Serdar Arseven

Serdar Arseven

“Karadayı” Köyü!..

“Karadayı” Köyü!..

Hangi makama ulaşmış, ne kadar servet yapmış olursan ol...
Köyünden kopmayacaksın!..

VAKİT’te okudunuz;
Tarım Bakanı Mehdi Eker, Avrupa Birliği’nin kendilerine “Köylüye üretim desteği vermemeleri” yönünde baskı yaptığını ifade ediyor!..
Niçin böyle yapıyor elin oğlu?..
Niçin olacak;
“Köyü” bitirmek için!..
Dolayısıyla “Anadolu Ruhu”nu!..

Başka çaresi yok; biz de Anadolu’ya sahip çıkacağız!.. Yani, “Köye” sahip çıkacağız!..
Hangi mevkie gelmiş, ne kadar servet yapmış olursak olalım; “köyü” unutmayacağız!..

Ne yazık ki...
Gittiğimiz çoğu köyde,
o köyün yetiştirip çok önemli makamlara taşıdığı şahısların “terk edişlerine...” tanık oluyoruz!..
Kendisini sağlama alan köyünden kopuyor!..
Bizi tâkip edenler, bu hâlin sayısız misâlini gözler önüne serdiğimizi bilirler.
Şu “sekiz yıl kesintisiz felaketi”nin “üstlenicisi” olarak milletin “bedduasını” alan ara dönemin Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay, “Şeriat aşığı” atalarından kopmuş bir “Isparta köylüsü”...
“Merve Kavakçı”nın örtüsünü hedef göstermesinden dolayı en az Uluğbay kadar “beddua” çeken müteveffa Ecevit de “Daday”ın köylülerinden...
Ve “Köyünden” kopanlarından!..
AK Parti'ye açtığı kapatma davasıyla şöhrete ulaşan Başsavcımızın vaziyeti de öyle...
Şanlıurfa’nın Suruç İlçesi’nin “Kara” adlı “Köy”ünden kopup, An“kara”nın zirvelerine ulaşan Sayın Başsavcı’mız, “köyü” ile ne kadar irtibatlı acaba?..
Ne hazin değil mi;
“Kanser”e yakalanmış olmasından dolayı aylarca yatağa mahkum yaşadıktan sonra vefat eden “Dindar Ağabeyi”nin hastalığına da, cenazesine de yetişemeyecek kadar meşgulmüş muhterem Başsavcımız!..
Oysa...
İstemez miydi “Ata” toprağına şöyle bir yüz sürsün!..
“Dindar Ağabeyi”nin “hayır dualarını” almanın “manevi hazzı”nı tatsın.

Ah şu meşguliyetler, unutkanlıklar, ihmaller...
Vesaire...
Bakınız; Yener Dönmez kardeşimle beraber hazırladığımız ve dünkü VAKİT’in sürmanşetine çıkan haberde, 28 Şubat’ın Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın “köyü” yer alıyordu...
Genelkurmay Başkanı çıkartmak her köye nasip olur mu?..
Bırakın köyü, her ilçeye, her vilâyete nasip olur mu?..
Bir köy;
adı da “Karadayı!..”
O köyün...
“Karadayı” köyünün içme suyu bile yok!...
Su, tankerlerle taşınıyor...
Hani, 28 Şubat’ın eseri bir “taşımalı eğitim” modeli var ya...
“Karadayı” köyü de, civar köylerden, “Taşımalı” modelle öğrenci kabul eden bir ilköğretim okuluna sahip...
Ne yazık ki; “Karadayı” köyündeki öğrencilerin suyu da bu usulle...
Yani... “Taşımalı” usulüyle sağlanıyor!..

O köy çamurdan geçilmiyor, sağlık ocağı virâne...
Ankara’nın en fakir ilçesindeki en “garip” sağlık ocağı bile, “Karadayı” köyündekinin yanında “İbni Sina Hastanesi” gibi kalıyor!..
Efendim...
İşte...
Biz o köyde...
Karadayı’nın akrabası olan ve olmayan “Karadayılılarla” görüştük...
Dedikleri; “Koca Genelkurmay Başkanı... Hem de 28 Şubat’ın Genelkurmay Başkanı... Devr-i iktidarında Vali’ye bir telefon açsaydı...”
“Bilumum sıkıntılar ortadan kalkardı...”

Doğru...
Kim “hayır” diyebilirdi ki, O’na...
Hükümet deviriyordu, ne Vali’si!..
O günlerde parmağını kıpırdatmış olsaydı...
Biz de...
“İçecek suyu” bile olmayan “Karadayı”ya değil de;
“Köy dediğin böyle olur arkadaş!..” dedirten “Karadayı”ya gitmiş olurduk...
Ve de... Doğduğu topraklara gösterdiği “vefa”dan dolayı Muhterem Karadayı Paşamıza “teşekkür edebilme” imkânına kavuşurduk!..

Efendim;
Muhterem Karadayı’ya ait olduğu iddia edilen “ses kayıtları”...
“Encümen-i Daniş”, “dostlar meclisi” “ergenekon”, “imam hatiplilerin aşağılanışı...”
Vesaire...
Bütün bunların ötesinde;
28 Şubat’ı açıklayan bir “durum” tespit ettim “Karadayı” köyünde.
Öyle inanıyorum ki...
Muhterem Karadayı, “köyü”ne ilgi gösterebilseydi,
Hanımefendisiyle birlikte “köyüne” müteaddit defalar gidebilseydi...,
Ve, elindeki imkanları kullanarak “köyüne” büyük katkılarda bulunabilseydi...
Oralara “hayır” için bir “cami” olmadı bir “çeşme” yaptırabilseydi...
“İmam Hatip”, “Kur’an Kursu”, “Başörtüsü” gibi “simgeler” hakkındaki düşünceleri çok ama çok farklı olurdu!..
Ben o köyde, bütün bu “simgeleri” özümsemiş olan “köylüler” gördüm...
Soyadları “Karadayı” olan “Köylüler...”
“Karadayı” ailesinin fertleri...

Bilemiyorum, “Encümen-i Daniş” ya da “Dostlar Meclisi” organizasyonlarından “VAKİT” kalır mı?..
Hiç olmazsa bu emeklilik döneminde bir gitse köyüne...
Oranın “sağlık ocağı” için mesela...
Köyünün kendisine verdiklerinin küçük bir “teşekkürü” olarak bağışta bulunsa...
Ya da belli mi olur “Kur’an Kursu” için cebine şöyle bir el atsa...
Orada...
Çankırı’nın Yeşilırmak ilçesine bağlı bir “köy” var...
“Karadayı” köyü var!..
“O köy”de de “Karadayı”yı kucaklamaya hazır “Karadayılı”lar!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi