Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Elimden bir şey gelmiyor

Elimden bir şey gelmiyor

30. yaşında şeker hastası bir bayanım. On beş yaşından beri bu hastalıkla mücadele ediyorum. Hastalığı ağır geçirdiğimden evlenmeyi düşünmedim ama sosyal faaliyetlere katılarak insanlara yardımcı olmaya çalıştım. İki yıldan beri aşırı ölüm korkusu yaşıyorum. Rahatsızlandığımda hemen ölecekmişim gibi geliyor ve korkularım daha da artıyor. Hastalığa bağlı olarak gözlerim de böbreklerim de bozuldu... Daha kötü olmaktan korkuyorum elimden bir şey gelmiyor. Bana neler tavsiye edersiniz?

Yoldayız yürüyoruz

Ölüm hepimizin başına gelecek mutlak bir gerçek... Ancak içimizi aydınlatan bizi rahatlatan bir gerçek var ki, o da iyilerin ölümden sonra huzurlu bir hayata kavuşacağıdır... Bunun için ölümden korkmak yerine ölümü iyi karşılayacak şekilde, iyi bir hayat yaşamak ve sorumluluklarımızı yerine getirmek gerekir diye düşünüyorum.

Küçük yaştan beri şeker hastalığıyla mücadele ediyorsunuz. Sanırım hastalığın ağır seyretmesi ve bazı tahribatlara neden olması, ölüm duygunuzu tetikliyor. Kronik bir hastalıkla mücadele etmek elbette zor ve bu zorlukları tek başına yaşıyorsunuz... Böyle durumlarda aslında bizler ölümden çok, yaşamaktan korktuğumuz acı ve zorluklardan kaçınmaya çalışırız. Onun için bu korkunuzla biraz yüzleşebilir ve korkularınızı sağaltabilirsiniz.

Siz zaten hayır hasenat işlerine koşturuyor, insanlara yardım etmeyi seviyorsunuz. Biliyorsunuz, bizler Allah'a karşı sorumluluklarımızı yerine getirdiğimiz sürece ölümün korkutuculuğunu siler ve hayatımızı daha iyi yaşamaya gayret ederiz .

Korkularınızın sizi ne kadar meşgul ettiğini ve motivasyonunuzu ne kadar etkilediğini düşünerek, bu durumdan gördüğünüz zararı çıkartabilir ve bununla başaçıkabilirsiniz. Ayrıca çevrenizden destek alabilir, sosyal hayata katılabilir ve faaliyetlerinize ağırlık verebilirsiniz...

Kıskanç biriyim
Ben ailenin tek çocuğu olarak büyüdüm. Şu anda yirmi sekiz yaşındayım, iki ay sonra düğünüm var. Merhametli ve iyi bir insanım. Sadece biraz fazla kıskancım. Kendimi bildim bileli akıllı ve güzel insanları hep kıskanırım. O yüzden bu tür insanların yanında bulunmaktan hoşlanmam. Nişanlım dindar biri ve Millî Gazete okurudur. Ben de onun sayesinde dinimi öğrenmeye gayret ediyorum. Ama kıskançlık durumlarıma pek engel olamıyorum. Dinimiz kıskançlığı tasvip etmiyor biliyorum ama bu özelliğimden kurtulamıyorum. Neler yapabilirim? Ş.Ş.

Duygularımızı yönlendirebiliriz

Hayata zengin bir donanımla başlar ve bunları geliştiririz... Bu donanımlar arasında duygularımız, aklımız, irademiz önemli bir yer tutar. Küçük yaştan itibaren, iyilikseverlik, cimrilik, öfke, hased, kıskançlık, merhamet, şefkat, adalet...gibi unsurların çekirdeğini içimizde taşırız. Ailemizden ve çevremizden aldığımız eğitimle bu çekirdeği ya büyütür ağaç yaparız ya da cılız bırakırız.

Kıskançlık duygumuz da eğitebileceğimiz, ehilleştirebileceğimiz bir duygudur. Bu duygumuzun arkasında, kaybetme korkularımız, karşı taraftaki kişinin sahip olduğu şeyleri kabul edemememiz ve bütün bunların sadece kendimize has olmasını isteğimiz vardır. Oysa hayatın gerçeğinde böyle bir şey mümkün değildir. Allah evrende herkese farklı şeyler vermiş, herkesi farklı şeylerle imtihan etmiştir. Bu durumda yapabileceğiniz en etkin yöntem, kıskandığınız kişinin sahip olduklarının Allah tarafından kendisine verilmiş olduğunu ve verilenin de alınanın da imtihan vesilesi olabileeğini düşünmeniz ve ona dua etmenizdir. Bunun için kendinize güvenin, akıllı ve güzel insanlara bu vasıfların Allah tarafından verildiğini düşünün ve Yaratıcıya duada bulunun. Aynı şekilde Allah'ın size verdiklerini de dikkate alın ve şükredin... Biliyorsun, bizler dünyanın her hangi bir yerinde ve herhangi bir ailede dünyaya geliyoruz... Allah bizleri nimetlendiriyor ve bizlere İslamiyeti yaşama kalitemize göre bir değer atfediyor. Bu bize yeter...

Geri izleme

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi