Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Aslında hep yalnızdın sen!.. 2

Aslında hep yalnızdın sen!.. 2

Şaşkın bir vaziyette bakıyorsun yine? O güne kadar hiçbir renk , biçim ve estetik katmadığın ruhunun şimdi yalnızlığında seni ayakta tutacak tek güç olduğunu anlasan da çok geç artık.

Sanki bir hayal dünyasında yaşıyorsun.

Dokunduğun, gördüğün, kokladığın işittiğin her şey

Bir illüzyonun silik görüntüleri belleğinde.

Bir rüya gibiydin şu dünyada .

Sanki gerçek olan başka bir şey .

Geçmiş bir rüya seninki bence ,

Bir iz , bir ses , bir soluk nefes kadar bile sürmeyen .

Ve o gün... O gün, sonbaharda dökülen yapraklar gibi savrulur ruhun bedeninden. Sen yine yalnızsın . Omuzlarda ebediyete doğru giderken yıllarını verdiğin zamana, emeğe , kazandığın paraya, edindiğin statüye, kariyerlere, sahte bakışlara ,yalan alkışlara bakıyor bir de önündeki ebedi hayatın getirdiği haberin gönüldeki titreşimlerini dinliyorsun . Yalnızlığını bütün hücrelerinde hissediyorsun artık. Sanki bir hayal dünyasında yaşıyorsun. Dokunduğun, gördüğün, kokladığın, işittiğin her şey bir illüzyonun silik görüntüleri belleğinde.

İki metrelik bir çukurdasın ve yalnızlığını seninle beraber toprağa gömdüklerinde, sen ruhunun " Mutlak Yalnıza "doğru uçuşunu görüyorsun. Bu ruhun niçin yalnızlık çektiğini şimdi anlıyorsun. Şimdi o asli vatanında koşuştururken yalancı gerçeklerin geride kaldığını hissediyorsun.

Yalnızlığı iliklerine kadar işlemiş , yüreği yufka , bilinci açık tüm insanlar için düştüm kelimelerin yollarına . Beni önce modern çağın insanı karşıladı Bilgi ve Düş çağında . İnsanoğlu istediği her şeye sahip , hiç tahayyül edemeyeceği kadar rahat ve şaşalı bir hayata erişmiş ama bütün bunlar onun yalnızlığını gün be gün arttırmış görünüyor.

İnsanın maddi anlamda lüks ve donanımını düşünen , ona para kazanma ve tüketme telkinlerinden başka bir şey vermeyen kapitalist ideoloji bu zamanda; insanların yalnızlığın karanlık çukurlarında kaybolup gitmesine neden oldu. Bir cinayet işledi aslında. Ruhunu öldürdü. Ruhun diriliğini ve aktivitesini köreltti.

Elbette yalnızlık bazen bir kurtuluş , bir esenlik, kendine geliş ve ruhsal tekamüle götüren bir unsur olur . Eğer bir toplumda fuhuş, kumar, içki, zina, yalan, fitne, şirk yaygınlaştıysa ve insanlık karanlık hayatlara gömüldüyse zaman zaman o toplumdan uzaklaşmak, halvete çekilmek Allah'la yalnızlaşmak belki de en muteber eylemdir. Ve aslında böyle bir yalnızlığa her zaman ihtiyaç duyarız.

Ashabı Kehf'i görüyorum çok ötelerde. Zalim bir sultanın şerrinden, kokuşmuş donuk ruhlu bir toplumun çirkefliğinden ıssız bir mağarada yıllar yılı yapayalnız... Ama olsun.. Allah var.. O zaman bir yeis de yok.

Ebu Zerr! Yalnızlığın piri! Peygamberin yalnızlığındaki tek yalnız adam. Yalnız yaşadı, yalnız öldü ve yalnız dirilecek! Ama Allah var! Allah varsa yalnızlık yok! O zaman dert de yok, tasa da yok, yeiste yok.

Kırk yaşında küçük bir bohçasına koyduğu azığıyla Rasulullah'ı görüyorum. Mekke'nin şirk, fuhuş, içki, yalan, diktatörlük gibi dini ve ahlakı çöküntünün doruk noktasına ulaştığı bir dönemde o şehrin dışında ıssız bir mağarada inzivaya çekiliyor. O da yalnız. Ama olsun Allah var... O bize yeter.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi