Üniversiteleri Kışla Zannediyorlar

Üniversiteleri Kışla Zannediyorlar

Başörtülü kardeşlerimiz bu güne kadar hep birilerinin gelip onların dertlerine derman olmasını beklediler…

Kimileri çözüm adına onları istismar etti, kimileri de çözmek istedi ama sayısal güçleri yetmedi.

Bu güne kadar ilk somut adımı nihayet Ak Parti ve MHP birlikte attı..

411 gibi rekor denebilecek bir sayıyla bu sorunun çözümü için gereken anayasal değişiklik yapıldı.

İşte her şey tamam, sorun çözüldü denildiği anda laikçi kalenin cengaver komutanları tam teçhizatlı ortaya çıktı.

“Bu anayasa değişikliği bize uymaz!”
“Yasağa aynen devam!”

Nitekim üniversitelerin çoğunda bu yasak eskiye göre acımasızca devam ediyor.

Bu demek ki hala seçilmişler, seçilip siyasal iktidar olmuşlar, bu ülkede belki kağıt üzerinde iktidar olmuşlar ama hala muktedir olamamışlar.

Hala davul başkasının, tokmak onların ellerinde…
Hala onların borusu ötüyor…

Anayasa değişikliği 411 değil 550 kişiyle de gerçekleşse takmıyor adamlar…
Milletin ezici çoğunluğu ve iradesi bize tınlamaz diyorlar…

Amirleri olan YöK başkanının ”yasayı uygulayın,uygulamayan suç işlemiş olur” talimatıyla alay ediyorlar.

Ve bir Allah’ın kulu çıkıp bunların kural ve kanun tanımazlıklarıyla ilgili yasal işlem yapmıyor?

Burası bir hukuk devleti mi yoksa guguk devleti mi bilene aşk olsun!
Adamlar ne yapsa yanlarına kar kalıyor…

Bilim ve ilim dışında herşeye burunlarını sokan bu adamların idare ettiği üniversitelerde yolsuzlukların kokusu tüm arza yayıldı.

Cezaevlerinde olması gereken bu azgın azınlık ele geçirdikleri bu koltuklarda saltanatlarını sürdürmeye devam ediyor…

özgürlük ve bilim yuvaları olması gereken üniversiteleri kışla gibi idare etmeye devam ediyorlar…

Ortaya çıkan milletin gerçek temsilcileriyle alay ediyorlar…
Ancak ne gariptir ki bir tane kanun adamı çıkıp bununla ilgili işlem yapmıyor!

Hapislerde çürütmek istedikleri kişilerin 10-15 yıl önceki dosyalarını gizli çekmecelerden çıkarıp yeniymiş gibi millete yutturmaya çalışanlara kimse gıkını çıkaramıyor.

Kanun ve kural tanımaz bu insanlara işlem yapmamak da bir suç değil mi?
Bu suça örtülü destek değil mi?

Türkiye bir hukuk devleti ise;
Bu kanun ve kural tanımazlara gereken ceza verilmeli…
Bu gözü yaşlı mazlum kardeşlerimize itibarları iade edilmeli…
Sadece itibar da yetmez yasağı uygulayanlar başörtülülerden özür dilemelidir…

O zaman ülkemizin demokratik hukuk devleti olduğu tescillenmiş olur.
Yoksa bunun tek bir adı olur:Azgın azınlık cumhuriyeti

BEYNİ YUMRUKLAYAN YAZILAR



Cimri bir adam , tüm mal varlığından emin olmak için herşeyini satar
ve altına çevirir. Altınlarını yer altına gömüp ara sıra ziyaret
ederek inceler.Bu hareketi işçilerinden birinin dikkatini çeker ve
orada bir hazine olduğundan kuşkulanır. Gece o noktaya gider ve altını
çalar. Cimri ertesi sabah altının yerinde yeller estiğini görür,
ağlayarak saçını başını yolar. Onu böyle perişan gören komşusu
nedenini öğrenince şöyle der:
"Kendini üzme artık, bir tas alıp aynı çukura koy ve o taşın
altınların olduğunu düşün. çünkü kullanmayı hiç düşünmediğine göre taş
da aynı işi görecektir."

Elimizdekilerin değeri sahip olmakta değil, kullanmaktadır.
Hiçbir şey için "BENİMDİR" deme
Sadece de ki; "YANIMDADIR"
çünkü ne altın,
Ne toprak,
Ne sevgili,
Ne hayat,
Ne ölüm,
Ne huzur,
Ne de keder?.
Daima seninle kalmaz.

NüKTELİ SATIRLAR
Padişah ile vezir tartışmaya başlamış. Padişah vezire, "En büyük ve en güçlü olan benim. Sen benim emrimdesin!" demiş. Vezir, "Hayır ben büyüğüm. Ordunun başında ben savaşıyorum, sen sadece mühür basıyorsun" diye itiraz etmiş. Tartışma uzayınca Padişahla vezir, bir çobanın yanına gitmişler ve konuya hemen girmemek için çobana sormuşlar:
-"Senin koyunun mu büyük, ineğin mi?"
çoban şaşırmış şaşırmasına da, soranlar da Padişahla vezir.
-"İneğim" demiş.
-"Keçin mi büyük, öküzün mü?"
çoban "öküzüm tabii" deyince, asıl soruyu yöneltmişler çobana:
-"Söyle bakalım, Padişahın mı büyük, vezirin mi?"
çoban hiç düşünmeden yanıt vermiş:
"Vallahi ben bu hayvanları tanımıyorum!"
GüNüN SöZü
Düşmanına borç verirsen onu kazanırsın, dostuna borç verirsen onu kaybedersin.
BENJAMİN FRANKLİN


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi