Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Sen her yere burun sok-başkasına geçit yok

Sen her yere burun sok-başkasına geçit yok

Merak etmeyin, Türkiye bu badireyi de atlatır...
Atlatmasına atlatır, hiç şüphemiz yok amma, insan bazı hususları düşünmekten geri duramıyor...
Bu ülkeyi mikser gibi karıştırmak, her tekerleğin önüne taş koymak meşru bir hak olmasa gerek...
Mesela: Boynuna “Onursal plakası” takılan kim varsa; huzurun, istikrarın canına okumayı marifet addediyor...
Peki, “onursal”a sahip olmayan bilge kişiler sussunlar mı?
Birileri de onu söylüyor aralıksız...
“Yargıyı yargıya, HSYK’yı HSYK’ya bırakın...”
Emriniz olur, makuldür, güzel bir sözdür...
Aması var efendi:
Yargıda yüksek bir mevki kapan, yaş haddinden o mevkiyi kaybetse bile karışmadığı husus var mı?
İmam-Hatib’i İmam Hatib’liye bıraksanıza...
Kadınlara mahsus dini bir vecibe olan örtünmeyi, yani tesettürü niye sahiplerine bırakmıyorsunuz da “laiklik” silahıyla saldırıyorsunuz?
Size kim verdi bunca akıl almaz yetkiyi?
Meslek okullarındaki 28 Şubat zıpçıktısı katsayı kepazeliğini ne diye sahipleniyorsunuz? Bırakın meselenin sahipleri, daha doğrusu mağdurları tartışsın ne olur...
Yooo... Siz her şeye karışacaksınız, lakin sizden sadır olan hukuku guguka çevirme taktiklerine iki eleştiri geldiğinde cıyaklayacaksınız:
“Yargıyı yargıya bırakın...”
Hangi yargıya sorusunu dahi soramayacağız galiba...
“Militan hukuk”un mucidi Vural Savaş’ın hırs ve öfkesine dayanak olan yargıya söz söyleyemeyecek miyiz?
367 mucidi Sabih Kanadoğlu yargısı sizce adil bir yargı mıdır?
Adamlar görevlerini yapmışlar, nihayetinde emekliye ayrılmışlar, usanmadan, utanmadan hangi konu varsa karışıyorlar, karıştırıyorlar...
Karışmayıp seyretmek mi düşüyor bizlere?
Yani Türk halkının ezici çoğunluğuna?
Söyler misiniz?
Giyeceğimize, yiyeceğimize, diyeceğimize kadar cebri müdahil olan emekli Yargıtay Başsavcıları, YARSAV isimli, illegal değil amma yetkisi üyeleriyle sınırlı derneğin başkanı, HSYK’nın başkanvekili, adından sıkça söz edilmeye başlanan üyesi/üyeleri karışacaklar... Karışıyorlar zaten...
Yemeklere attığımız tuzun markasına, miktarına kadar karışmaya başladılar...
Çocuğunuzun öğrenimine,
Okuduğunuz kitaplarımıza,
Oy verdiğimiz, vermemiz muhtemel olan partilere... (Ben 4 seçimdir oy vermiyorum ve partim yoktur.)
Arabalarımızın geçeceği yollara,
TBMM’nin çıkardığı, çıkaracağı kanunlara, tüzüklere, yetkililerin yayınladıkları bildirgelere bukağı vuracaksınız, yürütmesini-yürümesini durduracaksınız, aklınıza esen her nesneyi sol perspektiften bakarak değerlendireceksiniz...
Amma bunlara rağmen, Cumhuriyet ve Atatürk istismarcılarına gözlerinizi yumacaksınız, bayrağımı dahi sokaklarda sahtekârca kullananları es geçeceksiniz... Tamamen ideolojik mantıkla şu toplantı, bu toplantı fırıl fırıl döneceksiniz... Dönmenize bir şey dedik mi?
Hayır!..
Peki size ne oluyor ki yazarın, çizerin, siyasetçinin, fikir adamının, akademisyenin makul eleştirilerine muhatap olduğunuzda “Artık yargıyı yargıya bırakın” diyeceksiniz...
Bu millet, ordusunu, yargısını çok sever... Amma boyuna kadar siyasi bataklığa gömülmüşünü kurtarmak için de elinden geleni yapar...
Teşekkür edeceğinize kızıyorsunuz birader...
Yassıada Mahkemeleri’ndeki yargı kepazeliğine, Ergenekon davasında görülen “bizdendir, sahip çıkalım” basitliğine, “onlardan-bizden” ayrımcılığınıza hiç mi eleştiri getirilmeyecek?
Kızmayın... Krallarda bile olmayan nihayetsiz yetkilerinize gem vurulacak muhakkak... Budur sizi ürküten zannımca... Amma çare yok... Ok yaydan çıkacak eni/sonu...
=================
Deniz balıklarının sıcak geçti başına
Fırdöndü tosunların tilki kaçtı başına
Her yere burun soktu meşhur bir başıbüyük
Memleketin onulmaz dertler açtı başına.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi