Emniyetin ayarı nasıl bozuldu?

Emniyetin ayarı nasıl bozuldu?

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a yönelik suikast ve dinleme iddialarına ilişkin Genelkurmay’ın yaptığı açıklamadan sonra en orijinal yorum, AK Parti Elazığ Milletvekili Fevzi İşbaşaran’dan geldi.

İki önemli iddiası vardı: 1- Hükümet ve asker ilişkilerini bozmaya yönelik bir komplodur, 2- Emniyette dört ayrı çete var.

İkinci iddianın alt başlığı ise iki emniyet genel müdür yardımcısıyla ilgili soruşturmalar ve Ankara Emniyet Müdürü Orhan Özdemir’in İstanbul’a atanma ihtimalinin önlenmesi girişimidir!

İfadede ve tanımlamada bir problem var; taşlar yerli yerine oturmuyor, ancak emniyette ayar bozukluğu yaşandığı aşikardır.

21 Ekim 2009 tarihli yazımı hatırlayın, başlığı, “Emniyette neler oluyor?” sorusuydu. Şu cümle, o yazıdan alıntıdır: “Emniyet, karışmaya başladı... Gözlemim o ki, başbakan, emniyetle yakından ilgilenmeli, farklı kanallardan gelişmeleri değerlendirmelidir...”

Kırılma anı

Şimdi yazacaklarımı, eski yazımla birlikte okuyup değerlendirirseniz, sanırım meramım daha iyi anlaşılabilir.

Önce, şu tespiti yapmalıyım; yakın tarihe kadar, içlerinde farklı gruplar veya ekoller olsa da çetelerle mücadelede çok önemli başarılara imza atan emniyette bir ahenk vardı. Beşir Atalay’ın İçişleri Bakanlığı koltuğuna oturduktan sonra 18’i daire başkanı olmak üzere emniyette yaptığı geniş kapsamlı operasyon, sorunları beraberinde getirdi.

Kritik isim ise Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Gülcü’ydü. Atalay’ın Gülcü’yle yakın teması, Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kaan Köksal’ın bay-pass edilmesi gibi görüldü. İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in görevden alınması ise bardağı taşıran damlalardan biriydi.

Gülcü’nün emniyette giderek güçlenmesi ve atamalardaki tercihleri, tartışmaları daha da alevlendirdi. Konya Emniyet Müdürü Hüseyin Namal’ın İstihbarat Daire Başkanlığı’na getirilmesi ve Kayseri Emniyet Müdürü Orhan Özdemir’in Ankara’ya atanması, Gülcü’nün operasyonu olarak algılandı.

Adı çete soruşturmasına karışan Sakarya eski Emniyet Müdürü Faruk Ünsal’ın son ana kadar korunması hadisesinde olduğu gibi...

Aynı şekilde Konya’da Okyanus operasyonunu yürüten Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Anadolu Atayün’ün Mersin pasaport şubesine gönderilmesi, Sakarya’da başarılı bir çete operasyonunu gerçekleştiren Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Alpaslan Hersanlıoğlu ile bu şubeden sorumlu il emniyet müdür yardımcısı Mehmet Şahne’nin görevden alınması gibi...

Gülcü’ye yakın ekipse, ekol olarak kendilerinden görmeseler de Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Aslan’ın uyuşturucu kaçakçılığı iddiasıyla tutuklanmasını cemaat mensubu polislerin operasyonu olarak anlattı.

İzmir’de patlayan VİP operasyonu ise tartışmaya yeni bir boyut kazandırdı. Bu soruşturmada Emniyet Genel Müdür Yardımcıları Mustafa Gülcü ve Celal Uzunkaya’nın ifade vermesi, aynı şekilde “cemaat operasyonu” olarak lanse edildi.

Soruşturma dosyası incelendiğinde, Ramazan Akyürek’in İstihbarat Daire Başkanlığı’ndan alınma nedenlerinden birinin bu hadiseyle ilintili olabileceği kuşkusu doğdu. Soruşturmanın açıldığı 5 Mayıs 2009 günü Akyürek görevdeydi. Gülcü ve Uzunkaya ile ilgili ihbarda bulunan İrfan Erbarıştıran’ın istihbaratta görev elemanı olarak gösterilmesi talebinin bu dönemde geri çevrildiği söyleniyor.
Akyürek ayrıldıktan sonra Erbarıştıran’ın görev elemanı olarak istihbarata kaydının yaptırıldığı iddiası var. Soruşturmayı yürüten savcı, hadisenin bu boyutuna açıklık getirecektir.

KOM’a operasyon

Kavga burada bitmiş değildir. Gülcü ve ekibinin, yaşananlardan sorumlu gördüğü iddia edilen KOM Başkanı Ahmet Pek’i görevden almak için kulis yaptığı ifade ediliyor. Yerine ise Balıkesir Emniyet Müdürü Coşkun Hayal’i hazırladıkları konuşuluyor. Daha önce gündemdeki isim, Faruk Ünsal’dı.

Tabi tüm bunlar başkent kulislerine yansıyan bilgiler...

Bir başka ayrıntı, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın sonrasınadır. Fevzi İşbaşaran, Ankara Emniyet Müdürü Orhan Özdemir’in İstanbul’a atanabileceğini, ancak emniyet içindeki bir grubun bunu engellediğini söylüyor.

Böyle bir ihtimal var mı, bilemiyorum. Benim gördüğüm, daha çok, Ankara’dan İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne atanan Ercüment Yılmaz’ın ismi İstanbul için geçiyor. Hatta Gülcü’nün soruşturma safhasında görüştüğü Yılmaz’a böyle bir teklifte bulunduğu iddiası çok konuşuldu ama buna ihtimal vermedim.

Hüseyin Çapkın’ın yaş sınırı nedeniyle küçük bir ile vali olarak atanabileceği, Osmaniye Valisi Celalettin Cerrah’ın yeniden İstanbul’a emniyet müdürü olarak getirileceği iddiası da yabana atılmamalı.

Malum, emniyet müdürlerinde yaş sınırı 60’dır. Vali olunca 5 yıl daha kazanıyorsunuz. Cerrah dönerse, 65 yaşına kadar o görevde kalabilir.

Gelelim son hadiseye...

Bülent Arınç’a suikast iddiasıyla ilgili operasyonun başında Ankara Emniyet Müdürü Orhan Özdemir var, ekibi ise bizzat kurdu. Özdemir, Gülcü’ye yakınlığı ile biliniyor. Gülcü ise hem Bakan Atalay’la çok iyidir hem askeri çevrelerde itibarlıdır.

Dolayısıyla, İşbaşaran’ın tezi burada çöküyor. Bu ekibin, hükümet ve asker ilişkilerini bozmaya yönelik bir komplo içinde olabileceğini düşünmek, en son akla gelebilecek komplo teorisidir.

Şu kesin; emniyette ciddi bir ayar bozukluğu var. Bir genel müdür yardımcısı cezaevinde. İki genel müdür yardımcısı hakkında açılan çete soruşturması devam ediyor. KOM Başkanının görevden alınması için yoğun kulis yapılıyor. Kaçakçılık ve organize suçlarla ilgili birimlerde garip değişiklikler gerçekleştiriliyor. İstihbarat dairesi tam oturmadı.

Ve daha neler neler...

İlk yazımda ifade etmiştim, şimdi tekrar ediyorum; başbakanın meseleye el atması artık kaçınılmaz hale gelmiştir. Emniyete ayar çekilmezse demokratik açılım da çetelerle mücadele de akamete uğrayabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi