Mehmet Şeker

Mehmet Şeker

Kaç kere ölünür?

Kaç kere ölünür?

Ankara'da öğrenciyken aynı evde kaldığımız bir arkadaş vardı. Keçiören'den Aydınlık'a, Demet'ten Cebeci'ye şehrin birçok semtini dolaştıktan sonra, yorgun bir gemi gibi Bahçeli'ye demir atmıştık.

Bir ara onbeşinci sokaktaki evimiz fazla kalabalıklaştı.

O değerli arkadaşım, himmet gösterip ondördüncü sokaktaki evine davet etmişti sağolsun.

Ondan dinlediğim ilginç bir konu, aradan seneler geçmiş olsa da aklımdan çıkmaz.

*

Derdi ki:

"Ben küçükken, her şeyi bana ait sanırdım.

Çevremde her ne oluyorsa benim için oluyor bilirdim.

Anne benim annem, baba benim babam... Kardeş, benim kardeşim...

Yağmur yağıyorsa benim görmem için yağıyordur.

Yoldan bir ayı oynatıcısı geçiyorsa, benim görmem gerektiği içindir.

Yediklerim, giydiklerim, yaşadıklarım hepsi bana özel.

Enişte benim eniştem, dayı benim dayım...

Sonra büyüdükçe bir de baktım ki vaziyet aslında öyle değil.

Küçüldüğümü hissettim.

Önemsizleştiğimi...

Sıradanlaştığımı...

Kalabalık arasında bir kişi olduğumu gördüm.

Yağmur, herkes için yağıyordu.

Benim yaşadığım olayları, pek çok kişi daha önceden yaşamıştı.

Orijinal sandığım düşüncelerim, başkaları tarafından evvelce düşünülmüş, konuşulmuştu.

Aynı elbiseleri giyenler, aynı meyvaları yiyenler o kadar fazlaydı ki...

Benim başıma gelen sevinçler, mutluluklar, heyecanlar, acılar, üzüntüler ne varsa, hepsi kopyalanmış gibiydi neredeyse.

Güneş, tek benim güneşim değildi.

Bunun şaşkınlığı bir dönem sürdü.

Sonra galiba sıradanlığa razı olup alıştım.

Büyümüştüm."

*

O arkadaş, şimdi milletvekili. Senelerdir görüşmedik, yollar bir daha kesişmedi.

Arada bir ekranda rastlarım.

Kürsüde konuşan hatibe oturduğu yerden el kol işaretleri yaparken görürüm.

Şu satırlar gözüne çarparsa, anlattıklarını unutmadığımı, hatırladığımı bilsin isterim.

*

Bizim arkadaş erken farketmiş...

Bazıları, büyüyüp yetişkin olduktan sonra da başına gelenleri sadece kendi başına geldiğini sanıyor.

Tamam, herkes tektir, biriciktir. Hoşça bakması gerekmektedir zatına. Çünkü zübde-i âlemdir.

Ama özellik de genellik de bir yere kadar.

*

Mutluluklar da acılar gibi, daha önce nerelere uğrayıp öyle geliyor insanın başına.

Kimi bir sevdiğini kaybeder, kimi doğuma gitmek üzeredir, kimi düğün telaşında... Bir başkası boşanma kararına resmiyet kazandırmış, mahkemenin basamaklarından inmektedir... Bunları tek kendine has zanneder bazıları.

"Sizin hiç babanız öldü mü / Benim bir kere öldü, kör oldum" der hani Cemal Süreya.

Ya kaç kere ölecekti?

İlahi Cemal Efendi!

"Öldüm öldüm, dirildim" diyenlerin söylediği ne kadar doğru olabilir?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Şeker Arşivi