Hasan Aksay

Hasan Aksay

Siyaset ve yöneltilen tenkitler

Siyaset ve yöneltilen tenkitler

Robenson hayatı fert için olsa, nesil için olmaz. Toplum hayatı zarurettir; siyaset yönetim sanatıdır. Tarih boyunca toplumların baş meselesidir. Siyasete gerekli değeri verip sağlığına kavuşturamayan milletler perişandır. Sömürge olur sömürülür, parçalanır ezilir. Kendi kendine bela olur. Makam ve servet vurguncusu çeteler, dış güçler, fitne, ülkeyi kan gölü ve harabeye çevirir. Siyaset, milletlerin olmazsa olmazıdır. Adaleti, özgürlüğü sağlayan millet gücüdür. Bu güç, bilgisizlik, ilgisizlik, ahlaksızlık, dış güçlere hizmet, gizli örgütlere teslimiyet gibi hoyratlıklarla kendi kendini bitirirse, ülke, maskeli çetelerin elinde kalır, hukuk, “kanunların zulmü”ne dönüşür.
Siyasetini sağlığına kavuşturamayan toplumlar, tarihin hiçbir döneminde rahat ve izzet bulamamıştır. Onun için Anadolu insanı, “Allah devlete millete zeval vermesin” diye devleti öne alır. “Devletin manevi değeri yoktur” sözü yanılgıdır. Siyasiler ve programları, ahlaki ve manevi değerlerden yoksun olabilir. Bu değersizlik, yönetendedir. Siyaset makamı olan devlet, adalet ve hizmet için vardır. Siyaset hizmetten zulme dönüşüyorsa sorumlusu millettir. Milletler layık oldukları şekilde idare edilirler. Liyakat kendiliğinden doğmaz; bedel ödeyerek kazanılır. Milleti temsil eden siyasi iradeyle doğan devlet, din, ahlak, özgürlük ve adalet gibi tüm manevi değerleri koruyan, yaşatan ve sembolize eden kurumdur. Bu kutsal değerlerden mahrum bırakılan devlet, dağılmaya, çökmeye, izmihlale mahkumdur. İlgi ve gayretle siyasi seviyeyi yükseltmek, yozlaşmasını önlemekten millet sorumludur. Yanlışlık, siyaset ve makamı çarpıtan veya yanlış kullananlardadır. İnsan nasıl doğuşta, fıtratta temiz ve yüce bir yaratıksa, siyaset ve devlette hizmet için var olma ve millet irade ve gücünü temsil yüceliğine sahiptir. Kul kusurlu, siyaset etkindir. Bu etkin gücün hatalarını azaltmak, daha iyiyi bulmak için siyasiler ve politikalar tenkit edilecek ve edilmelidir. Bu bakımdan, seviyeyi ve hakkı kaybetmeyen siyasi tenkit, (yanlış-doğru) sadece hak değil şerefli bir sorumluluktur.
Ulaşım ve iletişim teknolojisiyle dünyanın küçüldüğü; Siyonizm ile evrensel gizli örgütlerin dünyayı kuşattığı; silah gücünün, insani yücelik gereklerini unutturan bir gurur tuğyanıyla vahşetler doğurduğu çağımızda, silah ve propaganda gücü, evrensel gizli örgütler ağıyla bütün insanlığı tek bir sömürü merkezinden robotlarla yönetmek saplantısı doğurmuştur. 15-25 yıllık plan ve perspektiflerle yeni dünya haritaları, egemenlikleri ve sömürü imkanları kurgulanmaktadır. Felaketlerin virüsü buradadır.
Diğer hayati bir vakıa, “En çok hangi kuruma güveniyor ve inanıyorsunuz?” anket cevaplarının, tüm dünya için çaldığı tehlike zilidir. Yönetimler itibar kaybediyor. Bu böyle gitmez. Anketlerde dünya insanlığı, güven ve beklentilerini kafasından ve yeteneklerinden çok bileğinden, valisinden çok valinin korumasından bekler ve ona güvenir görünüyor. Siyaset, millet gövdesinin beynidir, itibarlı olmak zorundadır. İlkokul diploması dahi emeksiz olmuyor, bedel gerektiriyor. Milletin dürüst ve ehliyetli kimseleri seçmek için ilgi, dikkat ve gayreti şart. Bu yetmez, “öbür aday daha yanlış” diye istemediğine oy vermek zorunda kalmamak, konu mankeni durumuna düşmemek için seçimlerden önce de siyasetle ilgilenip “Benden oy istiyorsanız aday seçiminde de mutlaka söz sahibi olmalıyım” diye ısrarcı olma sorumluluğu vardır. Sonra da takip edecek, siyaseti çamura düşürenleri, seviyesizleri cezalandıracaktır.
Güven, siyasetin canıdır. Güvensiz siyaset olmaz. Ankara Gazi Lisesi’nde tarih öğretmenimiz Enver B. Şapolyo, “Osmanlı nedir, biliyor musunuz çocuklar? Dağlarda yankılanan mert, erkek, gür bir haykırış! ‘Ben varım! Hakkın, haklının yanındayım!’ narası! Kancıklık bilmeyen yiğit sözü. ‘Fransa kralını kurtaracağın’ der, kurtarır. Osmanlı budur” derdi.
Dünya, bu kavga, işgal ve vahşete kendiliğinden gelmedi. Hakla hukukla, insanlıkla değil de, hakka, hukuka karşı kuvveti, çıkarı, sömürüyü üstün tutanların sömürü ve tahakküm oyunu bu. Soyguncu- vurguncu derin devletlerin, gizli örgütlerin işi...
Çare konusunda neleri tartışmalıyız?
İlk olarak yeni bir anayasa?
İkinci olarak yönetimden evrensel gizli derneklere kadar ciddi bir şeffaflaşma...
Gelecek yazımız bu olsun...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi