Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Polise sendika hakkı!

Polise sendika hakkı!

Herkes kendi evinin önünü süpürsün..
Dışarıdan eleştiri aldıklarında, hemen “meslek milliyetçiliği” duyguları kabarıyor ve mesleki dayanışma içine giriyorlar..
Onun için herkesin mıntıka temizliği yapmayı öğrenmesi gerekiyor. Özeleştiri yapılabilmeli. Onun için de mesela emniyet mensuplarının da sendikalaşması gerek..
Geçmişin ideolojiye ve politik militanlaşmaya varan kötü deneyimi ufkumuzu kabartmamalı. Olanlardan ders almalıyız..
Çözüm polisin sendikalaşmasını yasaklamak olmamalı..
Geçtiğimiz günlerde, ülkelerin ILO sözleşmelerinin gereğini yapıp yapmadıklarının incelendiği Aplikasyon Komitesi'nde gündeme gelmesi muhtemel ülkeler arasında Türkiye’nin de adı var. ILO'nun 87 sayılı “Sendika Özgürlüğü ve Sendikalaşma Hakkının Korunması Sözleşmesi” ile 98 sayılı “Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı Sözleşmesi”nin uygulanması konusundaki ihlaller gerekçesiyle, Aplikasyon Komitesi'nde gündeme gelmesi muhtemel 43 ülke arasına adı geçiyor..
Tekrar söylüyorum, Türkiye Anayasa değişikliğinden söz ediyor ama, hâlâ biz mevcut anayasadaki haklarımızla ilgili sorunları aşabilmiş değiliz..
Polis güya adaletin temin ve tesisine yardımcı olacak, ama kendi hakkını savunmaktan aciz..
Adamlar zorunlu angaryaya tabi.. Mesai kavramı yok.
Kendi içlerindeki yanlışa karşı çıkacak imkanları da yok.. ‘Kendisi himmete muhtaç bir dede nerdeki gayrıya himmet ede.’
Benim konuşma, örgütlenme ve ifade hürriyetimin garantisi olacak olanların kendileri bu hakka sahip değil ki!
Daha bunlar kendi askerlik sorunlarını çözmüş değiller. Asker harbe hazırlık için eğitim ve bir de güneydoğudaki operasyonla süresini tamamlıyor.. Jandarma daha sürekli bir görev anlayışına sahip, ama polis her gün görevde.. Mesleğini sürekli bir şekilde operasyonel bir biçimde icra ediyor..
Mesela Polisler Trafik şubesinin, asayişin yerel yönetimlere devri konusunda ne diyor.. Jandarma kentten çekilirken Polisin görüşü alındı mı? İstihbaratın yeniden yapılandırılması, Adli Polis Şubesi oluşturulması, Kent Polisi ve Ülke Polisi kavramlarına bakışları ne?
Hani derler ya, kelin ilacı olsa kendi başına çalar..
Polis sendikası, mesleki karakteri gereği, diğerlerinden farklı olabilir. Ama mutlaka sendikalaşması gerek.. Birtakım yanlışlıklara karşı ya da daha iyiye ulaşmak için dile getirilmesi gereken talepler konusunda böyle bir yapılanmaya gidilmesi zorunlu.. Yoksa kapalı kapılar arkasında kol kırılıp yen içinde kalınca olan oluyor işte..
Evde eşler ve çocuklar arasındaki sorunlardan insanlar psikolojik sorunlara girerken, elin hırsızı, katili ile, örgütleri ile sabahtan akşama kadar boğuşan bu insanların ve ailelerinin psikolojisini düşünen var mı? Polis çocuklarının ve eşlerinin refah ve mutluluk katsayısı, sağlık ve başarıları nasıl, merak eden var mı?
Ekmek parası uğruna insanlar, işinden olma korkusu ile tek başına sesi çıkmayınca bir de kendi içlerinde psikolojik yıkıma uğruyorlar..
Polis, kendi içindeki sapmalarla başedemiyor..
Kendi içindeki haksızlıklarla başedemeyenlerin, toplumda barış ve güvenliği sağlamaları mümkün mü? Bu insanlar yeri geliyor, umutlarını kaybediyorlar. İşte orada her şey kopuyor.. Şiddet, alkol, psikolojik sorunlar..
Polisin kalitesi son yıllarda yükseldi. Yeni genç kadrolar geldi. Eğitim düzeyi daha yüksek. Ama bütün bunları yeterli değil.. Kesinlikle bu insanların örgütlenmeleri, bireysel, sosyal, kültürel ve mesleki açıdan kendilerini geliştirme konusunda, ekonomik ve sosyal hak ve statülerinin yükseltilmesi konusunda örgütlü olmaları gerekiyor..
Polisleri sendika kurmaya kışkırtıyorum ama, bugüne kadar cesaret eden olmadı. Bizi sürerler, işimizi bitirirler korkusu hakim. Bunun böyle olup olmayacağını görmeye bile cesaretleri yok. Öyle bir hava ve şuuraltı oluşturulmuş.. Halbuki, kurdum dersiniz, onlar da olmaz derler, siz de konuyu yargıya taşırsınız. Yargıdan beklediğiniz sonucu alamıyorsanız AİHM veya BM İnsan Hakları Komiserliğine, ILO’ya taşırsınız konuyu. Ve sonunda bu bir gün gerçek olur.
Diğer Memur Sendikaları da böyle oldu.. Ya da hükümet gerçeği görür ve size hak verir, düzenleme yapar..
Sendika kurmaya teşebbüsten suç olur mu?
Hiç kimsenin bu işi denemeye cesaret edememesi, Türkiye’de nasıl bir baskı, yıldırma, caydırma havasının hayatımıza hakim olduğunun açık bir göstergesi değil mi bu!
Biz, Müslüman bir topluluğuz diyoruz. Peki Allah dilerse olur değil mi? Kader, Rızık, Ecele inanıyoruz değil mi? Bize hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelen şeyde hayır olabilir değil mi?
Eğer haklı iseniz, doğru iseniz, o zaman neden korkuyorsunuz ki!
Kendi hakkınızı savunmakta acze düşen biri, bizim hakkımızı nasıl savunabilir?..
Poliste yaşanan birtakım olumsuzluklara karşı aslında tek başına “hayır” diyemezsiniz. Örgütlü olursanız, hukuk dışı işlemler, birtakım sapmalar konusunda mesleğinizin onurunu korumak adına direnebilirsiniz hukuk içinde kalarak.
Ama tabii bu örgütleri partilerin arka bahçesi, ideolojik ve etnik militanlıkların yuvası haline getirirseniz, mafiavari karanlık örgütlenmelere giderseniz de, kendi topuğunuza kurşun sıkmış olursunuz.. Böyle bir şey, geçmişte olduğu gibi ihanete dönüşür..
Polis içinden cesur, dürüst, bilgili, bedel ödemeye hazır önderler aranıyor.
“Sen yanmayacaksan, ben yanmayacaksam o zaman nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa” bana söyler misiniz? Hem zaten eğer kimse yoksa bu çağrıya cevap verecek, hepiniz çekeceksiniz. Ülke çekecek.. Unutmayın, ağlamayana meme yok! O zaman koca karılar gibi bol bol şikâyet edin ve dilenciler gibi, hep başkalarından merhamet dilenmeye devam..
-Hey! Orada kimse yok mu?
Selâm ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi