Faruk Çakır

Faruk Çakır

Hanımlar ayrı otobüse!

Hanımlar ayrı otobüse!

Bazıları yine kızacak, ama gerçekleri ifade etmekten başka çare yok: Mümkün olan her yerde hanımlara ayrı otobüsler tahsis edilmesi gerekir!

“Bu çağda böyle şeyler olur mu? Böyle uygulamalar laikliğe aykırıdır! İlke ve inkılâplar elden gider! Kimse Türkiye’yi geriye götüremez!” gibi sloganları bir yana bırakıp, gerçekleri görmek vaktidir.

Elbette istisnalar bir yana bırakılırsa hanımlar için en rahat yer evleridir, çocuklarının yanıdır. Bir kısım insanlar bu tesbitlere de karşı çıkıp, “Kimse kadınları eve kapatamaz! Burası ‘komşu ülkelerimiz’ gibi değildir!” diyebilir. Tabiî ki dilin kemiği yoktur ve insanlar düşüncelerini ifade etmekte hür olmalıdırlar. Fakat bu itirazlar Türkiye, dünya ve yaradılış gerçekleriyle ne ölçede örtüşüyor? “Hanımların yeri, evi, çocuklarının yanı olmalıdır” tesbitini, “Hanımlar evlerine kapansın” şeklinde anlamanın da gereği yok. Geniş anlamıyla ‘çocuk yetiştirmek’ basit bir iş midir ki, ‘anneler çocuklarının yanında olsun’u bazıları ‘kadınlara hakaret’ olarak anlamak istiyor? Herkes kabul eder ki; çocuk yetiştirmek, mutlu ve huzurlu bir aile yuvası kurmak ve onu devam ettirebilmek dünyanın en zor, zahmetli ve aynı zamanda o derece de önemli bir ‘iş’idir. “Hanımlar çocuklarını eğitsin, onlarla ilgilensin” teklifine tepki gösterilmesini anlamak mümkün değil. Meselâ, çocuğu olan bir hanım niçin kendi çocuğunun eğitimini ‘ücreti mukabilinde çalışan bir bakıcı’ya bırakıp da ‘ekmek parası peşinde’ koşsun?

İstisnaları bir yana bırakırsak, ‘hanımların evinde olması’ fıtrata daha uygun olan tavırdır. Aksini iddia etmek, Türkiye ve dünya gerçeklerini inkâr anlamına gelir.

Hepimiz biliyoruz ki, zaman zaman gündeme gelen “hanımlar için ayrı otobüs ihdas edilsin” talepleri bazı çevrelerden ciddî tepki alan ve ‘darbe’ye bahane edilen konulardan biridir. ‘Yanlışlıkla’ bir belediye böyle bir uygulamaya imza atsa, emin olun ki hemen bir ‘andıç’ bile yayınlanır. Bununla da kalmaz, ‘büyük gazete’ ve TV’lerde günlerce, bıktırırcasına haber konusu yapılır. Çoğunlukla da bu adımı atan belediyeler özür beyan ederek bu uygulamadan vazgeçer.

Türkiye’de darbelere bahane edilebilen bir konu, başka ülkelerde ‘ihtiyaç’ olarak görülüyor ve gereği de yapılıyor. Bunun son örneği geçenlerde Japonya’da sergilendi. Başşehir Tokyo’da daha önce başlatılan “sadece hanımlara özel vagon”lardan sonra şimdi de bir adım daha atılarak “sadece erkeklere özel vagon” uygulaması isteniyormuş. Dikkat edelim: Hanımlar için zaten böyle bir uygulama var. ‘Taciz’den bıkan kadınlar daha önce böyle bir talepte bulunmuşlar ve ‘insana değer veren’ idareciler bu talepleri yerine getirmiş, hanımlar için özel ve ayrı vagonlar tahsis etmiş. Şimdi de ‘taciz iftirası’ndan korkan ve bıkan erkekler, sadece erkeklerin binebileceği özel vagonlar istiyormuş. (Yeni Asya, 18 Haziran 2009) Bu talep sebebiyle Japonya ‘geri’ gitmediği gibi, irtica da hortlamamış, ilke ve inkılaplar da elden gitmemiş. Üstelik Japon ana muhalefet partisi de bu talebe karşı çıkmamış! Çıkmış olsaydı her halde duyulurdu.

Mümkün olsa bütün Türkiye’de, özellikle de büyük şehirlerde kadın ve erkeklerin ayrı toplu ulaşım vasıtalarını kullanmasına acil ihtiyaç var. ‘İftira’ meselesi de çok ciddî. Belki çoğunuz kalabalık otobüslerde böyle ‘iftira’ ve tartışmalara şahit olmuşsunuz. Yakın zaman önce böyle bir tartışmaya şahit oldum. İstanbul Topkapı’dan hareketle uzak bir semte giden ‘halk otobüsü’nde bir tartışma başladı. Orta yaşlı bir hanım, en az kendisi kadar yaşlı ve belki de ‘dede’ olan bir beye ağır sözler söyledi ve onu ‘sarkıntılık yapmak’la suçladı! “Senin yüzünden erken inmek mecburiyetinde kalıyorum” diyerek ilk durakta indi. İtham edilen bey ise kendini savunmaya çalıştı, ama kim haklı, kim haksız bilmek mümkün mü? Allah böyle durumlara düşmekten hepimizi muhafaza eylesin. Amin.

Sadece bu sebeple bile olsa kadınlar ayrı, erkekler ayrı otobüsle yolculuk edebilmeli. Hiç değilse bu şekilde yolculuk yapmak isteyenlere bu imkân sunulmalı. Bu talebi dillendirmek ‘gericilik’ ise bu ithamdan korkmayız. “İlerici”ler için iftiranın bir anlamı yoksa, kendileri bilir...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi