Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Değişen fazla bir şey yok

Değişen fazla bir şey yok

Bayram boyunca bir araya gelenler hep benzer konuları konuştular, benzer soruları sordular. Aylardan beri ülke gündemini meşgul eden konular aynen devam edince ister istemez sohbetlerin konusunu da onlar oluşturdu. Yeni olarak eklenenler Cem Garipoğlu'nun yakalanması ya da teslim edilmesi ile bir cinayetin perde arkası tamamen açıklığa kuvaşacak derken, yeni yeni sorular gündeme geldi ve insanlar ısrarla bu soruların cevabını bulmaya çalıştılar.Bu bakımdan diyebiliriz ki Demokratik açılım ve Ergenekon Davasının yanında bir üçüncü konu olarak Cem Garipoğlu konuşuldu. Duyarlı insanlar ise sel felaketine uğrayanlara yöneldiler, onların derdine ortak olmaya çalıştılar. Bu arada yardım kuruluşlarının önemini bu vesileyle bir kez daha ortaya çıktı. Çünkü, insanlar kendi başlarına felaketzedelere ulaşmakta zorluk çekerken yardım kuruluşları aracılığıyla yardımlarını daha rahat ulaştırabildiler. Bir başka konumuz ise yine her Bayram tatilinde yaşanan trafik kazaları ve bu kazalarda hayatını kaybedenler ile yaralananlardı.

Benim çok önemsediğim ancak medyamızda gereken yansımayı bulmadığına inandığım meslektaşımız Şamil Tayyar'ın tüm köşe yazarlarının yazdığı bir konudaki benzer yazısından dolayı aldığı mahkumiyet kararıydı. Bana göre Bayram boyunca medyada önemli yer bir alması gereken bu mahkumiyet nedense fazlaca ilgi görmedi. Daha doğrusu medyamızdaki bölünmüşlük bu olayda da kendisini gösterdi. Ne yazık ki bizden olan ve olmayan ayrımının medyamıza da bulaştığını bu vesile ile bir kez daha üzülerek gördük.

Son olarak Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'un Bayramın ikinci günü Mardin Sınırtepe Karakolu'na yaptığı ziyareti sırasındaki açıklamaları düne damgasını vurdu.. Sanıyorum bu açıklama üzerinde daha bir süre çeşitli yorumlar yapılacaktır.

Kürt sorununun çözümü için atılan adımlar konusunda Sayın Başbuğ'un yaptığı açıklamaları herkes kendisine göre yorumlayabilir. Ancak, kesin olan husus odur ki, bazılarının söylediği gibi PKK silah bırakıp saldırılarına son vermeden TSK'nın operasyonları bırakması söz konusu değildir. Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ'un, "Silahla, kanla bir yere varılamaz. Tek çıkar yol bölücü terör örgütünün silah bırakması" şeklindeki sözleri bu hususta TSK'nın görüşünü çok açık ortaya koymaktadır. Özellikle DTP'liler gerçekten başlatılmış olan demokratik açılımın sonuç vermesini istiyorlarsa ikide bir "Operasyonlar durdurulsun" söyleminden vazgeçerek PKK'nın silah bırakması çağrısında bulunmaları eğer bu hususta yapabilecekleri bir şey varsa onu yapmaya çalışmaları gerekiyor. İşin doğrusu ve yapılması gereken de budur. Çünkü, operasyonlar durdurulsun demenin bir diğer anlamı TSK silah bıraksındır ki böyle bir şeyin düşünülmesi bile ülkemiz gerçekleriyle bağdaşmaz. Terör örgütüne yönelik bir şey söylemeden TSK'nın operasyonları durdurmasını istemek PKK'dan yana olmak, TSK'yı terör örgütü karşısında güçsüz göstermek gayretinden öte geçmez.

Bu husustaki görüşlerimizi çeşitli kereler ifade etmiştik. Bu arada Genelkurmay Başkanı Başbuğ'un açıklamalarının iyi değerlendirilmesi, bu açıklamaların çözüme yönelik olduğunun özelikle terörden şikayetçi olanların iyi tespit etmesi gerekiyor. Çünkü, Sayın Başbuğ kucaklayıcı ve meselenin özüne yönelik değerlendirmeler yapmıştır. Bunu özellikle DTP'nin bir şans olarak görmesi gerekiyor. Sayın Başbuğ'un, "Kandırılan teröristlerin büyük bölümü 26 yaşına ulaşmadan hayatını kaybediyor. Evlatlarını örgüte kaptıran anne babaların acılarını da anlamalıyız. Vatandaşın kendisini ezik hissetmesi bizim sorunumuzdur" şeklindeki değerlendirmesi şefkat yüklüdür, bu soruna çözüm bulunması gerektiği inancının bir tezahürüdür. Meseleye bu açıdan baktığımızda bir gazetenin ifadesiyle Sayın Başbuğ'un açıklamasını "Genelkurmay'dan açılıma destek" biçiminde de değerlendirmek mümkündür. Buna karşılık CHP ve MHP'nin tutumlarında bir değişiklik olmadığını Bayram münasebetiyle yaptıkları konuşmalarda bir kez daha gördük. Sanki CHP ve MHP açılıma karşı çıkmayı varlık sebebi gibi görüyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi