Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

“Barış daha iyidir!”

“Barış daha iyidir!”

Nihayet iki ülke arasında beklenen anlaşma imzalandı.
Sonuç ne olursa olsun, süreç nasıl gelişirse gelişsin, varılan bu anlaşma, bu haliyle bile başarıdır..
Bakın, Kürt sorununu çözün PKK biter, Ermeni sorununu çözün, ASALA biter. Patrikhane sorununu çözün, EOKA geleneği biter..
Bu sorunları çözerseniz, Kürt Ergenekonu da, Rum Ergenekonu da, Ermeni Ergenekonu da biter..
Bu anlaşmadan Ergenekoncular, ASALA memnun olmayacaktır. Muhalefet, bizde olduğu gibi, onlarda da kan ve gözyaşı üzerinden siyaset yapmaya çalışacaktır.
Birileri bölge halklarının kanları ve gözyaşları üzerinden, çalınan alınterleri üzerinden kendilerine iktidar ve servet üretmeye çalışıyor..
Birbirimizin acıları üzerinden kendimize mutluluk arayışından vazgeçmeliyiz. Sorunlu ve aciz bir Ermenistan, Türkiye’nin şansı olmadığı gibi, kendi sorunları ile baş edemeyen bir Türkiye de Ermenistan’ın şansı değildir..
Barış, herkes için en iyi olanıdır..
Şimdi bakalım Bursa’daki maça Ermeni Cumhurbaşkanı gelecek mi?
Bu bir samimiyet testidir. Gül’ün uzattığı barış eli boşta mı kalacak, göreceğiz..
Bakalım Meclis süreci nasıl işleyecek? Bu da önemli.. Bu anlaşma Meclis’e gelirken Ermenistan’ın Karabağ konusundaki yaklaşımı, sürecin geleceğini belirleyici olacaktır..
Türkiye-Ermenistan sınır sorunu ve soykırım iddiaları ile ilgili olarak da aslında bu anlaşma, korku ve nefretten yana değil, barıştan yana bir süreci öngörüyor..
Bu anlaşma, bu haliyle bile, geri dönüşü mümkün olmayan bir süreci başlatmış ve her iki ülkede de barıştan yana olanların elini güçlendirmiştir. Bu süreci engelleyecek bir tutum içine giren taraf kaybeder. Özellikle de Ermenistan açısından bu süreci engelleyenlerin siyasi geleceği yoktur..
Bu süreç, Türkiye Ermenileri açısından da bir umut patlamasına yol açmıştır.. Dink’in kanı, barışın damarlarında yeni bir diyaloğun ve işbirliğinin nabzını harekete geçirmiştir..
Bu zafer, bu hükümet ve Ahmet Davutoğlu açısından bir zaferdir.
Belki de gelecek yıl, Nobel Barış Ödülü’ne, bu açılım sürecinin aktörleri, aynı ödülün ortakları olarak sahneye davet edilirse şaşmayın..
Düşünebiliyor musunuz, Erdoğan, Ahmet Türk, Papandreu, Sarkisyan, Ahmet Davutoğlu ile birlikte bu bölge barışının ortak mimarları olarak sahneye çıkıyorlar..
Göreceksiniz, bu süreç içinde, aslında bugün çözüm konusunda hayal etmediğimiz şeyler yaşanacak bölgede. Bunun yankısını Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Ortadoğu’da göreceğiz.. Bu süreç, diğer bölgeler ve ülkeler için de model oluşturacak.
Davutoğlu, daha ilk günden “peace maker” olarak adını tarihe yazdıracak.
Baykal ve Bahçeli, içinde yaşadığımız bu süreci anlamakta güçlük çekse de, heyecan verici şeyler oluyor, ülkemizde, bölgemizde, dünyada..
Bu konu konuşuldukça, korkunun yerini umut alacak, nefretin yerini merhamet, haksızlıkların yerini adalet...
Önce birbirimizi dinlemek ve anlamak gerekti. Bir arada konuşacak ortak bir zemin yakalamamız gerekti.
Bu süreç Azerbaycan’ın aleyhine değil. Aksine, bugünkü çözümsüzlüğün bedeli Azerbaycan açısından da ağırdı..
Barış herkes için en iyi olandır..
Doğu Roma’nın öksüz halklarını emperyalist devletlerin iştihasına terk etmemeliyiz. Kendi onuru ile farklılıklarımıza rağmen, hep birlikte barış içinde, bir arada yaşamanın bir yolunu bulmamız gerekiyordu.. Bu çözümsüzlük, başka ülkelerin bölgedeki küçük devletleri bir tramplen tahtası olarak kullanmalarına ve kışkırtılmış insanlardan oluşan öfkeli kalabalıkların intikam ihtiraslarına sebeb oluyordu..
Bugün, dünden daha iyi.
Birilerinin bu doğru yönde ileri doğru atılan adımı engellemesine izin vermemeliyiz.
Gül’ü, Erdoğan’ı, Davutoğlu’nu kutluyorum.. Bu iş burada kalmamalı..
Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi