Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Otlu cenazeler!

Otlu cenazeler!

Cenaze merasimi insanın insana son görevidir.
Bazen yakınlar, bazen tanıdıklar, bazen dostların cenazelerine katılır, onlara dua ederiz.
Aslında akıbetimize dua ederiz; ‘Onlar gittiler, bizim halimiz ne olacak?’
Bakarsınız cemaat az, üç-beş konu komşu...
Belli ki gariban...
Bir bakarsınız cemaat çok, etrafta çiçekler- çelenkler.
Bir de gavur eziyeti Mozart’ın marşı...
Cenaze sahipleri de kıyıda seyir defterinde.
Camiden cemaat çıkacak, cenazelerini kılacak!
Öyleleri sırf halk demesin diye (mahalle baskısı yüzünden) cenazesini caminin musalla taşına getirmiş, değilse doğrudan toprağa sallayıp kapatacak.
İşte öylesi bir hava.
Arkadaşımın babası vefat etmişti.
Gitmezsek olur mu?
Kalktık gittik.
Öğle namazını müteakiben cenaze kaldırılacak...
Arkadaşımın düşünce yapısını bildiğimden babasının cenaze namazını kılıp kılmayacağını merak ediyordum.
İçimden “O kılmazsa ben de kılmayacağım” geçiyordu.
Öğle namazı sonrası cemaat saf tutmaya başlayınca baktım ki bizimki eş ve çocuğu ile birlikte köşede seyirci gibi bakıyor. Ben de aynen onun yanına dikildim.
Cenazeyi başkaları kıldı, başkaları kaldırdı, arabaya kadar götürdü.
Biz seyirciyiz...
Aradan bir hafta geçince Yargıtay’a gittiğimde odasına uğradım. Girer girmez “Ben sana dargınım” demez mi.
“Ne dargını, ne yaptım?”
“Daha ne yapacaksın, benim namaz kılmadığımı biliyorsun, namaz kıldığın halde babamın cenazesini kılmadın.”
Vay başıma gelenler...
“Arkadaş, sen kendi kaderine kızsana. Babanın cenazesini kılmıyorsun, başkalarından bekliyorsun. Yoksa namaz kılanları ‘cenaze kılma memuru’ mu sandın? Bir yanlışlık olmasın?”
Arkadaş uzun zaman benden uzak durdu...
Akıbetin hayrola...
Çocuklarına Allah ve Resulü’nün emirlerini öğretmeyenlerin düştükleri sefilliğe bak. Babasının namazını kılmayan evlat kendine küseceği yerde başkalarına darılıyor...
Müslüman anne babalar...
Tabii ki muhatabımız inananlar, bizler... Sadece cenaze namazının kılınmayışından olsa neyse. Şu düğünlerdeki açıklık rezaleti neyin nesi?
Başı kapalı, elinde tespih, alnında secde izi olanların dünyadaki en karanlık amelleri.
Nereden buluyorlarsa, ne için yapıyorlarsa, kimlere yaranmaya çalışıyorlarsa, fetvasını nereden bulmuşlarsa çocuklarının ya başlarını, veya göğüslerine varıncaya kadar açmadan düğün yapamıyorlar....
Anne topuklara kadar kapalı, kız çocuğu açık; salon alkıştan inliyor.
Bu kadar bilinçsiz, bu kadar duygusal ve de anlamsız alkışların hesabı olduğunu düşünen bir Allah’ın kulu yok mu aramızda?
Gerçekten düğün manzaraları çok vahim...
Oradaki imtihan desinler için...
İş hayatındaki imtihan üç-beş kuruş için...
Değer mi?
Cenazelerine ot getirip kıyıda bekleyenlerin imtihanı da sırf laikçilik denilen ithal malı saplantı... Otlu cenazeler, İslam dışı düğünler...
Gidiyoruz gündüz gece, Allah sonumuzu hayırlı etsin...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi