Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Başsavcı inceleme başlattı, fikir anası rahat uyusun!

Başsavcı inceleme başlattı, fikir anası rahat uyusun!

Müjdeli haberi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’dan aldık...

Değerli Başsavcı, “sivil dikta” konusunda inceleme başlatmış.

Diyor ki, “Basın yazıyor, biz onları ihbar sayıyoruz. Köşe yazarlarımızın yorumlarını ve konuyla ilgili haberleri ihbar kabul ediyoruz. Bunların doğru olup olmadığını değerlendiriyoruz. Şu anda bu aşamadayız. Eğer incelemede deliller ciddi bir hal alırsa o zaman soruşma safhasına geçilecek...”

Şunu demek istiyor: “Her an soruşturma başlatabiliriz...”

Bu “soruşturma”nın yeni bir iddianameyi, dolayısıyla yeni bir kapatma davasını icbar ettiğini bilmem hatırlatmaya gerek var mı?

Laiklikten yırt...

Müteaddit “yolsuzluk” iddialarından yırt...

Usulsüz telefon dinlemelerinden yırt...

Kamu malını “ecnebiye peşkeş çekmek” suçlamalarından yırt...

Gel, hiç de iler tutar yanı olmayan “komik”, “fantastik” ve bir o kadar da “muhayyel” sivil dikta yakıştırmasından Başsavcı’nın incelemesine takıl...

Hazirun, ortada “yeni bir hazırlık var” sanacak ama, değerli Yalçınkaya’nın “sabırla” delil topladığı, bütün gazeteleri “özenle” taradığı, arama motorlarından ilginç suç türleri araştırdığı handiyse iki yıldır konuşuluyor.

Hatta bir “iddianame çatısı” oluşturduğu, konjonktür el verir vermez bunu dava dosyasına

dönüştüreceği bile söyleniyor.
Ben kulağı delik Ankara gazetecilerinin yalancısıyım.

Fakat, aynı kulağı delik arkadaşlar, Başsavcı’nın en çok “sivil dikta” meselesini ciddiye aldığını, bu konuda başlatılacak soruşturmanın kesin kapatmayla sonuçlanacağını, daha doğrusu Başsavcı’nın “böyle bir sonuç” umduğunu da söylüyor.

Olabilir mi?

Ben bir şey demiyorum.

Bu işin “fikir anası” var... Ona sorun!

Hani, son zamanlarda televizyona çıkıp, “İslam ılımlı olursa, iç tehdit konsepti neye göre belirlenecek?” diyen, iktidar partisinin “Cumhıriyetle hesaplaşma içinde olduğunu” söyleyen, hızını alamayıp “Ayol, elbette devletin resmi ideolojisi olacak” diyerek partnerinin ağzının payını veren asabi akademisyen...

Bir de “fikir babası” çıkmıştı... “Türkiye’de sivil dikta tartışmalarını ben başlattım” diyordu. Çakma bir liberaldi...
Babalar ve analar kusura bakmasın, bu işin bir de fikir dedesi var:

Deniz Baykal...

Esasında “fikir anası” ve “fikir babası” kıtlığı çekilmeyen, son derece velut bir konu bu.

Baykal ve bazı Cumhuriyet gazetesi yazarları aracılığıyla siyaset literatürüne kazandırılan “sivil dikta” kavramı, bir ucundan “karşı devrim” lafzına bağlanıyor... Yeni bir şey değil yani... Ne zaman CHP iktidar alternatifi olmaktan uzaklaşsa, ısıtılıp ısıtılıp piyasaya sürülüyor...

Ülke nasıl sivil faşizme gidiyor, kimin üzerinde ne tür bir “vesayet” kuruldu, hükümete çakma özgürlüğünü tepe tepe kullanan “Baykal yandaşları”ndan kaçının kalemi elinden alındı, içeride kaç muhalif yazar yatıyor, mahkemeler kimleri tecziye etti, tecziye edilenlerin oranı ne?

Kimse bunu söylemiyor.

Ben bir şey söyleyeyim, belki Başsavcı “ihbar” kabul eder.

Memlekette sivil dikta yok ama, ciddi bir “militarizm” tehlikesi her zaman var.

Bazı partiler, bazı aydınlar, bazı gazeteciler “demokrasi dışı eylemlerin odağı” olmuş illegal yapılanmaları savunuyor, akim kalmış darbe girişimlerine mazeret üretiyor; dolayısıyla militarizme zemin hazırlıyor..

Bireylere bir şey yapamazsınız... Ama partiler hakkında inceleme başlatmak zorundasınız...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi