Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

Varlığa bakışımızı doğru çizgiye çekelim

Varlığa bakışımızı doğru çizgiye çekelim

Şeytan ile nefsimizin bizi maskaraya çevirmesinin sebeplerinden birisi; varlığa ve dünyaya olan çarpık bakışımız, yanlış değerlendirmemizdir. Şeytan bizi dünyanın cazibedâr, maddî, fânî yüzüyle aldatmaya kalkmaktadır. Eğer bakışımızı rayına oturtabilirsek; duygularımızın kontrolünü de ele geçirebiliriz. Bunu nasıl başarabiliriz?

* Kâinata, varlığa mânây-i harfî ile bakmak gerekir. Yâni, bir cümledeki harflerin, kelimelerin şekline, maddî yapısına, rengine değil, onların anlamına bakmak, kimin niçin yazdığına, yarattığına bakmak gerekir.

* Yaratılanları alabildiğine, ancak Allah hesabına sevmeli.

* Ene/benlik, ego kendisine mânây-ı ismiyle baksa, kendisine hıyânet eder.

* Dünya, kâinatın kalbi, imtihan ve hizmet yeridir.

* Allah, dünyayı bir bayram yeri gibi yapmış, bütün güzellikleri ve isimleri ve sıfatlarını onda tecelli ettirmiştir.

* Dünyanın üç yüzü vardır. Ahiretin tarlası ve Allah’ın isim ve sıfatlarının tecelli ettiği yüzü sevilmeli; kendisine, maddeye bakan ciheti ilgiye değmez. Bekaya/sonsuzluğa giden yol, fani dünyadan geçiyor.

* Dünya, âhiret âleminin bir fihristesidir, bir nümûnegâhıdır ve Allah’ın Samedânî mektubudur. O mektupları okumak için buradayız.

* Dünya, ahirete giden vasıtanın bekleme salonudur. Ona neden dalıyoruz ki?

* Zamanın en dehşetli, en büyük musîbeti, dünyayı âhirete severek tercih etmektir.

* Dünya âhiret hesabına sevilmelidir.

* Din ile dünya avına gidilmemelidir.

* İnsan dünyayı sırtlanırsa, altında ezilir. Maddî cephesini ayakları altına alırsa rahat eder.

* Gaddar dünya, bir üzüm yedirir, yüz tokat vurur.

* Dünya mutluluğu, dünyaya Kur’ân dürbünüyle bakmak, dinin emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından uzaklaşmakla elde edilir.

* Dünyadaki lezzet, dünyevî lezzeti terk etmekle olur.

* Dünya ve içindekileri Allah hesabına sevilirse değer kazanır, lezzet verir. Aksi halde, ni’metler soldukça insan da onlarla beraber solar...

* Dünya saadeti, meşrû dairedeki keyif ile elde edilir.

* Dünyayı bedenen, cismen değil, kalben terk etmek gerekir.

* Sırf dünya için yaratılmadık ki, bütün vatktimizi ona sarf edelim.

* Dünya, mü’minin zikirhane-i Rahmanî’sidir.

* Dünya bir misafirhanedir. İnsan ise onda az duracaktır. Misafir, ev sahibine tâbidir ve beraberinden getirmediği şeylere bağlanmaz.

* Dünyanın bütün güzellikleri Cennetin yanında bir hiçtir. Katrilyonlarca rakamın sonsuzun yanında ne değeri olabilir ki!

* Dünya, ebedî kalmak için yaratılmış bir menzil değil. İnsan, yatırımlarını, asıl vatanına, devamlı kalacağı mekâna yapmalı...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ferşadoğlu Arşivi