Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Yandaş kim-candaş kimdir?

Yandaş kim-candaş kimdir?

Şeflik günlerini iple çekiyorlar...
Demokrasi-memokrasi yalancı meme gibi bir şeymiş meğer...
Bakıyorum da herkes ya kendi mevziini korumak derdinde, ya da ötekinin mevziini zaptetme hevesinde...
Şu hale bakar mısınız?
Üç/beş çığırdan çıkan gazete, üç/beş başına buyruk televizyon çıkınca salıncaktan düşmüş çocuklar gibi feryat etmeye başladılar...
Utanmasalar geride kalmış bayat bir türküyü canlandıracaklar:
Olur mu böyle olur mu?
Niye olmasın bre yellozlar?
Seçimler sırtınıza taş getiriyor...
Güdümlü yayın yapmayanlar hayali bir “yandaş” töhmeti ile cezalandırılıyor...
Yandaş yargının zuhuratlarına bakalım:
Sayın Yekta Güngör Özden ne kadar da sevilirdi şeflik dönemi artığı medya tarafından... Hele, “Solcu olmayan insan bile değildir” dediği için...
Daha eskiye gidersek, İstiklâl Mahkemeleri hakimlerine toz kondurmuyor candaş medyamız...
Yassıada kuklaları yüksek hakim sayılıyorlar el’an...
Çevik Bir eğitim merkezinde doktora yapan savcılar, hakimler için tek eleştiri gelmez “candaş” medyadan...
Bir A. Necdet Sezer geçti takvim yapraklarında...
AYM Başkanı iken malum da C.Başkanı olunca işi Veto’culuğa, Foto’culuğa dökmüştü... CANDAŞ bir yasakçıydı...
AKP muhalifliğini bahane ederek yollarımızı, kollarımızı kesen hukukçular arttı da arttı...
2000’li yıllara damgasını vuran 367 numaralı Onursal Sabih hukuka takla attırmakta maharetini gösterdi... Eminağaevladı, Kadir Özbek gibi müstesna takipçileri berdevam başağrısı yaptılar... Pek çoğunun baş hamisi CHP’li Mehmet Moğultay, Seyfi Oktay hatırdan çıkacak değil...
Emin kuşçunun hanımı da yapraktan-topraktan geleceği okuyan bir deha idi...
Hepsini saymak hem zor, hem yerimiz müsait değil...
Başbakanın canına tak etmiş ki “reform”dan bahsetmeye başladı...
Anayasa Mahkemesi, topyekûn Anayasa değişse bile fayda vermez...
Çünkü, muhterem candaş yargıçlarımız yerli yerinde duracak...
Mezhepçi bir yapılanmanın cenderesindeki hukukumuz bu haliyle kalırsa, değişiklikler sadra şifa olmaz...
Yukarı mahallede görevli hukukçular arasında mezhepçi olmayan kaç kişi var?
İntikam alacaklar muhtemelen...
AKP ne yaparsa yapsın çarpıklığı düzeltmekte zorlanacaktır... Hatta engellenecektir...
Adamlar “kazanım kalelerini” can pahasına savunacaklar...
Cumhurbaşkanlığını kaçırdılar, TSK’yı kısmen kaçırdılar sayılır...
Hukuku ne pahasına olursun olsun kaçırmak niyetinde değiller...
Varlıkları candaş yargıya bağlı...
Yargıtay Başkanı maşallah iyi bir ezberci çıktı...
Deniz Baykal “Laiklik kuşatma altında, Cumhuriyet kuşatma altında” diye diye, zihinlere bir model soktu...
Yargıtay Başkanı Gerçeker hiç de inandırıcı olmayan, dahası çok gülünç iddialar öne sürüyor...
Yargı kuşatma altında imiş...
İnsaf be!..
Candaşlarınızın açtıkları davalardan hangisi yürütmeleri durdurmadı? Hangisi Anayasa Mahkemesi’nde reddedildi?
Hükümet, yani yürütme, artık hukukçularımız oluverdiler...
Belediyenin toplu taşıma ücretlerine bile müdahil olan, yürütmeyi durdurduğu gibi 6 yıl önceki ücrete dönüş yaptıran zihniyet hukukun neresindedir?
Ya da:
“Evet isim yok, hakaret yok, amma şikâyetçinin onore edilmesi için bir miktar tazminata hükmedilmesine” diyen yargıya kim güvenir?
Öğrencinin bursuna, hanımların giyimine, koyunların kuzu doğurmalarına kadar yasaklama getiren, yürütme durduran candaşlara CHP’nin canı kurban... AYM-HSYK normal bir çizgiye getirilmeden, mezhepçiler ayıklanmadan ne yapılsa nafiledir...
Ekranlar gazeteler muharebe alanı
Yan çizeni döverek yuttururlar yalanı
Gaiplere karıştı muazzam pehlivanlar
Ne Çömez’i gören var, ne dağ gibi Dalan’ı...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi