Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Kayıp yüzyılın sonu

Kayıp yüzyılın sonu

İran'a bir prova niteliğinde İsrail hedefteki Sudan'a saldırmış ve bir konvoyunu hedef almış. Bu gösterse gösterse çılgınlığında vardığı boyutları gösterir. Bu çılgınlık İsrail'i nereye götürür? Ona ne kazandırır? İsrail emperyalizmin ileri karakolu olmuştur. Teomon Duralı'nın ifadesiyle, İngiliz (Amerikan)-Yahudi medeniyetinin bir uzantısıdır. Dolayısıyla Batı medeniyeti içine çekildikçe İsrail de eriyecektir. Batı medeniyetinin yavaş yavaş çekilmekte olduğu ortaya çıkıyor. Bunun tali göstergelerinden ve türevlerinden birisi de İngiltere ile ABD arasındaki makas açılımıdır. Yine Teoman Duralı bugünkü Batı medeniyetinin Ortaçağ'daki Hıristiyan medeniyeti olmadığını, 200 yıldan beri bambaşka bir medeniyet haline geldiğini ifade ediyor. Gerçekten de Bernard Lewis gibilerin de dediği gibi bu Hıristiyanlık medeniyeti değil Batı medeniyetidir. Muharref Hıristiyanlığa bile bağlı değildir aksine kaynağını felsefeden ve beşeri düşünceden almaktadır. İsrail de gerçekte bir İsrail devleti olmayıp çakma İsrail'dir. Müslümanların kayıp yüzyılında boşluğu doldurmuştur. Efsanevi tarihçi Arnold Tonybee, Medeniyet yargılanıyor gibi eserlerinde Osmanlı medeniyetinin durdurulduğunu (arrested) söylemiştir. Peki, bu durdurulan Osmanlı-İslam medeniyetinin yerini kimler almıştır? Elbette ki, Yahudi yüzyılı. Yahudi yüzyılı bir vakıadır. Tonybee'nin söylediğini Müslümanlar 'fetret' olarak algılarlar. İslam'ın 14 yüzyıllık tarihi geçmişinde 2'şer yüzyıllık iki fetret dönemi vardır. Bu fetret dönemlerinden ikincisi Fransız Devrimi ve onun yol açtığı dalgaların II'inci Mahmut döneminde Osmanlı sınırlarını dövmeye başladığı süreçtir. Fetretin birinci yüzyılı Osmanlı içinde yaşanmış ve ikinci yüzyılı da II'inci Abdulhamid Han'ın hal'iyle birlikte Osmanlı sonrasını kapsamıştır.

Tonybee'nin Osmanlı'nın durdurulduğunu söylediği noktada devreye Yahudi yüzyılı (The Jewish Century) girmiştir. Rus asıllı Yahudilerden Yuri Slezkine (Princeton University Press) The Jewish Century adlı eserinde 20'inci yüzyılın Yahudi yüzyılı olduğunu söyler ( The modern age is the Jewish age, and the 20th century, in particular, is the Jewish century).. Evet bu yüzyıl da perdelerini indirmek üzeredir. Nereden biliyoruz? Yunus (Yusuf) Estel gibiler 'barekne havlehu' ayeti ışığında mukaddes beldelerin yüz yıldan yani bir asırdan ziyade gayri Müslim toplulukların elinde kalmayacağını öngörüyorlar. Potansiyel olarak Yahudi yüzyılı Basel Konferansı ve 1897 ile başlamakla birlikte 1909'da II'inci Abdulhamid'in hal'iyle önemli bir dönemeç geçirmiştir. İngiliz-Yahudi medeniyeti ve Yahudi yüzyılı itibarıyla Kudüs'ün 1917 yılında İngilizlerce işgalini Filistin'de başlayan Yahudi yüzyılının başlangıcı olarak baz alırsak bu yüzyıl fiili olarak 2017'de sona ermiş olacaktır. Şeyh Ahmet Yasin gibiler de bunu söylüyorlardı. Lakin muhaddis Gumari'nin ifadesiyle, İngiliz-Amerikan ve Yahudi medeniyeti çerçevesinde İsrail'in çöküşü hamilerinin çöküşü veya geri çekilişiyle mümkündür. Bu noktada 2008 ve 2009'da Gazze saldırıları sırasında küresel kapitalizmin de çatırdamaya başlaması İsrail'le birlikte Batı medeniyetinin de çöküşe doğru yuvarlandığını göstermektedir. Bediüzzaman da, İslam medeniyetinin mevcut (batı) medeniyetinin ortadan kalkmasıyla (inkişaa), zuhur edeceğini söylemiştir. Bu anlamda, Yahudi yüzyılının da ortadan kalkmasıyla birlikte durdurulmuş medeniyet geri dönecektir.

24 Mart (2009) günü Altunizade Kültür Merkezi'nde yaptığım konuşmada çok detaylı bir biçimde izah ettiğim gibi iki nedenden dolayı İsrail kalıcı olamaz. Bekası mümkün değildir. Temel neden pozisyonunu ve statükoyu muhafaza ederek Araplarla kalıcı barış yapamayacak olmasıdır. Bunun da iki nedeni vardır. İsrail, Obama idaresinin seçenek olarak takdim ettiği gibi iki devletli bir yapıya ve formüle razı olamaz. Bunun nedeni strateji ve toprak meselesidir. Konya kadar bir toprak parçasını ikinci bir devletle paylaşamaz. Zira bu durumda savunma pozisyonu zayıflar. Aksi takdirde, stratejik olarak muhtemel büyük riskleri göz önüne alması gerekecektir. İkinci olarak, İsrail nüfus ve demoğrafik nedenlerden dolayı Güney Afrika gibi tek devletli bir yapıyı da göze alamaz. Bu evrim yoluyla yok olması demektir. Zira, 1948 ve 1967 topraklarında yaşayan Filistinli nüfusu neredeyse İsrail nüfusuna yakındır. Bunların üreme ve çoğalması da Yahudilerden ziyadedir. Dolayısıyla bir müddet sonra Filistinli nüfusu ağır basacak ve bu seçimlerde de etkisi gösterecektir. Dolayısıyla Kaddafi'nin takdim ettiği, 'İsratin devleti' de çözüm olarak gözükmemektedir. Bunu kabullenmek İsrail'in normalleşmesidir. Normalleşince de biter. Birincisi, toprak meselesi yüzünden çift devlet formülünü kaldıramaz. İkincisi, nüfus meselesi yüzünden de tek devleti kabul edemez. Bu durumda Araplarla barış yapması hayaldir. Bu nedenle İsrail sürekli vakit kazanmaya ve oldu bittilerle Filistinlilerin topraklarını yutmaya çalışıyor. Bu da Araplarla kalıcı barışa imkan vermez. Kalıcı barış yapamayınca da er geç bölgede bir zamanlar devlet kuran haçlıların akıbetine uğrar. Bu çıkmazlar yüzünden İsrail yüzyılı sona ermek üzere...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi