Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Başbakan'ın eşinin başörtüsü ve resepsiyon

Başbakan'ın eşinin başörtüsü ve resepsiyon

Resepsiyon ayıpları

Kürt açılımı yapılır, Ermenistan açılımı yapılır, kronik ve kompleks meselelerde “radikal adımlar” atılır, ama başörtülülere yönelik “yok sayma” ve “yalnızlaştırma” uygulamaları hiç aksamadan devam eder. Hiç değilse bir konuda istikrarımızı sürdürüyoruz...

Resepsiyondan sözetmek istiyorum.

Ben katılmadım.

Değerli komutanlar bu resepsiyonda bulunmamı uygun görmediler.

Ben de kendimi “uygun” görmediğim için (smokin zorunluluğu, protokoler davranışlar, elde kadeh ortalıkta salınma, şu bu...) çağrılmamış olmayı bir tür “ödül” saydım.

Kimseyi gücendirmek istemem ama, bu tür davetlere zaten katılmıyorum.

Umuma açık mekânlarda boy göstermiyorum.

Basın toplantılarına, siyasetçi gezilerine, garnizon ziyaretlerine, turistik gezilere, kokteyllere gitmiyorum. Bensiz de pekâla toplanıp “meselelerini” hallediyorlar.

Katılmadığım için gözlerimle şahit olmadım ama, bu yıl da aynı şey olmuş.

Başörtülü eşler çağrılmamış.

Neden?

Bir açıklama yok.

Bu konuda ortaya konulmuş bir soru da yok.

İsmi “Ergenekon sanığı”na çıkmış hanımefendi mutlu gülücükler eşliğinde ortalıkta salınıp duruyor, kahkahalar atıyor, Atatürk kravatlı eşine komplimanlar yapıp duruyor, ama Türkiye’nin First Lady’si yok.

Neden?

Başörtüsü vetosu yemiş...

Başkanvekilliğini yaptığı mahkemenin özel görüşme tutanaklarını Ergenekon örgütü üyelerine servis yapan adam ve eşi var, ama Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın eşi yok.

Neden?

Başörtüsü vetosu yemiş.

Başkanlığını yaptığı “sivil ticaret örgütü”nün imkânları

nı darbeci örgüte peşkeş çeken ve yine ismi “Ergenekon sanığı”na çıkmış adam ve eşi var, ama TBMM Başkanı’nın eşi yok.
Neden?

Başörtüsü vetosu yemiş.

Bir dönem MGK’ya vaziyet eden ve bulduğu akıllara ziyan formülle (“kâğıdı alıp yeşile boyayacaksın, al sana dolar”) döviz ihtiyacımızı halledeceğini söyleyen Ergenekon sanığı “mütekait general” ve eşi var, ama bir tek bakan eşi yok.

Neden?

Başörtüsü vetosu yemişler.

Hayır, elbette ev sahibi istediğini çağırır, istediğini çağırmaz.

Suç değil...

Suç olmaması, yapılan şeyin “ayıp” ve “nezaketsizlik” olmadığı anlamına gelmiyor tabii.

Eski Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer’in bu gibi durumlar için bulduğu “eşsiz bir formül” vardı. Kimine “eşli”, kimine “eşsiz” davetiye gönderiyordu.

Bu iş için önceden hazırlık yapıyordu. Kendisine yakın istihbarat birimlerini devreye sokarak, başörtülü eşlerin saptanmasını istiyordu.

Bu durum bazı karışıklıklara da yol açabiliyordu tabii... Mesela, başörtüsüz sanılan bazı CHP milletvekili eşleri “başörtülü”, başörtülü sanılan bazı AK Parti milletvekili eşleri “başörtüsüz” çıkabiliyordu.

Böylece başörtüsü, “eksik istihbarat” sonucu kamusal alana sızmış oluyordu.

Bu tür “sızma girişimleri”nde genellikle “idare” cihetine gidiliyordu ama, olan da eşi başörtüsüz olan AK Parti milletvekillerine oluyordu.

İlker Başbuğ’un 30 Ağustos resepsiyonu bu açıdan oldukça başarılıydı.

Herhangi bir “sızma” yaşanmadı

Zamanla belli bir “ustalaşma” oluşuyor demek ki... “Devlet tecrübesi” dedikleri belki de böyle bir şeydir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi