Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Baykal, bu ülkede bir Cumhurbaşkanı olduğunu hatırladı

Baykal, bu ülkede bir Cumhurbaşkanı olduğunu hatırladı

İnsanları enayi yerine koymayın Sayın Baykal... Başlangıçtan beri uzlaşmaz tavrınızı sürdürüyorsunuz.

Hükümet canibinden gelen hiçbir teklifi, hiçbir anlaşmayı, hiçbir mutabakat önerisini kabul etmediniz.

En çok şekvacı olduğunuz konuda ayağınıza kadar gelindi, “Bu anayasa değişikliği de nerden çıktı?” dediniz.

Kürt meselesi görüşmelerine kapılarınızı sıkı sıkıya kapattınız.

Demokratik açılıma destek vermediniz.

Daha çok özgürlük için anayasa değişikliğine gidildi, Anayasa Mahkemesi’ne koştunuz.

Bari 301. madde iyileştirilseydi... “Hayır” dediniz.

Bari parti kapatmalar zorlaştırılsaydı... “Olmaz” dediniz.

Bari parlamento üzerindeki yargı vesayeti sona erdirilseydi... “Bu hiç mümkün değil” buyurdunuz.

Hem “Bu hiç mümkün değil” buyurdunuz, hem de “Kapımıza gelirlerse, çayımızı içip giderler” diyerek, istiskal yoluna gittiniz. Çok ayıp ettiniz...

Şimdi de buyuruyorsunuz ki, “Teklifteki üç madde ayrılsın, anayasa değişikliğine destek verelim...”

Hani hiçbir şekilde uzlaşmazdınız?

Hani kapınızı çalmasınlardı?

Hani gelseler bile çaylarını içip giderlerdi?

Sizi bu “son dakika aculluğu”na iten nedir?

Parlamentodan ve teklif sahiplerinden umudu kesince, bu kez Cumhurbaşkanı Gül’e yöneldiniz. Gül, üç maddeyi ayırıp referanduma götüreceğini açıklayacak, siz de pakete koşulsuz destek vereceksiniz.

Bunu söylerken de tehdidi elden bırakmadınız: “Gül bunu oylamadan önce açıklasın, paket önüne gittiğinde iş işten geçmiş olur...”

Ne olurmuş peki?

Türkiye büyük sıkıntıya girermiş.

Türkiye’nin gireceği varsayılan sı

kıntı, mevcut sıkıntıdan daha mı büyük olacak? Nedir yani?
Hem, cari sıkıntılar (yargıdaki oligarşik yapılanma, Anayasa Mahkemesi’nin “parlamento üstü siyasi erk” işlevi görmesi) konusunda bir öneriniz, bir tedbiriniz, bir iyileştirici açıklamanız var mı ki, “muhayyel sıkıntı” üzerinde söz söyleme hakkına sahip oluyorsunuz?

Sanki uzlaşmaz görüntü veren başkalarıymış gibi, “Türkiye’nin gelecekte karşılaşacağı büyük sıkıntıları ve kutuplaşmaları önlemeye çalıştığınızı” iddia ediyorsunuz ve “alışkanlıkla” yine tehdide başvuruyorsunuz: “Yarın daha sıkıntılı tablolar ortaya çıktığı zaman bizim bu önerilerimizi reddetmenin pişmanlığı, üzüntüsü ortaya çıkabilir...”

Bu ülkede bir sıkıntı sözkonusuysa, sebebi sizsiniz.

Bu ülkede “kutuplaşma” varsa, sebebi sizsiniz.

Bu ülkede doğru dürüst anayasa yapılamıyorsa, sebebi sizsiniz.

Diyorsunuz ki, “Cumhurbaşkanının niyeti varsa, oylamadan önce bizimle bir temas kurar, bizden anlayışımızı dinler, kendi anlayışını söyler. Bunu yapmıyor...”

Bence bunu yapmasın.

Bunu yapmayan adama karşı bilinçli bir “yok sayma politikası” uyguladığınızı bu halk unutmadı.

Hiçbir davetine icabet etmediniz.

Hiçbir resepsiyonuna katılmadınız.

Ülke yararına olabilecek hiçbir çağrısına olumlu cevap vermediniz.

Hatta, nezaket gösterip “Hayırlı olsun”a bile gitmediniz.

Şimdi birden “Cumhurbaşkanı” olduğunu hatırlıyorsunuz ve anayasa değişikliği konusundaki “ayak oyununuza” ortak olmasını istiyorsunuz.

Geç kaldınız.

Bu sonucu, “367 numaralarına” kalkışmadan önce düşünecektiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi