Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

28 Şubatçıları nasıl bilirsiniz diye sorduklarında...

28 Şubatçıları nasıl bilirsiniz diye sorduklarında...

Herhalde şu gerçeği kabul etmeyen küçücük bir azınlık vardır; “Toplumumuzun çok büyük bölümü, 28 Şubatçıları vicdanlarında mahkûm etmiş ve dışlamışlardır.
Bu konuda hem fikir olmayanlar elbet çıkacaktır. En azından 28 Şubatçıların kendileri çıkacaktır. Eğer yaptıkları devlet ve millet için olsaydı, toplumumuz ahmak değildir, onları destekler ve severdi. Demek halkımız ahmak değil ki, hiçbir şekilde onaylanmıyorlar.
Gayri resmi tarih ve sözlü tarih, malûm kişi ve destekçilerini, yüzyıllar boyunca; “milletin ve devletin imkânlarını kendi çıkarları uğruna kullanan adamlar” olarak anacak ve yaşatacaktır. Ne kötü bir son değil mi?
Müslümanlık inancına göre, Azrail ile kimin nerede nasıl randevusu olduğunu, Allah’tan başka kimse bilmez. Ancak bilinen bir şey var ki, ileri yaştaki insanlara Azrail daha yakındır. Bu adamların yaşları da ileri olduğuna göre malûm randevu kaçınılmaz demektir.
Umar ve dua ederiz ki, hiç kimsenin başına dert ve yük olmadan, randevuları birebir gerçekleşir de öteki âleme yollanırlar. İşte bu noktada insanların aklına çeşitli sorular geliyor. Baba mesleğini sürdüren bir terzi dükkânında şu sorular havada uçuşuyordu.
Birinci soru: “Gün gelecek 28 Şubatçılar; öteledikleri, kendilerinden aşağı gördükleri hatta düşman kesildikleri imamların önüne uzanacaklar. İmam efendi de işi gereği vazifesini yapacak ve namazlarını kıldıracak. Buraya kadar tamam da yalnız bu adamların cenazesini kılan cemaat, hangi niyetle ve neden kılacak?”
İkinci soru: “Cenaze namazından sonra imam efendi her mevtada olduğu gibi soracak; ‘ey cemaat bu kişiyi hayattayken nasıl bilirdiniz” diyecek. O cemaat hiç sıkılmadan ve Allah’tan korkmadan; “iyi bilirdik” diyerek Allah’ı mı kandıracak!? Bu kocaman bir yalan olmaz mı? Allah’a karşı yalan söylenir mi?”
Üçüncü soru: “İmam efendi helallik isteyecek ve ‘ey cemaat, falan kişinin dünyada yaşarken dinine bağlı bir mü’min olduğuna şahitlik eder misiniz’ diye soracak ve cemaat de ‘ayıp olmasın’ diye ‘evet’ diyecek. Ardından; ‘hakkınızı helal eder misiniz’ diyecek, yine utanma belasına ‘helal olsun’ denilecek. Peki, böyle bir şahitlik geçerli midir?”
Bu soruların cevabı gelmeden bir başkası farklı bir soruyla sohbete girdi. “Peki” dedi, “Oradaki cemaat, kimin hakkını kime helal ediyor. Hem sonra hak helali öyle birkaç kişinin ‘helal olsun’ demesiyle helal olur mu? Bütün bir milletten helallik dilemeleri lazım değil mi? Velev ki mazlumlar hakkını helal ettiler, Allah affedecek mi bakalım?”
Bir başkası sorulara cevap aramanın beyhude olduğunu işaret ederek mevzuyu kestirip attı ve dedi ki; “Kardeşim iyi güzel de adamların sizler gibi öteki âlem inancı var mı? Ahiret gününe iman eden insanlardan böyle şeyler zuhur eder mi ki kafamızı meşgul ediyorsunuz. ‘Allah milletimize bir daha böyle zamanlar yaşatmasın’ diye dua edelim. Bırakın cenazelerini kim kılarsa kılsın, kim kıldırırsa kıldırsın.”
Hakikaten zor bir durum. İnananlar için söylüyorum, insanın arkasından Fatiha okuyacak birinin olmaması ne kötü. Ya da her hatırlandıklarında olumsuz sözlerle anılmak ve iyilerin içlerine dâhil olmamak ne büyük talihsizlik. Allah böylelerinden eylemesin.
Neye yaradı yaptıkları ettikleri? Toplum içine çıkabiliyorlar mı, şöyle alınları açık şekilde hangi ortamlarda görülebiliyorlar? Gizli kapaklı toplantılar dışında, kendi kendilerine çalıp söylemekten öte yaptıkları ne var? Değer miymiş diye kendilerine sormazlar mı hiç?
Şunu kabul etmek lazım ki, bu toplumun iskeleti Müslümandır. İslâm hamuruyla yoğrulmuştur. Kıyamete kadar bu iskeleti yok etmek mümkün değildir. İskeletin belki içine zarar verilebilir ama dışı özel koruma altındadır. Çünkü Yüce Allah dinin, kendisinin koruması altında olduğunu ısrarla vurgulamakta ve söylemektedir.
On dört asırdan bu yana, İslâm dini neler gördü neler yaşadı. İslâm’a ve Müslümanlara karşı cephe alan hangi güç bugüne kadar kazançlı çıktı. Çok gerilere gitmeye gerek yok, İttihat ve Terakkiden beri, Türkiye üzerinde oynanan iç ve dış oyunlar ne zaman galebe çaldı da bundan sonra galip gelecek? Vesselam.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi