Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Hadiselerin seyri ve biz

Hadiselerin seyri ve biz

Epey bir zamandır yazamadım...
Sebebine gelince:
Bir bel fıtığı ameliyatı geçirmiş olmamdır...
Şu an kendimi iyi hissediyorum ve kaldığımız yerden başlamak istiyorum... Sahi nerede kalmıştık?
Fırtına misali her gün çarpıcı, sarsıcı hadiselerle karşılaştık...
Ergenekon, benim teşhisime göre HERGELEKON dün vardı, bugün var, yarın da olacak...
İnsanların bu derece hırslı, bu derece hissiz, bu derece gelecekten mesuliyetsiz hareket etmesi maalesef mümkünmüş...
Darbelerin göz karartması, darbecilerin kuyruğundan tutmalar bende tiksintiler uyandırıyor...
Herkesin ayrı bir hesabı olduğunu düşünüyorum...
HERGELEKON hareketini başlatan kim diye kafa yordum ve masonlar olduğu kanaatine vardım... Sayın Demirel’in sayın Mehmet Haberal’ı havaalanında uğurlaması bir mason dayanışması değilse, nedir?
O yaşta???
Türkiye’nin yarısı yansa acaba aynı hassasiyeti gösterir miydi bay Demirel?
HERGELEKON operasyonunun gereksizliği, yapılış tarzı, gözaltına alma biçimleri üzerinde sayısız tartışmalar yapıldı... Hepsinde de yandaşlık duygularının ağır bastığına şahit olduk...
Lilimina’nın kızı Türkan hanım “Darbelere de, şeriata da karşıyım” yumurtasını koyuverdi meydana... Yani hem geceye, hem gündüze karşı çıkma gibi bir kel alaka söz...
Hrant Dink’in katledildiği zaman hepsi “Ermeni, Taşnak, Hıncak, Asala” oluvermişlerdi...
Aynı güruh Türkan hanımın evi önünde “Harbiye marşı” okuyarak Türk halkını narkozlamaya çalıştılar... Tabii ki inanç ve kültür yozlaşmasına uğramış mahfillerin ileri gelenleri, ellerine Türk bayrağı almayı ve Atatürk posteri taşımayı da ihmal etmediler...
CHP bildiğiniz CHP... Düşünme, tahlil etme gibi bir dertleri yoktur...
MHP de aynı kervana katıldı... Milletvekilleri Deniz Bölükbaşı’nın peşinde yürüyen bölük heyecanlı ve hırslı...
DTP’yi tarife hiç gerek yok... İrade belirleyicileri ne derse o var...
Aklımdan envai tür isimler, resimler geçiyor:
Demirel, Denktaş, Karadayı, Kıvrıkoğlu, Kanadoğlu, Cindoruk, Okuyan Yaşar ve benzerlerini nereye oturtacağız?
Gözaltılara ve tutuklamalara isyan eden siyasetçileri, gazeteci geçinenleri, yorumcuları nereye koyacağız?
Bazı eski ve eskimemiş rektörler mahkemece tutuklandılar...
Her biri bir Köroğlu mesabesindeki değerli rektörlerimizin tutuklanma gerekçelerine dikkat eden yok...
Diyorlar ki:
- Saygın’dılar...
- Mesleklerinde doruğa çıkmışlardı...
- İyi kaçar, iyi kovalar, iyi darbe teknikleri bilirlerdi...
Anlıyoruz ki Anadolu’nun has evlatları her çileye mahkûm olsun, zarar etmez... Yeter ki suyun gözesinde karargâh kurmuş haramzadelere dokunmasınlar...
Emredersiniz efendiler...
Yargıya ne gerek var sanki?
Yandaşlar, yoldaşlar, ortaklar, mertekler hangi elbiseyi biçiyorlarsa onu giyeceksiniz...
Komedi desek değil, ahmaklık desek değil... Peki nedir bu dayatmanın sebebi?
Tek parti devrinde nasıl yönettiysek yine öyle yöneteceğiz sizleri serkeşliği... Medya gibi bir silahları var ellerinde...
Seçim günlerinde sıradan bir figürü zirveye taşımışlar, öve öve bitiremez olmuşlardı...
Neden ismi geçmez oldu?
Devrini tamamladı mı Kemal Kılıçdaroğlu?
Yeni destan kahramanları mı bulacaksınız Türkiye’ye
Katolik mi olsa makbul?
Ortodoks mu?
Ya da Protestan mı?
Takdir sizlerin... Çünkü siz hem bilici, hem silici, hem kalıcılardansınız... Eğer yedirirlerse...
::::::::::::::::::::::::::::::::
Biz fakir semtlerde fakirle büyüdük
Fikirle sulandık, zikirle büyüdük
Gözü-gönlü doymaz harislere inat
Hamd-ü senalarla, şükürle büyüdük...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi