Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Haşimiler ve kıyametin tarihi

Haşimiler ve kıyametin tarihi

Osmanlı’nın yıkılmasında, Müslüman ümmetin bu suretle parçalanmasında ve talihsizliğinde en büyük pay sahipleri arasında Haşimiler de vardır. Bu ailenin işlediği büyük cürümler ve kabahatler vardır. Bu kabahatlerin başında ise Osmanlı’nın yıkılmasında oynadıkları meşum rol gelmektedir. Haşimi ailesinin ikinci büyük kabahati ise Siyonistlerle gizlice Filistin’i paylaşmalarıdır. İngilizler onlara (Abdullah koluna) Trans Jordon’u (Ürdün) vermişler ve Siyonistler de Filistin’in kalan parçasını onlara peşkeş çekmişlerdi. Kral Abdullah Siyonistlerle Filistin’i gizli bir planla paylaştı. Bu gizli anlaşmalar ancak Kral Hüseyin’in 1988 yılında ‘fekku irtibat’ olarak ifade edilen Filistin’le bağlarını kesmesinden sonra sona ermiştir. Bunun dışında Haşimi ailesinin şahsi inhirafları da vardır. ‘Haşimiler ve Kadınlar’ gibi yüz kızartıcı kitaplar bu yönlerini de ortaya koyar. Şerif Hüseyin aynen Faruk gibi ‘ziru nisa/ Kazanova’ yani kadın tutkunu, düşkünü bir lider olarak tanınır. Emire Bedia’nın hatıratı bu hususta önemli ifşaata haizdir. Maalesef Lütfü Akdoğan’ın romanlaştırdığı hayatlardan olan Sara, Cemal Paşa’nın günahlarından birisidir. Yine 1967’de Mısır ordusunun tek kurşun atmadan 6 gün savaşları olanak anılan aslında 6 saat bile sürmeyen savaşta yenilgisinin sırrı Savunma Bakanı Abdulhakim Amir’in Verde gibi sanatçılarla alem hayatıdır. Ordu bu alemler sonucu başsız ve disiplinsiz kalmıştır. Suharto’nun selefi Ahmet Sukarno Türkiye’dekine benzer alemlerine Mısır’da da bu zevatın marifeti ve eşliğiyle devam etmiştir. Velhasıl Haşimi ailesi ihanetinin cezasını kokuşmuşluğuyla, Hicaz’ı ve ardından da 1958 yılında Irak’ı kaybetmesiyle feci bir şekilde ödemiştir.
-
Hadisler ilk günden itibaren şifreli veya perdeli de olsa İslâm tarihini neredeyse bize kronolojik olarak sunar. ‘Züviye liye’l ardu/yeryüzü dürülerek bana arz edildi ve gösterildi gibi hadisler bize, gayb ilimlerinden olan gelecek tarihin peygamberimize bir yaygı gibi arz edildiğini gösterir. Bu bağlamda peygamberimize ümmetinin hali, hafi yani gizli kalamaz.. Dolayısıyla Haccac’dan Cengiz Han’a ve oradan Şerif Hüseyin’e kadar tarihin aktörleri hadislerin aynasında arz-ı endam etmişlerdir. Peygamberimiz ahirzaman ahvali ve aktörleri ve şahsiyetleri (eşhası) bağlamında, Şerif Hüseyin ve ailesine de temas etmiştir. Süneni Ebi Davud üzerine çalışmalardan birisi olan Bezlu’l Mechud adlı eserin müellifi Muhammed Zekeriyya Kandahlevi hadisler aynasında ahir zamanın şifreli eşhası arasında olan Şerif Hüseyin’i teşhis etmiştir. Üstadı Halil Ahmet Seharenfuri’nin çığırını tamamlayan ve Süneni Ebi Davud’un şerhlerinden Bezlu’l Mechud kitabını ikmal eden Muhammed Zekeriyya Kandahlevi, ahirzaman ve fiten hadislerinden olan ‘Sümme yestelihu’nnasu ala recülin ke verikin ala dil’in’ hadisini şerh ederken bu hadisten maksat ve muradın İngilizlerle beraber olup Osmanlı’ya isyan eden ve arkadan vuran Şerif Hüseyin fitnesi olduğunu haber vermiştir (Nazarat fi’l hadis, Ebu’l Hasan en Nedevi, s: 152, Daru İbni Kesir) Muhammed Zekeriya Kandahlevi’nin tevazusu ve alçakgönüllülüğü bildiği hususlarda geri çekilmesine mani olmuş ve bu hadisin şerhinde de tam bir güvenle ve isabetle bu hadisten kastedilen şahsın ahir zaman şahsiyetlerinden ve aktörlerinden olan şerif Hüseyin fitnesi olduğunu ifade etmiştir. Hadis, insanların baldırı kaburgasına yapışmış bir adama biat edeceklerini haber vermektedir. Bir nevi baldırı çıplak olan bu adamdan maksadın Şerif Hüseyin’in olduğu açıktır.
İbnu’l Esir’in en Nihayesi’nde yaptığı şerhte olduğu gibi, insanlar oyluk kemiğinin eğe veya kaburga kemiği üzerinde olması gibi bir adama biat ederler. Oyluk ile eğe veya kaburga kemiği bir araya gelmeyeceği gibi insanların biat ettikleri bu adamla da iktidar bir araya gelmeyecektir. İktidarı ödünç olur. Nitekim Ürdün mail-i inhidam bir bina gibi dış desteklerle ayakta durabilmektedir. Şerif Hüseyin hanedanlığı Hicaz’da ve Irak’ta yıkıldığı gibi daha 1970’li yıllara kadar Ürdün Ordusunu Gallup Paşa ismindeki bir İngiliz yönetmiş ve komuta etmiştir. Ve tek kurşun atmadan bu ordu 1967 savaşında Müslümanların ilk kıblesi olan Mescidi Aksa’yı terk etmiş ve Yahudilere bırakmıştır. Önce Osmanlılara karşı İngilizlerle anlaşan ardından Filistinlilere karşı Siyonistlerle ittifak kuran bu hanedanlık en son 1967 yılında Doğu Kudüs’ü de kaybetmiştir. İbnu’l Esir açıkça insanların, istikameti, düzeni ve senedi olmayan zayıf bir kişiye biat edeceklerini ortaya koymaktadır (En Nihaye, beşinci cilt, s: 176, el Mektebetü’l İslâmiyye ). Demek ki nübüvvet mişkatından ve penceresinden süzülen hüzmelerle, geleceğin tarihi ve Şerif Hüseyin’ler ve akıbetleri görülebilmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi