Mahir Kaynak

Mahir Kaynak

Tek başına

Tek başına

Son günlerde uluslararası siyasetin en önemli konusu İran’ın nükleer programı ve nükleer silah yapıp yapmayacağı oldu. İlginç olan, İsrail’i bir yana bıraksak bile, İran’ın ABD’yi hasım sayması ve onunla bir mücadeleyi göze almış olmasıdır.
Uluslararası siyasette en anlamsız tavır politikanızı haklılık ve haksızlık üzerine kurmaktır. Büyük bir güce karşı haklı olmanın kazanmayı sağlayamayacağı bir gerçektir. Ancak İran kendisini haklı gördüğü bir çizgiyi izlemekte ve nükleer çalışmalara devam edeceğini söylemektedir.

Sınırlı sayıda nükleer silaha sahip olmak bir ülkenin güvenliği sağlamaz aksine büyük bir risktir. Böyle bir silaha sahip olan ülkeye bunu bahane ederek saldırmak ve onu imha etmek meşru sayılacaktır. Yani İran kullanmaya bile fırsat bulamadan bu silah nedeniyle saldırıya uğrayabilir. ABD Irak’ın işgalinden önce dünya kamuoyunu yönlendirmek amacıyla bu ülkenin kitle imha silahlarına sahip olduğunu iddia etmişti. Böyle bir bahane için dünya kamuoyunun hazırlandığı ve İran’ın nükleer silaha sahip olmak istediği yönünde bir kamuoyu oluşmuş durumdadır.

İnsanlar nükleer silah konusunu tartışa dursun neyin amaçlandığını çözmeye çalışalım. ABD ve Rusya Ortadoğu’da Avrupa ve Çin’in etkinliğini önlemek istiyor. Irak bu nedenle işgal edilmiş ve bir milyonu aşan insan bu nedenle hayatını kaybetmiştir. Irak’ta problemin çözüldüğü söylenebilir. Şimdi Afganistan, Pakistan ve İran’ın bu etkiden soyutlanması zamanı gelmiştir. Bu üç ülkeyi birlikte değerlendirmek ve çözümün üçünü de kapsayacağını düşünmek doğru olur.

İran’da muhalefetin beklenmedik bir biçimde Rusya karşıtı bir tavır sergilemesi ne anlama geliyor? Acaba bu ülke hem Rusya’yı hem de ABD’nin dışlayarak nasıl bir ittifakın içinde yer alacak? Bana göre bu durum ABD ile Rusya’nın İran’a karşı ortak bir politika izlemesine neden olabilir. Bunun İran’a silahlı bir müdahale biçiminde olmayacağı, bu ülkeye yönelik örtülü operasyonlarla sonuç alınmak isteneceği söylenebilir.

Bu gelişmelerin dışında gibi görünen ama bir bütünün parçası olan bir arayışı da incelemek gerekiyor. Dünyada yeni bir rezerv para arayışı var ve dolara karşı euronun güç kazanacağı söyleniyor. Bu arayışla ekonomik ilişkilerin geçmişte olduğu gibi devam edeceği ancak zayıflayan doların yerine başka bir paranın ikame edileceği düşünülüyor.

Başka bir çözüm de mümkündür. Yeni ekonomik düzen rezerv ihtiyacını azaltır ve ülkelerarası ticaret ortak bir para yerine ülkelerin paralarıyla gerçekleştirilir. Yani bir tek rezerv paranın yerini çok sayıda para alabilir. Bu durumda dolar rezervi olan ülkelerin bu rezervlerini eritmek gerekir. Buna şöyle bir örnek versem itiraz edebilirsiniz ama imkansız da sayılmaz. Mesela Çin dolarlarını gelişmekte olan ülkelere yönlendirir, onlar da ABD’den ithalat yaparlar, füze bile alırlar ve böylece rezervler tasfiye edilir. Parası olan ülkelerin ekonomik etkilerinin siyasi bir etkiye dönüşmemesini sağlamak mümkündür. Son günlerde Çin’in ülkemize yatırım yapacağını duyunca bunlar aklıma geldi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahir Kaynak Arşivi