Mehmet Talu

Mehmet Talu

Hanımının mehrini vermek

Hanımının mehrini vermek

Mehir: Herhangi bir Müslüman ile evlenen kadının nikâh akdiyle hakettiği ve bu isimle ödenen malın veya paranın ismidir. Mal ile değiştirilmesi mümkün olan bir menfaat de mehir olabilir. Cenab-ı Hak şöyle buyurur: "Kadınlara mehirlerini gönül rızası ile, cömertçe verin..." (Nisâ sûresi: 4)

Nikah esnasında mehir zikredilsin-zikredilmesin veya mehir olmamak üzere nikâh kıyılsın, her halükarda mehir lazım gelir. Daha sonra kadın mehrini kocasına bağışlayabilir. Çünkü Cenab-ı Hak şöyle buyurur: "... Eğer gönül hoşluğu ile o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa onu da afiyetle yiyin." (Nisâ sûresi: 4)

Mehrin miktarına gelince bunun en yüksek sınırı için muayyen bir miktar yoktur. En az miktarı ise on dirhem yani 32 gr. gümüştür. Bu miktardan az mehir söylenmez. Söylenecek olsa on dirhem miktarına ulaştırılması icab eder. Bir kadın tamamı veya bir kısmı muaccel yani peşin ödenmesi gerekli olan mehrini tamamen alıncaya kadar kocasını hanımlık haklarından men edebilir.

Hanımının nafakasını yani beslenme, yiyecek, giyecek ve diğer ihtiyaçlarını da helâl yönden temin etmek, geçimini sağlamak, bakkal, kasap, çarşı, pazar işlerini asla ona bırakmamak: Evin asıl işlerini idare etmek kadının sorumluluğunda olduğu için, doğal olarak erkek de ailenin geçimini temin etmelidir. Ancak bunu minnetsiz bir şekilde yapmalıdır. Çünkü bu, aile reisliğinden dolayı üzerine düşen bir görevdir. Hakîm b. Muâviye'nin babası Mu'âviye (R.A.):

- Ya Resûlellah! Bizim birimizin üzerinde, hanımının hakkı nedir? diye soru sormuş. Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz de: "Yediğin zaman ona da yedirmen, elbise aldığın zaman ona da almandır. Sakın yüze vurma, onu kötüleme yani ALLAH seni ne çirkin yaratmış deme, evin dışında onu terk etme." diye cevap verdi. (Ebu Davud, Nikah: 40,)

Bugün hanımların çoğu yuvasından, kocasından, hayatından bezmiş. Çünkü şimdiki hanımlar hem işte, hem evde çalışıyor, hem de çocukla meşgul oluyor. Sonra da kadıncağız isyan ediyor: "Bu kadar yükü kaldıramıyorum!" diyor. Bir erkeğin hanımını ve çocuklarını sevindirmek ve onlarla ünsiyet kurmak niyetiyle, onlara yaptığı harcamaların tamamı mükâfat kazanmasına vesile olur. Ebu Mes'ûd el-Ensari (R.A.)'den rivayete göre, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz: "Bir kimse mükâfatını yalnız ALLAH Teâlâ'dan umarak ailesine harcama yaptığı zaman, onun bu harcaması kendi lehine bir sadaka olur. (Buhari, İman: 39; No: 55, 1/30, Nafakat: 1, No: 5036, 5/2047; Müslim, Zekât: 48, No:1002; Tirmizî, Birr: 42, No: 1966; Neseî, Zekât: 60; No: 2545, 5/69; Dârîmî, İsti'zan: 35, No:2664, 2/370; Ahmed b. Hanbel, No: 16634, 4/120) buyurmuşlardır.

Ebu Hureyre (R.A.)'den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz: "Bir para var ALLAH Teâlâ yolunda harcadın, bir para var köle azad etmede harcadın, bir para var fakirlere sadaka olarak verdin, yine bir para var onu da ailen için harcadın. İşte hep hayırda harcanan bu paraların sana en çok sevap getirecek olanı aile efradın için harcadığın paradır." (Müslim, Zekât: 39, No: 995) buyurmuşlardır.

Hadis-i şerifler, ALLAH Teâlâ'nın rızası için aile fertlerine harcama konusunda teşvikte bulunmakta ve sosyal hayatımızda aileye verilecek kıymeti göstermektedir. Çünkü aile, toplumun en aktif sosyal yaşantının olduğu yerdir.

Bir erkek, nafakayı sıkmamalı, israf da etmemelidir. Hanımına, memlekette adet olan elbisenin, çamaşırın en kıymetlisini giydirmelidir. Ev içinde, her istediği güzel şeyleri giydirmelidir. Sokağa çıkarken, bunları da örtmeli, yabancıya göstermemelidir. İyi şeyler yedirmelidir. Hiç olmazsa haftada bir kere tatlı yedirmelidir. Zengin ise, helal olan her şeyi almalıdır. Ona geniş, kullanışlı, sıhhi ve İslâm hanımına yakışan elbise ve nefis taam temin etmeyi, kendine borç bilmelidir. Yemeği yalnız yememelidir, çoluk-çocukla yemek sevaptır. En mühim şey, nafakayı helalden kazanıp, helalden yedirmektir. Nafakası ile mükellef olduğu, aile efradı, ana ve babası gibi kimseleri ihmal etmenin kötülüğünü Abdullah b. Ömer (R.A.)'den rivayete Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz şöyle açıklıyor: "Kişiye, günah olarak, bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal ve zayi etmesi yeter." (Ebû Dâvûd, Zekat: 45, No: 1692, 1/529; Ahmed b. Hanbel, 2/160, 193, 194, 195.)

Kadının yeme içme, giyinme ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak kocanın görevidir. Kadın zengin de olsa bu konudaki harcamalara katkıda bulunmak zorunda değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Talu Arşivi