Rejim tehdidi ve darbe

Rejim tehdidi ve darbe

Başörtüsü yasağının kaldırılmasını Baykal'ın yaptığı gibi "rejim tehdidi" olarak nitelerseniz, demokratik zemini tüketmiş olursunuz.
Demokratik zemin tükenince ne olur? Dağarcığı "tehdit" ve "tehlike" kelimeleri ile sınırlı olanların macera özlemleri ile yanıp tutuşan hayal dünyalarını zenginleştirmiş olursunuz.

Türkiye, katmerleşmiş, adeta kangrene dönüşmüş sorunlarını çözüyor. İlk defa 1968 yılında gündeme gelen başörtüsü yasağı, Türkiye'nin son 40 yılına damgasını vuran akla zarar gerginlik konularından biri değil miydi? Başörtüsü yasağı şayet geri gelmeyecek şekilde çözülürse, toplum ayağına bağlanan zincirlerin birinden kurtulmuş olacak. "Kürt sorunu"nun bugün geldiği aşama da, çözüme çok yakın duruyor. Yine demokrasinin ürettiği ortak akıl, zengin çözümler sunma yeteneği, Türkiye'nin kanını emen bu sorunu hâl yoluna sokacak.

Siyaset, toplumda var olan sorunların çözümü için devreye girer. Toplum sorun üretir. Siyaset, bu sorunların çözümü için yöntemler ve çareler üretir. Hem "Kürt sorunu"nun hem de "başörtüsü sorunu"nun ortak bir özelliği var. Bu iki sorun da toplumun ürettiği, toplumsal alanda mevcut olan sorunlar değil. Sorunların çözümü için devreye giren siyaset, aynı zamanda sorun üreterek, olmayan sorunları icat ederek iktidar mücadelesine girişmenin kestirme yoluna dönüşüyor. "Kürt sorunu"nun da, başörtüsü sorununun da üretildiği ve içinden çıkılmaz bir hale dönüştüğü alan, devlet içindeki iktidar mücadelesi olmadı mı?

Başörtüsü sorunu, salt başörtüsü sorunu olsaydı bu sorunun çözümü bu kadar uzar mıydı? Evrensel olan, akla uygun olan, adil olan, insan onuruna yakışan durum, böyle bir sorunun hiç ortaya çıkmaması iken, yasağı kaldırmakta neden bu kadar zorlanıyoruz? çünkü bu yasağın devamı, siyasî rekabetin yürütüldüğü alanın sınırlarını ve kimin güç sahibi olduğunu gösteriyor. Bu kadar hukuk dışı bir yasak devam edebiliyorsa, o nispette gayri meşrû bir güç saltanatını sürdürüyor demektir. O zaman yasağın sona ermesi, bu "simge" üzerinden devam eden gayri meşrû iktidarın da sona ermesi demek. "Kürt sorunu"nun toplumun bastığı zeminin üzerine yerleştirilmesi yani çözülmesi de bu sorun üzerinden güç ve iktidar sahibi olanların işsiz kalması anlamına geliyor.

Siyaset, sorunları çözmek için var. Aynı şekilde siyaset, sorunları sömürerek veya olmayan sorunlar yaratarak iktidar peşinde koşmaya da yarıyorsa; bu zemini marjinal siyasetçilerin ve çetelerin kendilerini yerleştirdikleri varlık alanları olmaktan çıkartmamız gerekir çetecilik, kanun dışı yöntemlerle devletin sahip olduğu ayrıcalıkları kullanarak, devlet içinde daha fazla güce ulaşmak ve oradan nemalanmak için yapılıyor. çeteciliğin gelişeceği ortam, içinden çıkılmaz sorunların kararttığı bir dünya. Böyle bir dünya yoksa, çeteler ocaklar söndürerek, korku ve yılgınlık yaratarak havayı bulandırmak için her yolu denemeye girişiyor. Bu yüzden terör örgütü ile çeteler aynı yöntemleri kullanıyor.

Bugün "rejim tehlikesi" üzerinden demokratik iktidarı dengelemeye ve hizaya çekmeye çalışan kurumsal bir inisiyatif ortada yok. Onun yerine "Kürt-Türk çatışması" kışkırtarak, ortalığı kan gölüne çevirerek kendi eserleri olan sonuçtan vazife çıkartmaya niyetli "çeteler" var. Vazgeçemedikleri alışkanlıklarla, demokrasinin kendi kural ve kurumlarını işletmesinden, sorunları ortak aklı seferber ederek çözmesinden rahatsızlık duyanlar duruma "müdahale" edecek adreslerin peşine düşüyorlar. Türkiye'nin ekonomik dinamizmi, çok parlak bir düzeye ulaşan sorun çözme yeteneği, "kurumsal müdahale"leri ülkenin âlî menfaatlerine alenî olarak aykırı duruma düşürdü. Ortada "ülke çıkarları"nı, kendi çıkarlarına indirgeyebilecek sakat bir mantığı işletebilen çeteler kaldı. 27 Mayıs öncesinin cuntalarını (çeteler) hatırlayalım. çeteler, basit polisiye vak'alar değil, bu karanlık dünyayı temsil ediyorlar.

"Rejim tehlikesi"nden bahsederek "darbe çağrısı" yapmaya niyetlenenler bu çetelerin ocağına odun taşımak istemiyorlarsa, seçtikleri kelimeleri daha fazla hukukun, daha fazla demokrasinin içinde yerleştirmek zorundalar.



Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi