Hüseyin Gülerce

Hüseyin Gülerce

Ergenekon'dan daha tehlikeli...

Ergenekon'dan daha tehlikeli...

İddia olunan Ergenekon Terör Örgütü davası, Türkiye'yi belki de üç asırlık keşmekeşten, kurumlar arası çekişmelerden, sahipsizlikten kurtaracak kadar önemli. Bu davada adalet tecelli ettiğinde, Türkiye yeni bir yola girecek. Millet iradesinin her türlü vesayeti elinin tersiyle ittiği, özgürlüklerin genişlediği, hukukun üstünlüğünün sağlandığı, herkesin hesap verebildiği bir yol bu.
Kısaca demokratikleşme yolu... Yol, engebeli, çetin ve zor bir yol. Ama geriye dönüşü yok.

Zorluğun büyüklüğü, direnenlerin; anayasal kurumlar, iş dünyası, medya gibi etkili güç odaklarından oluşması... Fakat en büyük zorluk, bir zihniyetin değişmemekte inat etmesidir. Bu zihniyet, Ergenekon'dan daha tehlikelidir. Çünkü Ergenekon davası 40-50 kişinin ceza almasıyla sonuçlansa, birkaç emekli general ve sivil, darbecilikten hüküm giyse bile, bu zihniyet yaşadıkça, güç merkezlerine cesaret verdikçe, yarın aynı hukuk dışı yapılar, milleti, devleti ve geleceğimizi tehdit etmeye devam edecektir.

Bugün o zihniyetin varlığını ve gücünü, bir olaydan hareketle sizlere hatırlatmak istiyorum. Ergenekon davasıyla ilgili en hayatî gelişme; Danıştay saldırısı davasının bu dava ile birleştirilmesi kararıdır. Pekiyi daha saldırının yapıldığı ve cinayetin işlendiği gün (17 Mayıs 2006) bugün yargısız infazlardan şikâyetçi olan bu zihniyetin sahipleri, acaba ne demişlerdi?

Milliyet gazetesinin ertesi günkü tam sayfa manşetinden başlayalım: "LAİKLİĞE KURŞUN. Tanıyanlar anlatıyor: 28 yaşında, dindar, ülkücü..." Hürriyet gazetesinin haberlerinden derlediklerimle devam edelim:

"Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 'Danıştay'a yapılan saldırının aslında laik Cumhuriyet'e yapıldığını, saldırıya neden olanların tutum ve davranışlarını yeniden gözden geçirmeleri gerektiğini' belirterek, "Laikliği çeşitli biçimlerde yorumlayarak, içini boşaltıp demokrasiyi, dolayısıyla devlet rejimini yıkmaya kimsenin gücü yetmeyecektir." dedi. "YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, 1 saat süren toplantının ardından Rektörler Komitesi'nce hazırlanan basın açıklamasını okudu. "Bütün bu gelişmeler laik Cumhuriyet'e yönelen tehlikenin ne denli vahim boyutlara ulaştığının açık bir göstergesidir." dedi.

"Danıştay Başkan Vekili Tansel Çölaşan, "Bunlar türban kararından ötürü... Toplumsal mutabakatı bozanlar suçludur. Onlar kendilerini biliyor."

"18 Mayıs 2006. Cenazede hükümete protesto. Tören için Danıştay'a gelen Bakan Gül, "Hükümet istifa" sloganlarıyla karşılandı. Kalabalık, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarını ise alkışladı. "Türkiye laiktir, laik kalacak", "Mollalar İran'a" ve "Hükümet istifa" sloganları atıldı. Bakanlar Çiçek ve Şener darp edildi. "Halkın, cenaze töreninde bakanlara gösterdiği tepki konusunda Demirel, "Büyük infiale kapılmış halkın ne zaman ne yapacağı konusunda yorum yapmak mümkün değildir." dedi.

"Törene katılmayan kuvvet komutanları Sıhhiye Orduevi'nden yürüyerek Danıştay'ın önüne geldiler. Askerler, vatandaşlar tarafından alkışlarla karşılandılar. Bu sırada, "Atatürk'ün ordusu, şeriatın korkusu" sloganı atıldı.

"19 Mayıs 2006. Danıştay, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay başkanları ve başsavcılar, Anıtkabir'den sonra saldırının gerçekleştiği binaya geldiler. Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu'nun okuduğu ortak metinde, "Bu saldırı dolayısıyla, yargı dışında da laik, demokratik devlet düzenini koruma görevleriyle yükümlü olanlara, bu görevlerini tekrar hatırlatıyoruz." (Hiç yargı temsilcilerinden böylesine açık darbe daveti duydunuz mu? H.G.)

Baykal, "Siyasete kan bulaşmıştır. Başbakan, ektikleri zehirli tohumlar kanlı zakkumlarını açınca muhalefeti suçluyor. Sorumluluktan kurtulamaz, Başbakan hezeyan içinde. Bir an önce Türkiye'yi nereye sürüklemekte olduğunu görsün, aklını başına alsın." dedi.

Bunları okurken, Uğur Mumcu'nun cenaze törenini, Cumhuriyet mitinglerini, daha nicelerini hep hatırlamışsınızdır...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Gülerce Arşivi