Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Salı Suriye... Çarşamba Bursa... Perşembe Irak!

Salı Suriye... Çarşamba Bursa... Perşembe Irak!

Şu yazdıklarımı bir “ön bilgi” olarak kabul edin... Ya da, “yarın” yazacaklarımın anonsu... Efendim, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın dün ziyaret ettiği Irak’ta, geziyi takip eden “gazeteciler”in arasındaydık.
Malumlarınız olduğu üzre;
Başbakan Tayyip Erdoğan, Türkiye-Irak Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin başkanlar düzeyindeki toplantısına katılmak üzere, dün kalabalık bir heyetle Irak’ta bulunuyordu.
Erdoğan'a, Bağdat'a düzenlediği “günübirlik” ziyarette, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi çalışmalarının eş güdümünden sorumlu Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Konsey bünyesinde görevli dış ticaretten sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu eşlik etti...
Başbakan Erdoğan'ın heyetinde ayrıca; 30'a yakın iş adamı, üst düzey bürokratlar ve bir grup gazeteci yer aldı...
Başbakan Erdoğan; Irak Başbakanı Nuri El Maliki, ile birlikte Türkiye-Irak Ortak Kabine Toplantısı'na eş başkanlık etti... Ziyaret sırasında, Ortak Kabine toplantısının ardından İstanbul'da 17-18 Eylül 2009 tarihlerinde düzenlenen Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Birinci Bakanlar Toplantısı sırasında üzerinde mutabık kalınan mutabakat muhtıraları, ilgili bakanlar tarafından imzalandı...
Başbakan Erdoğan, temaslarında Irak Başbakanı Maliki'nin yanı sıra, Cumhurbaşkanı Celal Talabani, Meclis Başkanı Ayad El Samarrai ve Cumhurbaşkanı Yardımcıları Tarık Haşimi ve Adil Abdülmehdi ile ikili görüşmeler yaptı.
TARİH YAZAN DEĞİL, TARİHİ YAPAN ÜLKE
Dediğim gibi, bunları bir “ön bilgi” olarak kabul edin. Allah nasip ederse, yarın “haber harici ayrıntılar”dan söz ederim...
Şimdilik şu kadarını söyleyeyim;
İstiklâl Harbi yıllarında “yedi düvelle savaşan” Türkiye; bugün, “yedi düvelle barış” çabası içinde... Özellikle de “komşu”larıyla!..
Gerek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, gerek Başbakan Tayyip Erdoğan ve gerek bakanlar, hemen her gün “farklı bir ülke”deler!..
Alın işte... Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Salı günü Suriye’deydi... Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çarşamba günü Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan ile Bursa’da görüştü... Ve dün; Başbakan Erdoğan; kalabalık bir heyetle Irak’ta!..
Öyle bir “diplomasi trafiği” ki; takip ederken insanın başı dönüyor!.. Öyle bir “hız” ki, yetişmekte zorlanıyoruz...
Cumhurbaşkanı Gül’ün dediği gibi;
Türkiye, son yıllarda,
“Tarih yazmıyor,
Tarihi yapıyor!”
Öyle değil midir;
Bazıları “tarih yapar”lar,
Bazıları “tarih yazar”lar,
Bazıları da “tarih okur”lar!..
Ne yalan söyleyeyim;
“Yapılan tarihin okuyucusu” olmaya bile yetişemiyoruz... Hangi birini okuyacaksın?.. “Kürt açılımı”nı mı, “Ermeni açılımı”nı mı?..
Sadece bunlar da değil... Türkiye, bir yandan “şımarık İsrail”e haddini bildirici çıkışlar yapıyor, bir yandan “AB’nin çifte standartları” ile mücadele ediyor... Bu arada; Asya, Kafkasya, Balkanlar ve hatta Afrika ülkeleri ile “bağ”larından kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmeye çalışıyor...
Kısacası, “gündemi belirlenen” değil, “gündem belirleyen” ülke olma yolunda hızla ilerliyor.
O kadar hızla ilerliyor ki;
İşte dün... Sabahleyin Ankara’dan yola çıkıp, akşama kadar Bağdat’tayız...
Akşamleyin, yine Ankara’da!..
ABD İŞGALİ SONRASI IRAK!
Öyle sanıyorum ki;
Erdoğan’ın “diplomasi trafiği”nin bundan sonraki durağında Mısır ve Pakistan var. Yine öyle sanıyorum ki; buralara da “günübirlik” ziyaretler gerçekleştirilecek!..
Ne durmak var, ne dinlenmek!..
Bugüne kadar, birçok “tarihi gezi”ye “tanıklık” ettim... Kâh Afrika ve Asya’daki, kâh Avrupa ve Uzakdoğu Asya’daki “kritik toplantıları” izleme imkânım oldu.
Sonunda, şunu öğrendim:
Türkiye, “bugünleri” değil, “yarınları inşa” etmekle meşgul... Bunun “meyve”leri de alınıyor... Türkiye, bugün “sözüne değer verilen bir ülke” haline geldiyse, bunda, bu “ziyaret”lerin büyük rolü olduğuna inanıyorum...
İşte Bağdat ziyareti... “ABD işgali sonrası Irak”ın imar ve inşasında, dünkü ziyaretin büyük katkısı olacağına inanıyorum...
Uzun lâfın kısası... “Tarihe tanıklık” etmek için, dün Irak’taydık... “Ayrıntı”ları ve “gözlem”lerimi inşallah yarın yazarım!..
Bakalım, Irak, nereden nereye gelmiş?..
Bakalım, bundan sonra neler olacak?..
Yarın görüşmek dileğiyle...
================
Bu da mı ABD projesi?
AK Parti iktidarı, “kan akmasın, analar ağlamasın” düşüncesiyle “Kürt açılımı” başlatınca, muhalefet partileri hemen “damga”yı vurdu: “Bu, bir ABD projesidir!.. ABD senaryoyu yazıyor, Türkiye uyguluyor!.”
AK Parti iktidarı, “komşularla sıfır problem” stratejisi kapsamında “Ermeni açılımı” başlattı, muhalefet partileri hemen “damga”yı vurdu: “Protokolün imzalanmasını Hillary Clinton istedi... Ermeni açılımı bir ABD projesidir!.”
Ne yalan söyleyeyim; Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Gazze katliamı”ndan dolayı İsrail’i sert şekilde eleştirip; “Siz ancak kan dökmekten anlarsınız” demesinden, yani “One minute” restinden sonra, “İsrail’in Anadolu Kartalı Tatbikatı’ndan çıkarılması” ve İsrail’in tepkilerine, Türk Dışişleri’nin “Akıllı ol” cevabı üzerine; bekliyordum ki; muhalefet yine aynı jargonu kullanıp, desin ki;
“İsrail’e rest de bir ABD projesidir!.”
Ama, demediler... Hiç kimsede “tık” yok!..
AK Parti iktidarı; madem ki “ABD projeleri”ni uyguluyor, o halde “İsrail’e rest”in de bir “ABD projesi” olması gerekmez mi?!?
Buna “gık”ları çıkmadı... Eğer çıkarsa, biliyorlar ki; “ABD’nin İsrail’i gözden çıkardığı” gibi bir izlenim doğar!.. Böyle bir izlenimin doğması da, işlerine gelmiyor!..
Muhalefet, cevap vermelidir: Ya “Kürt ve Ermeni açılımları ABD projesi değil”dir, ya da “İsrail’e rest” de bir “ABD projesi”dir!.. Hangisi?!?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi