Faruk Çakır

Faruk Çakır

Bacalar minare olurken...

Bacalar minare olurken...

Yaşadığımız hadiseler gösteriyor ki, uluslar arası ifsat şebekeleri Müslümanlar aleyhine kurdukları tuzağa düşüyor ya da düşmek üzere. Onlar, söndürmek niyetiyle İslâma üfledikçe; şükürler olsun ki ‘fıtrat dini olan İslâm’ daha da parlıyor, kalplerin fethi hızlanarak devam ediyor.

Uluslar arası ifsat şebekelerinin kurduğu son tuzak İsviçre’de sahnelendi. Aşırı sağcı İsviçre Halk Partisi’nin (SVP) Cenevre Kantonu Başkanı Soli Pardo’nun 5 yaşına kadar İzmir’de yaşadığı (anne İsviçreli, baba İzmirli) ifade ediliyor ki bu ‘çıkışma’nın da tesadüf olmadığı akla geliyor.

İsviçre’de, “doğru İslâm ve İslâmiyete lâyık doğruluk”tan haberdar olmayanların oylarıyla ‘minare yapımına yasak’ kararı alındı. Geçmişte; tarihî camilerin satılması ya da yıkılmasına dahi şahit olanların yaşadağı Türkiye açısından bu gelişme elbette bir ‘ilk’ değildi. Ülkemizde zaman gelmiş Ezan-ı Muhammedi, zaman gelmiş Kur’ân öğrenilmesi, zaman gelmiş cami yapılması yasaklanmıştır. “Gerçekten olmuş mu?” demeyin, çünkü bugün bile inancımıza göre ‘farz’ olan başörtüsüyle başta üniversiteler olmak üzere ‘kamusal alan’a girmek yasak değil mi?

Nasıl ki Türkiye’deki başörtüsü yasağını vicdanlar reddediyor, İsviçre’deki ‘minare yasağı’nı da yine insanlık reddediyor. Her kesimden büyük tepki toplayan bu yasağa belki de en anlamlı tepkiyi Hıristiyan bir iş adamı gösteriyor. Guillaume Morand isimli İsviçreli iş adamı, Lozan’daki işyerinin üzerine bir minare inşâ ettirerek ‘anlamlı yasağa’ bir o kadar ‘anlamlı bir tepki’ ortaya koyuyor. Morand, “Bunun gerçek bir minare olmadığı çok açık, bir defa altında cami yok. Ancak her yerden görülebilen bir açıya sahip. Bu minare tamamen protesto amacıyla inşâ edilmiştir” şeklinde konuşmuş. (Sabah, 11 Aralık 2009)

Fabrikasından yükselen ‘baca’ üzerine çok güzel bir minare yaptıran Hıristiyan iş adamı Morand, bu hareketini, Müslümanlara jest olsun diye yaptığını da ifade etmiş.

İsviçre’de alınan minare yasağı kararından sonra insanların İslâmı daha çok merak edeceğini ve neticede İslâma teslim olanların sayısının artacağını daha önceden ifade etmeye çalışmıştık. İşte Lozan’daki fabrikasına ‘minare’ yapan bu iş adamı, bu temennilerin gerçekleşeceğine en büyük delil.

Hatırlatmak lâzım ki, Türkiye’deki kanunsuz başörtüsü yasağı da benzer şekilde tepkiler almıştı. Bazı ‘erkek’ler başlarına ‘türban’ takarak yasağın anlamsız olduğunu hatırlatmıştı. Şimdi benzer tepkiler İsviçre’nin aldığı ‘minare yasağı’na karşı sergileniyor. Bu medenî cesaretinden dolayı iş adamı Morand’ı tebrik etmek lâzım. Rabbim İnşallah ona ve onun gibi ‘insaf ehli’ olanlara hidayet nasip eder.

Yasağa karşı sergilenen bu tepkiler artarak devam ederse, uluslar arası ifsat şebekeleri nasıl bir hata yaptıklarını belki idrak ederler. İnsanlık uyanmış ya da uyanmak üzere. Böyle anlamsız yasaklar bir yönüyle rahmete vesile oluyor ve uyanışı tetikliyor.

Bacalar minare olmaya devam ettikçe, bu yasakların sürmesi mümkün olmaz. Bu güzel gelişmeleri şöylece sloganlaştırmak da mümkün: Her fabrikanın bir bacası minare olsun!


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi