Hangi medeniyet?… Ahseni takvim mi, esfeli safilîn mi?...

Hangi medeniyet?… Ahseni takvim mi, esfeli safilîn mi?...

Resûlullah (sav) ın bi’seti öncesi, vahyin öğretilerini tahrif, tebdil veya kaybetme yoluyla ilahi kaynaklı medeniyetten mahrum kalan insanlığın ne hallere düştüğünü Azrail (as) çok biliyoruz. Tarih ve siyer kitapları Resûlullah (sav) öncesi dönemle başlarlar. Ta ki islamdan uzak cahiliye döneminin ne denli karanlık ve vahşi, İslam medeniyetiyle aydınlanan insanlığın ise ne denli aydınlık, huzurlu ve mutlu bir dönem olduğu daha iyi anlaşılsın.
Esasen vahyin temellerine dayanmayan insanlık tarihinin herhangi bir dönemini medeniyet diye tanımlamak hatadır. İşte “batı medeniyeti”… her türlü ahlak, fazilet ve erdemden soyut, sadece maddi refah, zevk ve sefaya dayanan bu yaşantıya medeniyet denir mi?... “yaşmak için yiyen” değil “yemek için yaşayan” başka bir tabirle, hayatı mide ve uçkurdan ibaret gören bir hayat tarzı… meşhur tabirle “mimsiz medeniyet” yani “edeniyet” yani değersiz, aşağılık olma hali.
Batı medeniyeti bir kıtanın (Amerika kıtası) milyonlarca yerlilerinin kanı/katlimı, diğer bir kıtanın (Afrika) gözyaşı/köleleştirilmesi ve asya kıtası, özellikle İslam yurdunun alın teri/sömürgeleştirilmesi üzerine kuruludur.
Kaldı ki kendi insanına dahi sadece maddi ve göreceli bir refah sunan, insanını bir nevi biyolojik robot haline getiren, huzur güven ve itmi’nan dan ise tamamen mahrum bırakan batı medeniyeti gerçek bir medeniyet olarak değerlendirilebirmi?
Batı, doğu halklarının kanı, göz yaşı ve alın terleri üzerine bina ettiği zenginlik ve çılgınlığını devam ettirebilmek için “11 eylül” komplosu ve sonrasında başlattığı işgallerle son bir hamle yaptı. Ancak bu son hamlesi hezimetle sonuçlandı. Çünkü İslam ümmetinin vahiyden aldığı direniş ruhu buna müsaade etmedi.
Başka bir tabirle; sıcak savaş yoluyla döndürülen sömürü çarkı deşifre olup doğu halklarının nefret ve hıncını tetikliyor. Dolayısıyla gizli kapaklı yeni bir yol deneniyor. Hafızalarınızı yoklayın son 5-10 yılda ne projeler duydu kulaklarımız…
“Büyük doğu projesi” “Büyük Ortadoğu projesi” (BOP) “ılımlı İslam projesi”
Bu büyük projelerin alt projeleri olan; “dinler arası diyalog” “İbrâhîmî dinler” semavî dinler” dinler bahçesi, din turizmi vs…
“Dinler arası diyalogun gayri akli ve gayri mümkün olduğu anlaşılınca etiket değiştirilerek “medeniyetler ittifakı” ifadesine dönüldü. Ancak hangi medeniyet? Ne medeniyeti?
Yine birileri önyargılı davranarak bizi tutucu, gerici diyalog karşıtı vs. sıfatlarala yaftalamasın. Aksine bu vb platformlarda sarf edilen güzel sözlere kim kaşı çıkar. Dünya insanları birbiriyle uzlaşsın, birbirlerinin haklarına karşılıklı saygı göstersinler… Göçlü olan zayıf olanı koruyup gözetsin… insanlar açlıktan ölmesin… savaşlar dursun, silahlar sussun, tüm dünyada barış ve esenlik olsun.. değil insanların, hayvanat ve nebatat dahi korunsun, çevre kirliliği ve ekolojik dengeyi tehdit eden her tür girişim son bulsun vs. vs.
Bunun gibi nice güzel sözcükler dizebilir. Ancaaak! “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.” Dünyaya nizamat vermeye kalkışan batı, önce asırlardır dökmekte olduğu kandan elini çeksin. İşgal, sömürü, entrika, desise vb. insanlık dışı vahşetlerine son versin ki, bu yaldızlı sözlerin takiyye/çifte standart olmadığına inanalım.
Evet batının bu sadakatını canu gönülden görmek ve bu tatlı sözlere gerçekten inanmak istiyoruz ancak heyhat…
Gazze katliamının üzerinden kaç gün geçti. Şarmuş şeyhte batılı devletlerin ağırlıkta olduğu 76 ülkenin katılımıyla bir toplantı yapıldı. Bu toplantıda onca savaş suçu ve katliamına rağmen siyonist ve vahşi israil’in hakları garanti altına alınırken, mazlum Gazzeden bir temsilci dahi kabul edilmedi…
Keşke batı samimi olsaydı tüm bu söylediklerinde. “Kelin merhemi olsa kendi başına çalardı.” Batının ahı gitmiş vahı kalmış. Aile çökmüş, her türlü ahlaksızlık çağdaşlık ve ilericilik olarak anlaşılır hale gelmiş. Anne baba hukuku, komşuluk ve akrabalık hukuku, saygı ve sevgi yok olmuş. “Her şey benimdir altta kalanın canı çıksın” mantığını prensip edinen bir insandan/mahluktan ne bekleyebilirsiniz.
Batıda samimi, dürüst ve sözüne sadık bireyler yok mu ? tabiî ki var ancak, direksiyonda kimler var, yönetimler kimin elinde, “kadife devrim” “askeri darbe” “krallık” “emirlik” “tek patili-çok partili yönetim” vb. çorapları dünyanın mazlum halklarının başına kim örüyor, asıl ona bakmak lazım.
Bunlar açıktan yapılanlar. Birde gizle ve derinden yapılanlar var; “gladyo” “gerilla” “kontr gerilla” “derin devlet” “özel kuvvetler” “encümeni daniş” “jitem” “mason locaları” “rotary, lions kulüpleri” “bilderberg” kökü dışarıda sol ve sağ tendanslı onlarca ördüt, vakıf, dernek vs.
Güldürmeyin adamı, suratında bunca kara lekeyi taşıyan bu odaklarla hangi medeniyetler ittifakı. Bunca cürümlerin baş müsebbibi olanlar medeniyetten ne anlar Allah (cc) aşkına. Medeniyet dediğin; karşılıklı sevgi-saygı, sadakat, hoşgörü, vefa, yardımlaşma-dayanışma, barış ve esenlik gibi nice erdemleri sözde değil özde taşıyan ve bu erdemlerden tüm dünya insanlığını istifade ettirme mücadelesi veren oluşumdur. Aksi halde başkalarına adalet ve barışın edebiyatını yapıp, her türlü zulüm ve zorbalığı yapan devlet veya milletler medeni olabilir mi?
Asıl önemli olan tüm insanlığı gerçek medeniyet olan islamın barış esenlik ve adalet iklimine kavuşturulmasıdır. İslam öncesinde insanlık insanlığını yitirmişti, İslam ile yeniden insanlığını kazandı. 1400 yıllık İslam medeniyetinin manifestosudur. Ama islamın hükümranlığını yitirmesiyle ortada medeniyet falan kalmadı. Tüm bu yapılanlar medeniyetin sadece edebiyatından ibarettir.
Batı, sadece menfaatı icabı diyalog kurar ve sadece güçten anlar. Ha! elimiz mahkum ne yapalım diyerek bu işe zoraki girişmişseniz bari kiminle dans ettiğinizi bilin… şu ayetler bu konuya yeterince ışık tutmaktadır sanırım..
• “Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar.” (Ali İmran 3/100)
• “Mü’minler, mü’minleri bırakıp inkârcıları dost edinmesin. Kim böyle yaparsa Allah ile bir ilişiği kalmaz. Ancak onlardan (gelebilecek tehlikeden) korunmanız başkadır. Allah, asıl sizi kendisine karşı dikkatli olmanız hakkında uyarmaktadır. Çünkü dönüş Allah’adır.” (Ali İmran 3/28)
• “Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. De ki: “Allah’ın yolu asıl doğru yoldur.” Sana gelen ilimden sonra, eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki, Allah’tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır.” (Bakara 2/120)
• “Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğruya iletmez.” (Maide 5/51)
• “Onlar, mü’minleri bırakıp kâfirleri dost edinen kimselerdir. Onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Hâlbuki bütün izzet ve şeref Allah’a aittir.” (Nisa 4/139)
• "Ahir zamanda, dinle dünyayı taleb eden insanlar zuhur edecek. Bunlar, insanlar(a iyi görünüp, onları aldatmak) için öyle bir yumuşaklığa bürünürler ki koyun postu yanlarında kaba kalır. Diller de baldan daha tatlıdır. Ancak kalbleri kurtlarınkinden vahşidir. Cenâb-ı Hakk (bunlar için) şöyle diyecektir: "Beni aldatmaya mı çalışıyorsunuz, yoksa bana karşı cür’ete mi yelteniyorsunuz? Zât-ı Akdesime yemin olsun, bunlar üzerine, kendilerinden çıkacak öyle bir fitne göndereceğim ki, içlerinde halîm olanlar bile şaşkına dönecekler." [Tirmizî, Zühd 60, (2406, 2407).]
Muhammed Özkılınç 9/4/09

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi