Kim bu MİT ajanları

Kim bu MİT ajanları

Şair Can Yücel’in o muhteşem betimlemesine hayranlığımı herhalde bilmeyen yoktur. Ne diyordu: “Yalçın Küçük ama mide bulandırır.” Lakin, savcılar pek itibar etmemişler. 3. İddianamede “Yalçın Küçük ama 1 Numara” demeye getirmişler.

Takdir mahkeme heyetinin...

Konuya ilgi duyanlardan istirhamım; bir dönemin orducu sosyalisti, Apo yandaşı, şimdilerde sıkı kuvvacı, Sabetay avcısı ve ekranların şovmeni Yalçın Küçük’le ilgili bölümü, sakın atlamayın.

Hem güler hem ağlarsınız...

Meğer bizim kalpaklı, savcılar karşısında yeleleri kesilmiş aslana, daha doğrusu süt dökmüş kediye dönmüş. Telefonda Ergenekon soruşturmasını “MİT, CIA ve MOSSAD’ın ortak operasyonu” olarak hararetle anlatan Küçük, “Bizi mi kastettin?” diye sorunca savcılara, “Zekeriya Öz’le ilgili imada bulunmadım. Küçük yaşta başbakanlıkta çalıştım. Devlet terbiyesi aldım” diyor.

Savcı soruyor, terbiyeli hocaya: “Abdullah Öcalan’a neden ‘değerli başkan’ diye hitap ettin?” Küçük: “Ağzımdan o şekilde çıktı.”

Ya başkan lafı? Cevap veriyor: “Neden başkan dediğimi bilmiyorum.”

Yalçın Küçük bu... Gel de Can Yücel’e hak verme.

Danıştay cinayetine sevindi
Yalçın Küçük’ün ajandasında yer alan PKK ilişkisi ve Sabeyat avcılığıyla ilgili özel notlar, büyük ölçüde gazeteler yansıdı. İddianamenin satır arasında kalan bazı özel notları çıkarıp dikkatlere sunalım.

Hürriyet Yazarı Soner Yalçın ve ona ait www.odatv.com.tr, Ergenekon sanığı Yalçın Küçük’ün arka bahçesi. Zaten yayınları da bunu gösteriyor. Kim Ergenekon’un üzerine gidiyorsa, burada hemen infaz ediliyor. Arada bir Akşam’daki genç oğlanı devreye sokuyorlar. Müktesebatı yetmediği için eline tutuşturulan notları da orasına burasına bulaştırıyor.

İnsanın kanını donduran başka notlar var. Danıştay cinayetinden sonra ajandaya şu not düşülüyor: “İçim rahatladı bir ses sıçratırsın.” Bir not daha: “Çok umutluyum demiri delebilirim.”

23 Ocak 1993 tarihli notuna ne demeli: “Apo mülakatı gerçekten olay oldu. Çok memnunum. Kürdistan Cephe’de askerliğini bitiren tezkere bekleyen bir genç gibiyim.”

Yalçın Küçük bu... Gel de Can Yücel’e hak verme.

T.Ö ve U.D MİT Ajanı

Yalçın Küçük’ün ajandasındaki bir başka notta, yakayı ele veren Abdullah Öcalan’ın hataları sıralanıyor: 1-Şansını fazla zorladı, 2-Diplomasi ve uluslar arası ilişkilere fazla güvendi, 3-Türkiye’nin ABD ve İsrail’le yaptığı ittifakı küçümsedi, 4-Hiçbir Avrupa ülkesini silahlı mücadele şefine açıkça sığınak olamayacağını kabul etmedi ve sessiz kalmaktan çekindi.

Daha sonra TV’lerdeki teslim süreciyle ilgili yayınlara gönderme yapılan bu değerlendirmenin devamında şu ifadelere yer veriliyor: “Kanal D’de T.Ö ve U.D’nin MİT mensubu, MİT Partisi olduğu kesindir...”

Notun orijinalinde böyle miydi bilemiyorum, ama ajandada ajanlıkla suçlanan isimler, iddianamede baş harfleriyle kodlanmıştı.

Soner Yalçın’la birlikte saçmasapan tezlerle insanların köklerini tahrip etmeye çalışan ve Sabetay avına çıkan Yalçın Küçük’ün bu iddiası, ne ölçüde doğrudur, bilemem.

Yalçın Küçük bu... Gel de Can Yücel’e hak verme.

Sızdırmayı da biliyormuş
İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek, Silivri’deki bir savunmasında, Ergenekon’un 1 Numarası olarak eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun ismini vermişti. O tarihte, bu savunmanın “taktik” olduğunu yazmıştım.

İddianame, haklılığımızı tescil ediyor.

Yalçın Küçük, o açıklamadan sonra konuştuğu Volkan isimli şahsa, Perinçek’in aralarında 1, 2 ve 3 numaralı isimlerin de bulunduğu Ergenekon şemasını açıkladığını hatırlatarak, bu açıklamaya gazetelerde yer verilmemesine duyduğu kırgınlığı anlatıyor.

Volkan, “Bizde Doğu Perinçek’le ilgili bir haber var ama o şekilde değil” dese de Küçük, itiraz ediyor: “Onlar korkarlar, bunu Şamil Tayyar açıklarsa oluyor, o tarif ediyor... bu önemli bir haberdir, bunu arkadaş siz kullanmazsanız bile öbür taraflara söyleyin...”

Ne hikmetse, Perinçek gibi o da “1 Numara Kıvrıkoğlu” haberine bel bağlamış. Zokayı yutmamakla isabetli davranmışız.

Yalçın Küçük bu... Gel de Can Yücel’e hak verme.

Özbek’in şifreleri

Yalçın Küçük’ün günlüklerini bırakıp arkadaşı Mustafa Özbek’in günlüklerine geçelim. Orada “Şifre” başlıklı bir bölüm var. Bazı şahıs, kurum ve nesnelerle ilgili “kod” isimler kullanılmış. Denmiş ki; “Çok yeni geliştirilen bu sistem sayesinde bu sistemin çözülebilme şansı yüzde 0.5’dir.”

İşte birkaç örnek; Aydın Doğan: Dilara, Turkcell: Deniz, İstanbul: Iğdır, Başbakan: Cemil, Cumhurbaşkanı: Zayit, CHP: Sevil, Bizden: Yek, Bizden değil: Se, Çarşamba: Sekiz, Türk Metal: Kurtan, 3: H, 8: P, Kadın: Bardak, PKK: Gül, Silah: Mürekkep, Otomobil: Dosya, Çanta: Boya...

Gerçekten yeni sistemmiş... Başbakana neden “Cemil” dendiğini belki tahmin etmek mümkün de, Aydın Doğan’a “Dilara”, CHP’ye “Sevil” dendiğini inanın çözemedim.

Bir de Özbek’in Mustafa Balbay’a ödenen paralarla ilgili yaptığı açıklama dikkatimi çekti. Balbay için “basın danışmanımdır” diyor. Bu hizmeti karşılığı ona ayda 1.000-1.500 lira arasında ücret ödemiş.

Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi, Başyazarı, aynı zamanda Türk Metal İş Sendikası Genel Başkan Danışmanı...

Hayırlı işler...

APO’ya bağlandılar

Bedrettin Dalan, 10 Ocak 2009 günü Mehmet Haberal’ı arıyor. Diyor ki: “Hocam büyük bir istihbarat aldım. Bizi tutuklayacaklar ama genel af çıkacak.”

Ergenekon sanığı ve şüphelilerinin, PKK affına bel bağlamaları, takdiri ilahi olsa gerek. Ama Dalan’ın unuttuğu bir nokta var; genel af çıksa bile şartlı olur herhalde. Yani, lider kadrosu işin dışında...

İddianameye göre, Haberal, Ergenekon’un yöneticisi. Muhtemelen, Dalan da 4. iddianamede öyle... İkisi de, çıksa bile aftan yararlanamayacaklar.

Affın kapsamı genişletilirse, Dalan ve Haberal, Ergenekon’daki diğer yönetici sanıklarla birlikte yararlanabilir. Küçük ayrıntı, Abdullah Öcalan da...

Bu millete “vatan için canınızı, kanınızı verin” diye nutuk atanlar, “APO ile birlikte aynı aftan yararlanmayı içime sindiremem” derler mi, hiç sanmam. Dalan’ın Haberal’a genel af müjdesi, Tuncay Özkan’ın kanalını “düşmanım” dediği gruba satması, açık kanıtıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi