Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

İçimizdeki Gladio ile Yüzleşmek

İçimizdeki Gladio ile Yüzleşmek

Bu haftaki kitabımız Nesil Yayınları’ndan. “İçimizdeki Gladio ile Yüzleşmek” adını taşıyan eserin yazarı gazeteci yazar Abdülkadir Selvi.
Bizim nesil, siyasi cinayetler, faili meçhuller, kontrgerillalar, gladiolar, darbeler, çeteler, cuntalar, velhasıl millete ve devlete karşı işlenecek ne kadar pislik varsa hepsini yaşadı, gördü, bildi, duydu.
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana bizim kuşak kadar talihsiz bir nesil yaşamadı bu topraklarda. Her türlü karanlık işler, her türlü pis pazarlıklar, her türlü pis darbeler ve teşebbüsler bizi buldu. Rahat nefes alamadık, rahatça dost olamadık, rahatça sevip âşık olamadık, rahatça ailemizi tanıyıp, bilip sevemedik ve iyi olan her şeye hasret kaldık.
Allah topunun belasını versin. Millete gün yüzü göstermediler, devleti cüzdanlarına sıkıştırma uğruna çarçur ettiler ve koca bir ülkeyi tarumar eylediler. Analar en çok bizim nesilde ağladı, babalar en çok bizim nesilde yüreksiz ve korkak oldular.
Çünkü millete savaş açmış gizli ve açık ne kadar darbeci zihniyet varsa, hepsi de milletin üzerine çöktü ve bizim nesil, bu çöküntünün altında inim inim inledi. Ocaklar söndü, aileler dağıldı, milletin birbirine güveni sıfırlandı, devlet milletten, millet devletten koparıldı.
Her türlü yaraya, acıya, kayba rağmen, ülkeyi birlik ve beraberliğe işte bizim nesil getirmek üzere harekete geçti. Bugünkü iktidarda bu yaralı nesil var. Bu nesil, mevcut çetelerin, darbecilerin, cuntacıların ve Ergenekoncuların geçmişte ülkeyi yaşanmaz hale getirenlerin devamlı olduğunu bildiği için, ülkemizin ve milletimizin birliği, bütünlüğü ve gücü adına yola çıkarak; barışa, sevgiye, kardeşliğe bayrak açtı ve barıştan, sevgiden, kardeşlikten, birlikten, beraberlikten, kalkınmadan, refahtan yana olanları çağırdı.
Bu çağrıya elbet darbeciler, cuntacılar ve malum siyasiler karşı çıkacaktı, çıktı da. Şimdi sözü, bugün tanıtmaya çalışacağım eserin yazarı Abdülkadır Selvi’ye bırakıyorum. Selvi, kitabının önsözünde şu ipuçlarını vererek eserin sayfalarını çevirmemizi istiyor:
“Milliyetçiliğin her türlüsü yaşandı bu topraklarda... Hatta milliyetçi akımların en şiddetlisine tanık oldu imparatorluk coğrafyası. Bu uğurda bir imparatorluk batırdık. Doğrusu ve yanlışı ile milliyetçiliği tanıyorduk.
Ancak “ulusalcılık” rüzgârları farklı esti. 12 Eylül öncesinin Komando Yaşar’ı ile devrimci Perinçek’ini yana yana bulduk. Kıbrıs Barış Harekâtı’nı işgal olarak değerlendirenlerle, Kıbrıs davasının sembolü Denktaş’ı bir araya getirdi ulusalcılık.
“Bu ulusalcılık nelere kadirmiş!” demeye kalmadan bu kez devrimci İlhan Selçuk’tan MHP’ye methiyeler dizilmesine tanık olduk. Küçük dilimizi yutmaya az kalmıştı ki, Beka’ya gidip Öcalan’ın elini sıkanlarla, Öcalan’a silah sıkan “Tanburacı Paşaları” aynı zeminlerde görür olduk. Ezberimiz fena halde bozulmuştu.
İşte o sırada geldi Sauna, Atabeyler, Vatanseverler ve Ergenekon operasyonları, Hrant Dink ve Danıştay cinayetleri. Bırakın ne olduğunu anlamayı, gözümüz fal taşı gibi açılmış, dilimiz tutulmuş, olan biteni izliyorduk. Sadece izlemekle yetinmeyelim istedik. Ve bu eser çıktı ortaya.”
Evet, Abdülkadir Selvi kitabı hakkında bunları söylüyor. Kitabın içinde hem MHP’lilerin hem de CHP’li ve onlardan üreme ne kadar sol takım varsa hepsini bulacaksınız. Silahlı müdahale edenlerle, silahlı müdahalecilerin avukatlığına soyunan kravatlı solculardan sağcı geçinenlere kadar hepsi var.
Yazar meseleyi 12 Mart 1971 darbesiyle başlatmış. Kısmen 27 Mayıs darbesi de var ama 12 Mart’tan bu tarafa meydana gelen olayları irdeleyerek günümüze gelmiş. O günden bugüne bütün oyuncuların bir tek ideolojisi var: “Milletten ve devletten nefret etmek.”
Eser hakkında bilgi için: Nesil Yayınları; 0212 551 32 25




Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi