Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Kim bunlara dedi ki memleketle ilgilenin diye?

Kim bunlara dedi ki memleketle ilgilenin diye?

“Nasıl bir yüz var bu adamlarda?” Ergenekoncular ve onları destekleyenlerle Encümen-i Daniş gibi örgüt üyeleri için vatandaşın sorusu bu: “Kim bu adamlara dedi ki, memleketle ilgilenin diye?”
Evet, arkalarında bir tek halk desteği olmayan, sadece birbirlerini destekleyen bu insanlara gerçekten kim “Memleketle ilgilenin ve memleketi yönetenleri yönetmeye kalkın” demiştir? Böyle diyeceksek millet olmamızın bir anlamı var mıdır?
Aklıselim hiçbir yurttaşımızın böyle bir istekte bulunması mümkün değildir. Çünkü halk kendini yönetecek insanları kendisi seçer. Bunun için de seçim zamanı geldiğinde, hür bir şekilde oyunu kullanarak ülkeyi yönetecek insanları işbaşına getirir.
Bundan ötesi ve bundan başka izlenecek her yol, devlete ve halka karşı açılmış savaş demektir. Böyle bir yola başvuran herkes de, ülkeye ve millete ihanet etmiş sayılır. Ergenekon davası kapsamında tutuklananlar da bu sebeple yargılanmakta değil midir?
Yine vatandaş; “Malum şahıslar devlet kesesinden beslenerek işbaşında bulundukları sürede ülkeye ve millete nasıl hizmetlerde bulunmuşlardır” dedikten sonra soruyor: “Bugüne kadar hangi yaralı parmağa merhem olmuşlardır?”
Hakikaten oturup geçmişi şöyle bir gözden geçirelim ve hangi yaralı parmağa merhem olduklarını düşünelim. Kargaşaya, kaosa, bunalıma davetiye çıkarıp, günlerini gün etmek ve keselerini kasalarını doldurmaktan öte ne yapmışlardır bir bakalım.
Malum örgüt ve benzeri örgütler altında toplananlar, parti kurarlar, fakat çaycıları bile oy vermez. Dernek kurarlar, kimse itibar etmez. Mitingler düzenler, bakarsınız ki kalabalıklar parayla bir araya getirilmiş gruplardan oluşmaktadır ve meydan meydan dolaştırılarak aynı tas aynı hamamla yıkanıp durmuşlardır, temizlenip temizlenemediklerini adalet gösterecektir.
Halkımızdan bir başka soru: “Bu adamlar doğru, haklı ve her şeyi biliyorlarsa, neden arkalarında milletin içinden çıkmış, toplumun büyük kesiminin, ‘iyi insanlardır’ diyeceği, helal ve harama dikkat eden, bu ülke için şehit ve gazi olan, vergisini veren, askerliğini yapan, dini ve milli değerlerine sahip çıkan aziz halkımızdan kimseler yoktur?”
İnsan olan insan bu soruya cevap verir ve şapkasını önüne koyarak şu soruyu sorar: “Biz vatandaşa ne diyeceğiz, bütün bu yaptıklarımızı nasıl izah edeceğiz? Yaptığımız ve yapacağımız eylemlerin neresinde ülke ve halk menfaati vardır? Bugüne kadar milletle neyi paylaştık ki, bundan sonra neyi paylaşacağız? Kendimizi hep üstün görmedik mi?”
Evet, gerçekten neyi paylaşacaklar? Millete ne diyecekler, “Bakın biz sizler için şunları şunları yaptık ve refaha, huzura, güvene kavuşturduk. Sizin aklınız bir şeye ermiyordu, kendi kendinizi yönetmekten acizdiniz, bizler bu acizliğinizi fark ederek, herhangi bir yetki vermediğiniz halde sizin adınıza neler neler yaptık” mı diyecekler?
O zaman vatandaş da çıkıp; “Neden bugüne kadar sizi hiç içimizde görmedik? Toplumun hangi değer yargısının neresinde bizlerle buluştunuz? Hep her şeyin en iyisine, en güzeline siz sahip olmadınız mı? Yediklerinizle, içtiklerinizle, yaşadıklarınızla hep halktan uzak kalmadınız mı? Devletin bütün imkânları size hizmet etmedi mi? Halk olarak çalıştık, çabaladık, devlete hizmette kusur etmedik, etmeyiz de. Bütün bunlara rağmen, sizler parmağınızı oynattığınızda devletin bütün imkânları emrinize verilmedi mi? Şimdiye kadar ne zaman ve nerede yolunuz adliyeye uğradı? Hep en üst düzeyde imtiyazlı kalmadınız mı?” diye sorar.
Evet, hani bu adamların; “Halk ne anlar” dediği milletimiz var ya, işte bu millet, her zeminde bu soruları soruyor ve cevabını da biliyor. Cevap aramıyor, çünkü aziz milletimiz feraset sahibidir. Bu yüzden kimi iktidara getireceğini ve kime ülkesini, kendisini emanet edeceğini pekala bilmektedir.
Ortaya ahtapotları bile utandıracak dev bir örgüt çıkıyor, kıyamete kadar bir araya gelemeyecek isimlerin kuzu sarması olduğu görülüyor. Toplumumuzun “imtiyazlı” kısmı hariç, bütün kesimleri hukuka inanıyor ve destek veriyor. Bir tek bu adamlar “haksızlığa” uğradıklarını söylüyor. Zaman en iyi ilaçtır. Hiçbir haksızlık yerde kalmaz, mutlaka ayağa kalkacaktır. Kim haklıysa milletimiz onun yanında olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi