Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Anayasa değişmeden demokratik açılım nasıl olacak?

Anayasa değişmeden demokratik açılım nasıl olacak?

İktidarın önce "Kürt açılımı" olarak nitelendirilen daha sonrada "Demokratik açılım" söyleminde karar kıldığı son hamle ülkenin tüm diğer sorunlarını bir kenara itmiş vaziyette. Artık demokratik açılım ile yatıp onunla kalkıyoruz. Elbette terör olayına bir çözüm bulunması, kanın durması çok önemlidir ve 25 yıldan beri buna bir çözüm bulunamayışı ülkemiz açısından büyük kayıp olmuştur. Bu bakımdan adına ne denirse densin bu açılıma destek hususunda büyük bir mutabakat oluşmuş durumdadır. Karşı çıkanlar ise giderek yalnızlığa itilmektedir.

Bu genel tespitin ardından bir hususa dikkat çekmek istiyorum.. Açılımın adı demokratik açılım olarak netleştiğine göre bu iddia gerçek ise önce yeni bir Anayasa yapılarak işe girişmek gerekmez miydi? Çünkü, iktidar partisi yıllardan beri yeni bir Anayasa'ya ihtiyaç olduğuna dikkat çekmiş hatta bu konuda bir taslak hazırlayarak tartışmaya açmış, gelen tepkiler üzerine taslağı unutulmaya terk etmiştir. Halbuki sözde değil özde demokrasiden yana olan herkesin yürürlükte olan darbe Anayasasının yerine yeni bir sivil Anayasa yapılması gerektiği hususunda mutabakatı söz konusu.

Elbette gerçek demokrasi işlerine gelmeyen, karışık ve dumanlı havalarda bundan yararlanarak iktidarı bu ucundan ele geçirmeyi uygun bulan bazı kesimler yeni anayasaya ya tümden karşı çıkmışlar ya da iktidara iktidar dışı bazı güçlerin zaman zaman müdahalesine imkan sağlayacak boyutta bir değişiklik istememişlerdir... Bir diğer ifade ile millet egemenliğinin tam olarak sağlanacağı bir anayasadan rahatsız olanlar hep bulunmuştur. Son iki yıldan beri yaşananlar, gazetelere yansıyan itiraflar, açıklamalar ve belgeler göstermiştir ki darbe anayasaları ülkede bir milletin belirlediği yönetim bir de belli çevrelerin oluşturduğu ve anayasaya dayandırdıkları bazen derin devlet bazen de bürokratik oligarşi olarak nitelendirilen bir iki başlılık çıkmıştır. Bu iki başlı durum ise millet iradesinin istendiği anda bir kenara itilivereceği bir yapıya yol açmıştır.

Bunlar bilinen hususlar ama adına demokratik açılım denen son gelişmeleri ele aldığımızda sanıyorum ilk önce yeni bir anayasa yapılarak işe başlanması gerekirdi. İşin doğrusu buydu. Hatta demokratik açılımdan sonuç alınabilmesi için İçişleri Bakanı Atalay'ın çeşitli kişi ve kuruluşları ziyareti sırasında en sık duyduğu söz yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğu cümlesiydi...

Kaldı ki ülkemizde sorun haline gelen pek çok konu devletteki çatışmadan kaynaklanmıştır. Bu arada başlangıçta terör sorunu olarak ortaya çıkan zamanla Kürt Sorunu olarak nitelendirilmeye başlanan konuda aslında iki halkın birbirine tahammülsüzlüğünün bir rolü yoktur. Hatta iki halkın bir meselesi de yoktur. Uzun yıllar boyu öylesine içiçe geçilmiştir ki, bu iki halkı hangi güç ayırmaya kalkışırsa kalkışsın buna gücü yetmez. Bu bakımdan olayın özü terör belasıdır. Meseleyi tüm Kürtleri içine alacak bir şekilde Kürt Sorunu şeklinde nitelendirmek bile sadece teröre hizmet eder. Bunu söylerken Kürt kardeşlerimizin bazı temel insan haklarına yönelik taleplerinin görmezden gelinmesi elbette gerekmez. Yapılmış bazı yanlışlar uzun yıllar sorun olmayan bazı meseleleri sorun haline getirmiş ise bunda insanımıza ters gelen bazı dayatmaların rolü olmuştur. Hatta bu dayatmalar bazen devlet politikası olarak takdim edilmiş, seçilmişlerin istek ve talepleri netice vermemiştir. Sivillerden gelen bazı talepler dayatmacı kesimleri rahatsız etmiş ise siyasetin yeniden düzenlenmesi gibi yeni dayatmalar gündeme gelmiştir. Tüm bu dayatmaların temeli ve dayanağı darbe anayasaları olmuştur. Eğer bugün bir demokratik açılım yapılacaksa öncelikli olarak yapılması gereken yeni bir sivil anayasadır. Yeni bir anayasa yeni bir anlayış demektir. Demokratik bir anayasada hakim olacak zihniyet ise dayatmacılık değil, halkın taleplerinin dikkate alınması olacaktır.

İktidara karşı şu günlerde en sık yöneltilen eleştiri demokratik açılımın ne olduğudur. Bunun detayı istenmektedir. Bu detayın tamamen açıklanması çeşitli sebeplerle mümkün olmayabilir. Ancak, yeni bir anayasa yapılmasının böyle bir sakıncası yoktur. Yeni bir sivil anayasa yapılmadan sağlanacak bir takım demokratik insan hak ve özgürlülerini ön plana çıkaran açılımların kalıcılığını sağlamak çok zordur. Çünkü, bu işler öncelikli olarak zihniyetlerle ilgilidir. Zihniyetleri değiştirmek zordur ama anayasada belirlenecek esaslar seçilmişlerin elindedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi