daha ötede ülkenin hukuk sorunları üzerine görüş bildirmek için bir sivil toplum örgütü halinde yapılanmanın mahzuru yoktur.

Ama gene de yargıç ve savcıların kuracağı örgütün işinin çok hassas olduğunu kabul etmek lazımdır. Çünkü yargıç ve savcı, hak-hukuk dağıtımı gibi bir görevin içindedir ve onlarda bulunması gerekli en temel özellik tarafsızlıktır. Burada ikinci soru şöyle geliyor:

-Peki böyle bir örgüt siyasetle uğraşabilir mi? YARSAV, son zamanlarda çok net bir siyasi kavga aracı haline gelmiş bulunduğuna göre, bu görüntü sağlıklı bir görüntü müdür? Bunun cevabına gelince...

Doğrusu şudur: Siyaseti genelde partiler yapsa da, parti dışındaki kişi ve kurumlar siyaset yapamaz değildir. Sivil toplum örgütleri de, ülke çıkarları ile ilgili görüş bildirirler, bu da bir anlamda siyasettir.

Ama... YARSAV söz konusu olunca işin bir de "Ama..."sı olacaktır. Ama o sivil toplum örgütünün üyeleri yargıç ve savcılardan oluşuyorsa, orada durmak lazımdır. Durmak ve bir örnekten yola çıkarak kıyaslama yapmak lazımdır: Yargıtay Başkanlar Kurulu, "İhsas-ı reyde bulunmak anlamına gelir" gerekçesiyle Ergenekon davası ile ilgili görüş açıklamaktan kaçındı. Yargıtay Başkanı da, ısrarlı soruları, ihsas-ı rey kaygısıyla cevapsız bıraktı. Doğrusu da buydu.

Çünkü, yarın Ergenekon davası sonuçlanacak ve muhtemelen, sanıklar ya da savcılar tarafından temyiz için Yargıtay'a götürülecekti. Yargıtay, daha şimdiden görüş bildirirse, yarın bu davaya bakarken, tarafsız kalması söz konusu olmayacaktı. YARSAV'ın durumu ile ilgili garabet burada ortaya çıkıyor:

Soru şu: -Peki aynı durum, yani ihsas-ı rey tehlikesi YARSAV için geçerli değil mi?

YARSAV üyeleri, savcı ve yargıçlardan oluşmuyor mu? Bu savcı ve yargıçlar halen davalara girmiyorlar mı?

YARSAV, herhangi bir ideolojik çizgi üzerinde yürüdüğünde ya da siyasi bir tavır aldığında, arkasında üye olan savcı ve yargıçlar o tavrı desteklemiş olmuyorlar mı?

YARSAV'ın çıkışları sadece Başkan Eminağaoğlu'nu mu bağlıyor?

Öyle değilse, o zaman, savcı ve yargıçlar hem ideolojik ve siyasi mücadelenin içinde yer alıp hem hukuk işini birlikte nasıl götürüyorlar?

Nazar değmesin, YARSAV Başkanı sık sık medyanın karşısında. Diyelim son zamanlarda Ergenekon gözaltıları dolayısıyla Kanadoğlu'nu savunmak için çıktı kürsüye...

Kanadoğlu ile başladı ama orada durmadı. İktidara, Başbakan'a, Adalet Bakanlığı'na verdi veriştirdi. Hadi soralım: Bundan sonra, YARSAV'lı bir savcı ve yargıcın görevli bulunduğu herhangi bir mahkemede AK Parti ile ilgili bir dava görüşülebilir mi? Bence burada yapılması gerekli üç şey var:

Bir: YARSAV'ın tüm üyeleri görevli bulundukları yargı kurumu ile birlikte kamuoyuna açıklanmalı.

İki: Bunların hâlâ yargıçlık ve savcılık yapabilip yapamayacakları kamuoyu önünde tartışılmalı.

Üç: YARSAV'ın siyasi-ideolojik çizgisiyle bütünleşmeyen vatandaşlar, bu yargıç ve savcılar tarafından yargılanmak istemediklerini Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'na bildirmeliler. Mesela ben herhangi bir yazım dolayısıyla yargılanacak olsam, YARSAV'lı bir yargıç veya savcı huzuruna çıkmak istemem. Burada açıkça o kurumlaşmayı eleştiriyorum.

Onlara siyasi-ideolojik anlamda karşı olduğumu belirtiyorum. Bu durumda, onların benimle ilgili tarafsız bir yargılama yapacağına güven duymam mümkün değil. Ama bu garabet sürüp gidiyor. YARSAV Başkanı, öfkeli ses tonuna dört açılmış gözleri ile eşlik ederek kürsülerde kükrüyor. Bizzat yargı mensuplarının, yargıya açıkça gölge düşürdüğü gerekçesiyle, bu garabete isyan etmesi gerekirken, orada ise derin bir sessizlik hüküm sürüyor.

Adalet Bakanı Şahin, YARSAV Başkanı'na, Ana muhalefet lideri Baykal'la özdeşleşir bir imaj çiziyor görünmesinden hareketle, "vakıf yerine parti olmayı" ve isimlerini "Yarsap" diye değiştirmeyi tavsiye ederken haksız değil. Bir zamanlar polis teşkilatı göbekten çatlamış, Pol- Der ve Pol-Bir şeklinde ideolojik anlamda bölünmüştü. Sağcı polisler solcu polisler vardı...

Güvenlik güçlerinin ideolojik anlamda kamplaşması, o dönemin garabeti idi. Türkiye Allah'a şükür o dönemleri aştı derken, şimdi yargıda ideolojik ve siyasi kamplaşmanın pimi çekiliyor. Yargıya bundan daha büyük zarar verecek bir şey olamaz. YARSAV, görünüşte legal, yasal bir yapı durumunda. Ama yargının saygınlığı açısından hiç de meşru bir zeminde bulunmuyor. Toplumun, Eminağaoğlu'nu seyrederken, siyasetin göbeğinde at koşturan bir yargıcı görmekten mutlu olduğunu hiç kimse söyleyemez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi