Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Bir hâkimin inanılmaz değişimi

Bir hâkimin inanılmaz değişimi

İnsan bu... Değişir... Denilebilirse, şartlara uyum ve “değişim” konusunda adaptasyon gücü en yüksek canlı türü, insandır.

Hayat değişiyor, toplumlar değişiyor, tarih değişiyor, “üretim biçimi ve alışkanlıkları” değişiyor; doğal olarak insan da değişecektir.

HSYK’nın “yaz kararnamesi”yle İstanbul’a atadığı eski Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi Oktay Kuban’ı da müthiş bir değişim atılımı içinde görüyor ve inanın çok seviniyoruz.

Bir “istihza” ve “istiskal” çabası içinde değilim.

Değerli hâkimin tasarruflarını sorgulamak gibi bir niyetim de yok.

Sadece kafamı kurcalayan bazı sorulara cevap arıyorum.

Mesela, Kuban’ın nöbetçi olduğu günlere dikkat çekilmişti. Bizzat Şamil Tayyar, köşesinde, Kuban eliyle Ergenekon ve Balyoz soruşturması sanıklarına tahliye verileceğini söylemişti.

Söylediği gibi de oldu.

Kuban, dosyasını incelediği sanıkların neredeyse tümünü serbest bıraktı.

Şamil Tayyar durumun böyle olacağını nereden biliyordu? Bir tesadüfle mi karşı karşıyaydık? Hukukta “tesadüf” diye bir şey olabilir miydi? Daha önce ifade vermeye yanaşmayan bazı sanıkların Kuban’ın nöbetini kollaması da tesadüften sayılabilir miydi?

Bu soruları çoğaltabilirsiniz...

Kuban, daha önce de “ıslak imzacı” albay Dursun Çiçek için tahliye kararı vermişti... Bu karar çok eleştirildi... “Jet tahliye” filan dendi... Dosyanın yeterince incelenmediği öne sürüldü...

Hakikaten öyleydi... Dosya yeterince incelenmemişti. Kuban’ın buna zaman ayırması teknik olarak mümkün değildi.

Kaldı ki, Eski Yargıtay savcılarından Ahmet Gündel’in de belirttiği gibi, mahkemenin Çiçek konusunda gösterdiği gerekçeler tatminkâr değildi, ortada ciddi suçlamalar vardı.

Dursun Çiçek durumunda olanlar normalde tutuklanırlar, yargılamaları da tutuklu devam eder. Daha küçük suçlamalardan hakkında tutuklama kararı olan pek çok kişi varken, Çiçek’in salıverilmesi, ister istemez bazı soruları beraberinde getirecekti.

Dikkatimi çeken ikinci husus şu:

Hâkim kararlarında “standart” aranır. Bir hâkim, benzeri davalarda farklı kararlar veremez, vermemelidir.

Buna bağlı olarak, tahliye gerekçelerinde de standart aranmalıdır.

Nasıl mı?

Buna da Diyarbakır Barosu’na kayıtlı olarak görev yapan Avukat Tahir Elçi cevap versin.

Kuban’ı Diyarbakır’da görev yaptığı dönemden tanıdığını belirten Elçi aynen şunları söylüyor:

“Kuban bizi hayretler içinde bırakıyor. Kendisini bir önceki görev yeri olan Diyarbakır ilimizden tanırım. Balyoz soruşturmasındaki tahliyeci tutumunun aksine Diyarbakır’dayken tutuklama eylemli bir hâkimimizdi. Biz onu Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görevliyken, huzuruna getirilen ve tek suçu taş atmak ve zafer işareti yapmak olan çocukları dahi tutuklayıp aylarca hapiste yatıran bir hâkim olarak hatırlıyoruz. Hükümeti yıkmak için plan yapmak ve darbeye teşebbüs suçlaması ile tutuklanan Balyoz sanıklarını salıverince aklımızdan keşke aynı tavrı Diyarbakır’da da gösterseydi diye geçirdik. Diyarbakır’da yetersiz delillerle çok sayıda insanı yıllarca hapis yatırdı...”

Ben de bu değişimi merak ediyorum işte.

Kuban’a ne oldu böyle?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi