Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

‘İsrail’i kendisinden korumak’

‘İsrail’i kendisinden korumak’

El Ahram gazetesinden Atıf Gameri bu başlıklı bir makale kaleme almış ve yazısında son sıralarda AIPAC haricinde kurulan bir Yahudi lobisine temas ediyor. Bu yeni Yahudi lobisi İsrail politikalarına eleştirel olarak yaklaşıyor. Körü körüne İsrail politikalarının peşinden gitmiyor, savrulmuyor. Aksi takdirde, AIPAC gibi kim gelirse gelsin ve ne yaparsa yapsın İsrailli politikacıların arkasında durmak, İsrail'e bir yarar sağlamayacaktır. Gidene ağam paşam gelene paşam demenin kimseye yararı yok. Esasında bu eleştirel yaklaşım ve kritik mesafe sağlıklı bir durum. Sadece ırki veya dini dayanışma üzerinden hareket etmek başta Yahudiler olmak üzere bölgeye ve dünyaya Arapların deyimiyle sadece veylat yani felaketler zinciri ve dizisi getirecektir. Bundan dolayı yapıyı içten tashih etmek ve binayı yeniden kurmak sadece Yahudiler açısından değil herkes ve her millet açısından önemli bir görevdir. Aksi takdirde, Lieberman gibi galiz siyasetçileri ve onların yıkıcı siyasetlerini omuzlarınızda taşımak zorunda kalırsınız. Sonunda taşıyamazsınız da. Bu bağlamda, kendisi de bir yönüyle Yahudi olan Sarkozy'nin Netanyahu'dan Lieberman'dan feragat etmesini istemesi anlaşılır bir durum. Elbette ki sadece bir Lieberman'ın gitmesi yapıyı düzeltmeyecektir lakin doğru yolda atılmış küçük bir adım olacaktır. Bununla birlikte, İsrail politikacıları bunu bile yapmıyorlar. Nedeni dünyayı kaplayan kaht-ı rical dönemidir. Obama yönetimi bir ileri iki geri adım atıyor ve İsrail yönetimiyle kapışmak istemiyor. Kapışmadan yani elini taşın altına koymadan ve kolayından bir şeyler yapmak istiyor. Sabık Amerikan idareleri gibi taviz ve geri adım atmayı yine 'vurun abalıya' durumundaki Araplardan bekliyor. Pozisyon bu noktada kilitleniyor. Dolayısıyla hadis kavramıyla 'ruveybide' denilen tabansız yani kaht-ı rical dönemi liderleri çözümü değil sorunu besliyorlar. Çözümün değil de krizin bir parçası durumundalar. Obama da bu karizmatik liderlerden birisidir. Şimdiden revnakı ve boyası dökülmeye başladı bile.

2008 yılında kurulan J Street Political Action Committee (J Street PAC group), AIPAC'a nazaran daha yumuşak bir dil kullanıyor ve daha esnek bir yapı arz ediyor. AIPAC'a mesafeli durmakla birlikte rakip de değil. Yeni lobinin yürütme Direktörü Jeremy Ben-Ami, üyeler arasında da İsrail'i İsrail politikalarından kurtarma yanlısı olan Shlomo Ben-Ami gibi isimler var. Bu fikrin destekçileri arasında yine İsrail Parlamentosu Knesset eski sözcüsü Avraham Burg gibi İsrail'in akil isimleri yer alıyor. Avraham Burg çekinmeden modern İsrail liderlerinin Filistinlilere karşı Nazilere benzer politikalar izlediklerini doğrulamıştır. Bu aynı zamanda Carter gibilerinin de gözlemi ve tespitidir. Gerçekten de yeni lobinin işi zor. Zira Lieberman gibi İsrail diplomasisinin başına geçen siyasetçiler ne dediklerini ve ötesinde ne yaptıklarını pek bilmiyorlar ve kestiremiyorlar. Lieberman, Seddi Ali adıyla bilinen Mısır'ın en büyük barajını gerekirse bombalayabileceklerini söylemişti. Bununla da kalmamış İsrail'e ayak basmayan Mübarek'in cehenneme kadar yolu olduğunu söylemişti. Ve sonunda Kahire'ye zor hazmedebileceği yandaşı bir temsilci göndermiştir. Bu garip tavırlarından birisi de İngiliz Dışişleri Bakanı Milleband ile karşılaşmasında kendisinin Nezaret ya da Beytü'l Lahm yakınlarındaki bir yerleşim merkezinin sakinleri arasında bulunduğunu söylemesidir. İngilizler bu yönüyle de onun bu makam için ehil birisi olmadığına hükmetmişlerdir. Zira, yerleşim merkezleriyle alakalı pazarlık yürütecek makamda olan birisi bu yapının bir parçasıdır.

İsrail yatışmaz bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla ya dışarıdan birileri bu yapıyı tashih edecekler ve yatışmazlığına son verecekler ya da kendi kendisinin başını yiyecek. Kendi yaptıklarını kendileri yıkacaklar. Elbette müminlerin de yardımıyla. Kur'an ifadesiyle : O, kitap ehlinden inkar edenleri ilk toplu sürgünde yurtlarından çıkarandır. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah'tan koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah'ın emri onlara ummadıkları yerden geldi. O, yüreklerine korku düşürdü. Öyle ki, evlerini hem kendi elleriyle, hem de mü'minlerin elleriyle yıkıyorlardı. Ey basiret sahipleri ibret alın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi