Merve Kavakçı İslam

Merve Kavakçı İslam

Roy Harrell

Roy Harrell

Niceleri vardır ot gibi değil, ölü saman çöpleri gibi yaşarlar. Mesaj üzeredirler, ama ona karşı direnir dururlar. Mücadeleleriyle gurur da duyarlar. Bizler örümcek kafalılardan olmadık der, Mesajı küçük görürler. Oysa beş vakit onları Yaratıcılarına çağıran sesi hep duymuşlardır. Ama işitmek başka bir iştir. Bu nasip olmamıştır onlara. Tam aksine O’na çağırıldıklarını duyunca şikâyet eder, yüzlerini ekşitir, kıstırmak için ellerinden geleni yaparlar. Nasipsizdirler tek kelimeyle. Vardılar ama yokturlar. Ecelin müsemmayı bekleyen hiçlerden... Bir de başkaları vardır. İyilikten yana olanlar. Mü’min doğmuş, gelenekleri gereği teslis üzerine yaşamış ama adam gibi adam olabilenler vardır. Zannedileceği gibi Allah’ın yoluna taş koyanlardan olmak yerine inananlarla beraber olanlar vardır. Evet, La İlahe İllallah Muhammedun Rasulluh’a şehadet etmemişlerdir bariz olarak ancak edenlere köstek değil destek olmuşlardır. İnsan gibi insanlardır onlar. Yüzlerine baktıkça hidayetin sadece O’nun kudretinde olduğunu bir kere daha idrak edip içimizi cızlatanlardır onlar. Her şeyleri tamamdır amel yönünden. Bize “Bir de... bir de... ah keşke... keşke...” dedirtenlerdendir onlar. Muhabbet ederken üzüldüklerinizdir onlar. Müslüman düşmanı değil dostu olanlardır.
İşte Roy Harrel öyle biriydi Dallas Müslümanları için. Baptistti. Papazdı. Dinlerarası toplantılar sırasında 22 sene önce tanışmıştı önce anne ve babamla, sonra bizlerle. Bu toplantıların birinde katılımcılardan sırayla müteşekkir kaldıkları, minnet duydukları birilerinden bahsetmeleri istenmişti ev sahipleri tarafından. Babam bu bağlamda hocası merhum Muhammed Hamidullah’ı anmıştı.
Sıra Roy Harrell’a gelince bir de sürprizle karşılaşmıştı. “Ben” demişti Harrel, “Burada bulunan birine şükran borçluyum. Baptist bir papaz olarak yıllarca beni dinlediniz, size bu süre zarfında defaatle bir dinle ve elçisiyle ilgili olarak olumsuz yorumlar yaptım. O din İslâm diniydi. Ta ki Yusuf Bey’le tanışıp İslâm’ın gerçek anlamda ne olduğunu ondan öğreninceye kadar. Anladım ki çok büyük bir hata etmişim. Onun için ona müteşekkirim. Bana İslâm’ın gerçek yüzünü öğrettiği için.” Roy Harrell işte böyle biriydi.
Müslüman dostuydu. O zamandan sonra İslâm’ın yanlış anlaşıldığı bir ülkede hep onu savundu. Kafalarda oluşan ön yargılara karşı mücadele etti. Yıllarca kendi cemaatini Dallas’taki camimize getirdi, gezdirdi. Gençlerine periodik dersler düzenleyip Müslüman liderleri kilisesinde ağırladı, İslâm’la ilgili kafa karışıklıklarının giderilmesinde, İslâm düşmanlığına karşı mücadele edilmesinde köprü vazifesi gördü. Toplantılarda sık sık Türkiye’deki başörtüsü yasağından söz eder, bu satırların yazarının başındaki örtüye olan nefreti dile getirir, dindar kadınlara sahip çıkardı. Belki de Müslüman geçinenlerden daha çok... Hepimiz Müslümanız derken Allah’a karşı savaş vermekten de geri durmayanlardan daha çok... Alnı beş vakit secdeye giderken, başörtülü kadın görünce köşe bucak kaçanlardan daha çok... Karısını, kızını nereye gizleyeceğini bilemeyenlerden daha çok...
Bir tarafta böyleleri. Güruh güruh... Diğer tarafta Roy Harrell ve benzerleri. John Esposito, Karen Armstrong gibi İslâm savunucuları. Harrel geçtiğimiz hafta Dallas’ta hayata gözlerini yumdu. Uzun süredir imtihanı olan kötü hastalık buna vesile olmuştu. Hasta yatağında Müslüman arkadaşları onu yalnız bırakmadılar. Şifa âyetleri başında okundu, Kadir-i Mutlak’a ona sabır ve şifa vermesi için yakarıldı. İnsanlık vazifesi yerine getirildi. Müslüman olmanın gereği yapıldı. Bu dünyadan, bozgunculuğu kendilerine görev edinmiş sözde Müslümanlara, münafıklara karşı duran, bir İslâm dostu, daha ayrıldı. İçimiz cız etti. Kur’an-ı Azim-uşşânın “kıssisine ve Ruhbana” vasfını hatırlattı...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Merve Kavakçı İslam Arşivi