M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Konuşan Türkiye

Konuşan Türkiye

Bir zamanlar Süleyman Demirel'in seçim meydanlarında sıkça telaffuz ettiği bir propaganda sloganıydı "Konuşan Türkiye Hedefimizdir" cümlesi.
Ama o, devlet hizmetlerinden tekaüte ayrıldığı günlerde, konuşan bir Türkiye değil, konuşanların cezalandırıldığı bir Türkiye bırakarak gitti.
1962'de başladığı siyasi hayatında tam 38 yıl boyunca Türkiye'nin kaderini belirleyen çok önemli olaylar, onun imzasını taşıyordu.
Nihayet, Cumhurbaşkanı olarak devlet hizmetine nokta koyduğu 2000 yılında, bize "28 Şubat" gibi hâlâ yaralarını saramadığımız "derin" bir miras devretti.
***
"28 Şubat"ın 13.yıldönümünde Demirel dahil o günlerin aktörleri bir kez daha hatırlandı.
Ortak kanaat şuydu:
Darbeciler gibi, "28 Şubat" sürecini başlatanlar da hesap vermeli, yargılanmalıdır.
Hatta, daha da geriye gidilerek 80 ihtilalini yapanların da cezalandırılması talep ediliyordu.
***
"28 Şubat" sürecinin birinci derece muhatabı ilan edilen Refahyol Hükümeti'nin Başbakanı sayın Erbakan'ın anlatacakları çok şeyler olduğunu düşünerek kaleme aldığımız "Erbakan neden konuşmaz" başlıklı yazımız, bu çerçevede geniş yankı buldu.
Yazının yayınlandığı 28 Şubat günü sayın Erbakan'ın ESDER'deki konuşması da bir tevafuk oldu.
Bazı okuyucularım yazıdan farklı manalar çıkararak serzenişlerini dile getirdiler.
Oysa yazının amacı, bir zamanlar üstü örtülen gerçeklerin artık ortaya çıkmasını sağlamaktan ibaretti.
***
MHP lideri Bahçeli bile, bu gerçeklerin aydınlanmasını grup toplantısında gündeme taşıdı.
Bahçeli, "28 Şubat sürecinin mağduru aranacaksa bunun Necmettin Erbakan ve partisinin olduğunu" belirterek, "darbelere ve demokrasiye müdahalelere gerçekten karşı ise Başbakan Erdoğan'a çağrımız, henüz eyleme geçmemiş planlardan önce bizzat yaşanmış ve aktörleri belli olan 28 Şubat denilen sürecin sorumlularından hesap sormaya başlamasıdır. Gerçek samimiyet sınavı böyle belli olacaktır." diyerek şaşırtıcı bir çıkış yaptı.
Bahçeli'yi bu çıkışından dolayı tebrik etmek gerek.
Ancak, eyleme geçmeyen planları hafife alıp bunu yapanları sanki aklar gibi görüntü vermesi, ikinci sözündeki samimiyete gölge düşürmüş oldu.
***
En dikkat çekici çıkış ise, CHP lideri Baykal'dan geliyordu.
"Başta Kenan Evren olmak üzere ihtilal yapanları yargılamak için Anayasa değişikliğine hemen destek vereceklerini" söyleyen Baykal, günün moda deyimiyle Erdoğan'ı "gaza getirmeye" çalışıyordu.
Erdoğan'ı samimiyetsizlikte suçlayan Baykal, şimdi kendisi samimiyet sınavından geçtiğinin sanırım farkında değil!
Çünkü, Baykal için akla gelen soru şu:
İhtilalcilerin hemen yargılanmasını isteyen biri, acaba Ergenokon davasında ismi geçen sanık cunta veya darbecilerin avukatlığını hâlâ nasıl kabullenebiliyor?!
Adama sormazlar mı?
Darbeye açıkça teşebbüs edenleri yargılamak için, illâ onların darbe yapmalarını beklemek mi gerek!?
***
Evet, Türkiye konuştukça bazı şeyler çok daha iyi anlaşılıyor.
Konuşmak iyidir.
İnsanlığın ortak anlaşma aracı da konuşmak değil mi?
"Konuşan Türkiye" yi seviyorum.
Erbakan Hoca'nın daha çok konuşmasını istediğim de bundan.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi