M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Çevreyi 'Küfür'le Kirletenler

Çevreyi 'Küfür'le Kirletenler

Hükümet, Avrupa Birliği Uyum Yasaları kapsamında önemli bir dosyayı daha açıp düzenlemeler yapmaya hazırlanırken Türkiye’de yaşananlar, bunun hiç de kolay olmayacağını gösteriyor. Çünkü “çevre” dosyası, en pahalı (toplam maliyeti 58 milyar euro) ve en kapsamlı/detaylı fasılların başında geliyor.

“AB’ye katılmamız gerekli mi, değil mi?” bunun üzerinde duracak değilim. “Türkiye’yi AB’ye kabul edip etmeyecekleri” de umurumda değil! Ama, bu süreçte (AB bahanesiyle) Türkiye’nin kendi bahçesini temizlemesini, tertip ve düzene sokmasını, önemli bir gelişme olarak değerlendiriyorum.

Şu ana kadar açılan fasıllara bakarsak daha yolun üçte birine ulaşmışız. Çevre faslının açılmasıyla toplam 33 fasıldan 12'sinde müzakereleri başlatmışız. Demek ki, daha kat edilecek çok uzun bir yol var.

Konuyu açmışken çevre faslında neler var, kısaca özetlersek; “ÇED, çevresel bilgiye erişim, iklim değişikliği, hava kalitesinin yönetimi, endüstriyel kirliliğin önlenmesi ve risk yönetimi, su kalitesi, atık yönetimi, gürültü, kimyasallar ile doğanın ve biyolojik çeşitliliğin korunması başlıkları” sayılabilir.

Ama, “çevre” deyince halk olarak hepimizin ilk aklına gelen şey; sokakların ve havanın kirlilikten arındırılmasıdır. Bu yüzden de hep ilk elde “çevre kirliliği”nden ve “hava kirliliği”nden söz ederiz.

Konuyu, geçenlerde yaşanan bir olaya getirmek istiyorum:

Eskişehir'de bir vatandaş, küfreden Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı'na kızıp yola sprey boyayla "Türkiye Türklerin" diye yazdığı için 140 TL ceza yedi. Sebep; “çevreyi kirletmek”.

Elbette bu yasal cezaya bir diyeceğimiz olamaz. Hangi sebeple olursa olsun, kimsenin çevreyi kirletmeye, (haklı da olsa) oraya buraya yazı yazmaya hakkı yok! Ama, bu ceza bir gariban vatandaşa uygulanır da, özellikli olan başka vatandaşlara uygulanmazsa, buna itirazımız olur. Bu çifte standardı ne yazık ki henüz aşabilmiş değiliz.

Benim bir itirazım da şu:

Sprey boyayla “yazı yazmak” çevreyi kirletmek oluyor da, “küfür etmek” çevreyi kirletmek olmuyor mu? Çevreyi “yazı” ile kirletmek hemen ceza kesmeyi gerektiriyor da, “söz” ile kirletmek neden hemen ceza kesmeyi gerektirmiyor?

Şöyle düşünelim: “Kirletmek” madem ki insanı rahatsız eden bir şey; ha “yazı” ile olmuş, ha “söz” ile, ne fark eder? Biri “gözü” rahatsız ediyorsa, diğeri de “kulağı” rahatsız etmiyor mu?..

Son zamanlarda, Belediye Başkanları ve Milletvekilleri’nin de aralarında bulunduğu bazı şımarık insanların galiz sözlerle çevreye “küfür”ler yağdırması, kulakları son derece rahatsız eden bir “çevre kirliliği”ne sebep olmuştur. Eminim benim gibi, milyonlarca insan bundan rahatsız olmuştur. Hem de bu, “lokal” değil, “genel” bir çevre kirliliğidir. Kimileri ideolojik morfinle, kimileri alkolik krizle, kimileri de inançsızlık illetiyle bu kirliliğe sebep olabiliyorlar.

Hazır “çevre faslı” açılmışken benim önerim şudur;

TCK’da zikredilen hakiki ve hükmi şahıslara “küfür” ile “hakaret” cezasından ayrı olarak, “çevre”mizde duyulacak şekilde “küfür” yapan kişilerin de, çevreyi kirletenler kapsamında ele alınmasıdır. Yani, insanın maddi çevresini kirleten “yazı”ların yanında, insanın manevi/ruhi çevresini kirleten çirkin “söz”lerin de çevre kirliliğine neden olduğu “çevre yasası”nda kabul edilmelidir.

Böylece, Eskişehir’de yola yazı yazan vatandaşa anında kesilen ceza, küfreden vatandaşlara da anında kesilmiş olacaktır. O zaman, sanırım her önüne gelen “küfür”le çevreyi kirletmeye bu kadar cesaret edemez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi