Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Hak Gaspı mı Hak Arayışı mı

Hak Gaspı mı Hak Arayışı mı

Bayram öncesi yazılacak mevzu değil ama bayramdan sonrasına da tadı tuzu kalmayacak. Malum dün memur eylemi vardı. Tam da bayrama iki gün kala. Yani bayram havası ülkemizi sarıp sarmalamışken, milletin iç ve dış dünyasına huzur gelmişken.
Eğer bu bir hak arayışı olsaydı, toplumun yüzde doksan beşinin inandığı bir bayrama iki gün kala yapılmaz, halkın huzuru kaçırılmazdı. Hak arayışı olmadığına göre bu bir “Hak gaspıdır.” Bütün Türkiye, bayram hazırlığında ve tatile iki gün kala memurlar iş bırakıyor ve halk mağdur oluyorsa, bu milletin hakkının gaspı değil de nedir?
Sonra eylem yapan sendikalara bir bakalım. “Kamu Sen,” “Kesk” eylem yapıyor; “Disk” de destek veriyor. Her üçü de malum. CHP başta olmak üzere DTP’sinden diğer ne kadar sol grup varsa hepsinin sempatizanları bu sendikalarda yuvalanmış vaziyette.
CHP’nin DTP’nin ve aynı familyanın diğer ürünlerinden Kurban veya Ramazan Bayramı’na herhangi bir “bağlılık” beklenemez ama hiç olmazsa milletin dini ve milli değerlerine saygı duymalı değiller mi? Nihayet yedikleri ekmekte, içtikleri suda, beslendikleri sebzelerde Müslüman bir toplumun emeği var. Bari insan işin bu kısmına saygı duyar.
Devlet memuru olmak zor işlerden biridir. Devlet, memur alacağı zaman birisinin ayağına gidip; “Ne olur gel devlette çalış, sana çok ihtiyacımız var, sen olmazsan devletin ve milletin işi görülmez” diye yalvarmaz. Devlet memuru olmak için işe başvuranlar ise, bırakın yalvarmayı, denemedikleri yol kalmaz. Bugünkü eylemcilerin işe giriş şekillerine bakılsın, kesinlikle görülecektir ki, her biri kırk takla atmış ve ne torpillerle işe girmişlerdir.
Belki yine pek çoğu, başkalarının haklarını gasp ederek memur olmuşlardır. Bugün ise hak arayışındalar. Bileğinin hakkıyla memur olanlar, sokakta hak aramaz. Hele hele milletin topyekün sahiplendiği Kurban Bayramı gibi önemli bir dini milli vazifeye ramak kala.
Bu eyleme destek vermeyen başka memur sendikaları da var. “Memur Sen” destek vermiyor. Neden vermiyor. Onlar maaşlarından veya diğer elde etmek istedikleri haklardan memnunlar mı? Hayır! Belki onlar da memnun değiller ama hak arayışlarının sokakta değil, masada çözülmesini istiyorlar. Doğru olanı da bu değil mi? Sokakta bugüne kadar hangi mesele sağlıklı şekilde sonuçlandı?
Memurları sokağa döküp, ülkenin huzurunu kaçıran sendika ağalarının da profillerine bakmakta yarar vardır. Ergenekon kokusu çok net alınıyor. Bu sendika ağaları, hakikaten samimi olsalar, öncelikle millete ve devlete olan saygılarından dolayı, ülkenin huzur ve sükûnete gittiği bayram öncesi, böyle bir işe kalkışmazlar. Niyetlerinin ne kadar karanlık olduğu bu eylemlerinden anlaşılmıyorsa, başka ne denilebilir ki?
Yeri gelmişken şunu da hatırlatmakta fayda var. Bizim toplumumuzda millet ve devlet kavramları kutsaldır. Bu kutsallığa da sadece muhafazakâr kesim sahip çıkar. Diğer sol kesimin böyle bir kutsalı yoktur. Olamaz da. Olsaydı bugüne kadar devlet millet kaynaşmasını görür ve bilirdik.
Milletimizin büyük ekseriyetinin nezdinde; “Devletin malı yetimin malıdır” inancı halen geçerliliğini korur. Geçmişte daha fazlaydı ve bu yüzden dine karşı duyarlı ve hassas pek çok aile, çocuğunun devlet memuru olmasını istemezdi. Sebebi şuydu:
“Devletin malı yetimin malıdır. Çocuğumuz devlet memuru olursa, belki kursağına yetimin malı gider, yarın huzur-u mahşerde onun hesabını veremez. Hz. Ömer bir urganın hesabını 40 gün veremedi, biz nasıl vereceğiz” diye çocuklarının Cehennem’de yanma korkusuyla devlet memurluğundan uzak tuttular.
Hal böyle olunca devlet de bu düşünceye inanmayanlara kaldı. Onlar da cumhuriyetin kuruluşuna müteakiben İsmet İnönü ile başlayan kadrolaşmada öyle bir kök saldılar, öyle bir kök saldılar ki, hiç sapma göstermeden bugünlere kadar gelindi. İşte hükümetin hali ortada. Bütün gücüyle memleketi ve milleti selamete çıkarmak ve devleti hak arayışçılarından değil, hak gaspçılarından kurtarmak için çırpınıp duruyor.
Yani kabahatin büyüğü yine millet olarak bizde. Yoksa bu insanların sokakta oluşu kimseyi ikna etmiyor. Kimin ne ve neci olduğunu herkes pekâlâ biliyor. Kendilerini çok akıllı, halkı aptal zannediyorlarsa bu da onların düşüncesi. Vatandaşın umurunda değil.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi