Gelin Mi’raca gidelim

Gelin Mi’raca gidelim

Kandil geceleri, parti, kokteyl misali bir araya gelip dağılmak olmadığı gibi, sadece biraz nafile ibadet, biraz dua ve zikirden de ibaret değildir. Aksine her geceden almamız, sonra hayatımıza tatbik etmemiz gereken dersler vardır. Kandilleri kandil yapan bu içindeki ruh ve şuurdur.
Allah (cc) bazı mekanları diğerlerinden farklı yarattığı gibi bazı zamanları da bazı zamanlardan farklı yaratmıştır. Mescidi haramda veya harem bölgesinde yapılan bir ibadetin diğer yerlerdeki ibadetten yüz bin kat daha efdal olması, mescidi nebevidekinin bin, mescidi aksanınkinin de yüz kat olması gibi…
“Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” (İsra 17/1)
Bir hadisi şerif mealen şöyledir: “beş gecede birer saat var ki, o saate denk gelen dua ve ibadet reddolunmaz. Kadir gecesi, berat gecesi, miraç gecesi, cuma ve bayram geceleri.” Miraç gecesi ayet ve hadislerle sabit olup, siyer ve hadis kitaplarında detaylarıyla açıklanmaktadır. Genel olarakta mi’raç hadisesi zaten bilindiğinden biz özetle bazı dersleri paylaşalım inşaallah.

Miraçtan dersler:
• 12 yıllık çileye mükafat. Onca cefadan sonra sefa.
Bilindiği üzere Resulullah (sav) yetim doğmuş, hem yetim hem de öksüz büyümüş, peygamberlik görevi verildikten sonra ise çok yakın akrabaları da dahil, Mekke müşrikleri tarafından; kendisine iman eden ashabı kiramla beraber her tür; yalanlama, iftira, zulüm ve işkenceye maruz kalmıştır.
İşte bu kadar çile ve zorluktan sora bu ilahî davet çok büyük bir teselli, yaralı gönlüne bir merhemdir… yedi kat gökeri ve sidretül münthayı geçerek zatı zülcelale misfir olma şerefine ermek, elbette büyük bir olaydır. Bir o kadar büyük bir manevi doping ve teselli vesilesidir.
• Şakus sadr/göğsünün yarılması…Büyük işler hazırlık gerektirir. Manevi temizlik ve ruhun takviyesi bu hazırlığın en önemli sacayağıdır.
Resulullah (sav) ın, biri çocukluğunda süt annesinin yanındayken, diğeri de miraç öncesi olmak üzere iki defa melekler tarafından göğsü yarılmış, kalbi çıkarılıp yıkandıktan sonra tekrar yerine takılmıştır. Bu mucizevî ameliyatın miraç öncesi tekrarı elbette manidardır. Miraç olayı başlı başına büyük bir olay olup önemli hazırlıklar gerektirir. Ancak bu, daha da büyük işlere hazırlığın habercisidir.
Resulullah, (sav) Allah (cc) tarafından Medinede İslam devletinin kurulmasına hazırlanmaktadır. Aslında tüm dünyayı, sadece insanları değil cinler alemini dahi etkileyecek; İslam inkilabına hazırlanmaktadır. Dünyayı küfür, şirk, cehalet ve fisk-u ficur kirlerinden temizleyip, zevil ukulu/akıllı varlıkları, iman ve tevhit nuruyla aydınlatacak, onları ameli Salih denizinde yıkayacak, her türlü günah ve şer pisliklerinden temizleyip arındıracak bir inkilap…
Mü'minlerin beş vakit namaz öncesi; “hadesten taharet” şartı gereği yağtıkları temizlikte bu kabildendir. Zira namaz Mü'minin miracıdır… Mü'min her namazda Rabbiyle buluşmakta, okuduğu Kur'an ayetlerinde mevlasıyla konuşmaktadır.
• Mescidi Aksa’nın teşrîfi, ve bu gün ki mahzuniyeti. (genel olarak mescitlerin önemi)
• Resulullah (sav) bütün peygamberlerin de efendisidir.
• Mescidi Aksa sadece Filistinlilerin değil, tüm ümmetindir.
Allah, (cc) Resulünü direk Mekke’den göğe yükseltebilirdi. Ama önce, Cibrili emin refakatinde Burakla mescidi Haram’dan Mescidi Aksaya götürdü… Resulullah (sav) burada 124000 peygambere imam olup iki rek’at namaz kıldırdı, daha sonra Refref’le göğe çıkarıldı.
Bilindiği üzere Mescidi Aksa Mü'min’lerin ilk kıblesidir… Ayrıca Allah (cc) yukardaki ayette Mescidi Aksa’nın çevresini mübarek kıldığını vurgulamaktadır…Tüm bunlar Mescidi Aksa’yı sıradan bir mekan veya yapı olmanın ötesine taşımaktadır.
Mescidi Aksa’nın Henüz Ömer (ra) döneminde fethedilmesi, kısa bir dönem haçlıların eline düştükten sonra Nureddin zengi ve Selahaddinî Eyyubî’nin adeta yemeden içmeden kesilmeleri ve yıllarca hazırlık yapıp yeniden Mescidi Aksa’yı haçlıların kirli ellerinden kurtarıp yeniden fethetmeleri… bir asra yakındır Filistinli yiğitlerin Mescidi Aksa uğrunda canlarını ve mallarını sebil etmeleri bize yeterince ders vermiyor mu?.. Halbuki Mescidi Aksa’nın korunup gözetilmesinden sadece Filistinli Mü'minler sorumlu değildir. Tüm ümmet gücü oranında sorumludur. Ama heyhaaat…
Miraç geceleri bize bu ruh ve şuuru kazandırmalı ve ümmetin tüm mukaddes değerleri gibi Mescidi Aksa vs mescitlere sahip çıkma şuur, basiret ve gayretini bize kazandırmalı ki; mi’raçlar mi’raç olsun aksi halde…
Camilere adeta küskün duran, camilerin yapı, nakış ve süslerinde kusur bırakmayan, ama camileri ibadet vs işlevleriyle ilgili öksüz bırakanlar; Mescidi Aksa’ya sahip çıkmanın hakkını veremezler. Bu iş sloganlarla olmaz…
• İnsan için yükselinebilecek en yüce mertebe kulluktur.
Ayette Allah (cc) Resulullah (sav) tan resul, nebi değil de “kulunu” ifadesiyle zikretmektedir ki; bu da kulluğun ne büyük bir mertebe olduğunu ifade etmektedir. Evet en büyük rütbe kulluktur. Kulluk rütbesine eremeyenlerin omuzlarında ki yıldızları ve yaldızlarının bir değeri yoktur…
• Mi’rac mucizesi haktır ve ruhen hem de fiziken gerçekleşmiştir.
• Müşrikler islamın güçlenmesine katkı sağlayacak gelişmeleri örtbas etmek ve engellemek için ellerinden geleni yaparlar.
Bu konudaki nakli delillere sayfamız dar gelir. Ancak şunu iyi biliyoruz ki mi’raç sadece ruhla yapılan bir yolculuk olsaydı, sıradan bir rüya olup Mekke müşriklerinin o denli vâveyla koparmalarını gerektirmezdi. Öyle ki; yaptıkları güçlü propagandayla birkaç zayıf sahabenin dinden dönmelerine dahi sebep olmuşlardı. Kendilerince çok önemli bir koz! yakalamışlardı.
Şimdi ki müşriklerde İslam ve Müslümanların aleyhine kullanacak koz aramıyorlarmı? Müslüm Gündüz, Ali Kalkancı, Fadime şahin vs… ki bunlarda kendi üretimleridir… hülasa küfür cephesinde değişen bir şey yok… “at çamuru tutmazsa izi kalır”
• Üç büyük miraç hediyesi;
1. beş vakit namaz.
Namaz başlı başına bir konu olup ayrıca işlenmesi gerekir. Ancak mi’raç vesilesiyle namazlarımızı gözden geçirelim. Namazlarımız ibadetten adete dönüşmüşse ve namazlarımızda rabbimizle buluşamıyorsak, namazlarımız Refref olmaktan uzaklaşmış olup bizi mi’raca taşıyamaz… ayrıca namazlarımız bizi “fahşa ve münkerat” tan alıkoymuyorsa aynı sorun var demektir. İşte mi’raçtan almamız gereken en büyük derste bu olsa gerektir.
2. Bakara suresinin son iki ayetleri.
3. şirkten sakınıp iman üzere öleceklerin azâd müjdesi.

Allah (cc) bizi cehenneminden azâd eyle, cennetinle serfirâz eyle amîn!!!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi