Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Herkes aptal, bir tek sen mi akıllısın?

Herkes aptal, bir tek sen mi akıllısın?

Utanırlar, cevap vermezler diye düşünüyordum. Mesleğe ihanet ediyorlardı, “okurun haber alma hakkını” gaspediyorlardı... Bir anlamda suç işliyorlardı.

İyi niyetli bakmışım.

Durumlarıyla övünüyorlar bir de.

Merkez medyanın “en bilinir” gazetesinde köşe kapatan bir yazar, “Kafes olayıyla ilgili haberleri neden gazetenizde okuyamıyoruz, neden okurlarınızdan haber gizliyorsunuz?” sorusuna, şu harika cevabı vermiş: “Sana ne!”

Esasında, bize ne...

İstedikleri haberi yayınlarlar, istedikleri haberi yayınlamazlar.

Belki de arkadaşlarımız, “darbe”yi tehlike olarak görmüyordur.

Bu kadar silah, bu kadar mühimmat, bu kadar cinayet, bu kadar eylem planı “olması gereken şeyler” kategorisindedir...

Mümkündür.

Nasılsa 28 Şubat sürecinde test ettik, ne kıratta gazeteciler olduklarını gördük.

Fakat, “olmaması gereken şey” şu:

Bu arkadaşlar, “biat kültürü”nden gelmedikleri için kendilerini bir de “hür medya” olarak pazarlıyorlar.

Hürsen, haberleri tefrik etmeyeceksin; “şuna değer, buna değmez” demeden her haberi yayınlayacaksın.

Hür değilsen, “hür” ayaklarına yatmayacaksın. Efendi olacaksın, adam olacaksın, haddini bileceksin.

Hür değilsin, “hürmüş gibi” davranıyorsun... Hürmüş gibi davrandığında sapır sapır dökülüyorsun... Sapır sapır döküldüğün hatırlatıldığında terbiyesizleşiyorsun... Terbiyesizliğin yüzüne vurulduğunda, “sana ne” diye küstah cevaplar veriyorsun.

Hürsün de, neden devleti oluşturan “sair kurumlar” hakkında bir tek eleştiri cümlen yok?

Hürsün de, hükümeti yerden yere vururkenki celadetini neden demokratik normale müdahale edenlerden esirgiyorsun?
Hürsün de, neden darbecine toz kondurmuyorsun?

Neden bombacını el üstünde tutuyorsun?

Neden canilerine kol kanat geriyorsun?

Bunların görülmeyeceğini, fark edilmeyeceğini, tartışılmayacağını mı sanıyorsun?

Herkesi aptal, bir tek sen mi akıllısın?

Madem işi “sana ne” noktasına getirdin... Asıl “sana ne”yi 28 Şubat’çılara çekecektin.

Haber merkezini karargâha bağlamayacaktın.

Brifinglere koşmayacaktın.

Paşa’nın Başkan’ı nasıl hizaya soktuğunu ballandıra ballandıra anlatmayacaktın.

Halka karşı “Topyekûn savaş”a asker yazılmayacaktın.

Darbeyi tedvire memur “beşli çete”nin sözcülüğüne soyunmayacaktın.

Eline tutuşturulan karargâh çıktılarını manşete çekip meslektaşlarını suç örgütlerine hedef göstermeyecektin.

İnanç ve kültür tercihlerinden dolayı insanları töhmet altında bırakmayacaktın.

Hrant Dink’in akıbetine katkıda bulunmayacaktın.

Nobel’li yazarın Orhan Pamuk’u azgın ulusalcıların önüne atmayacaktın.

Biricik suçu Kürtçe şarkı okumak olan Ahmet Kaya’yı “şerefsiz” ilan edip gözü dönmüş güruhun parçalamasına terk etmeyecektin.

Bunları yapmasaydın, “sana ne” diyebilme hakkına sahip olurdun.

Biz de anlayışla karşılardık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi