Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Hey yavrum hey... Hukuk devletine de bakın hele!

Hey yavrum hey... Hukuk devletine de bakın hele!

Bir “ses kaydı” daha düştü internet sitelerine... Bu kez, bir yüksek mahkemede yargıçlık yapan değerli bir üye konuşuyor, yorumlar yapıyor.

Ses, gerçekten de “asker kökenli” olan o değerli üyeye mi aittir?

Fikrim yok.

Daha önce düştüğüm “ihtirazi kayıt”, bu ses kaydı için de geçerli.

Bunları kim dinliyor, kim kaydediyor, kim internet sitelerine servis ediyor, bilmiyorum.

Nerden bakarsanız bakın, olay, “dinleyen ve kaydeden” açısından suç teşkil ediyor.

Neşriyatta bulunanlar da bu suça ortak mıdır?

Emin değilim.

Her ihtimale karşı, değerli konuşmacının ismini gizledim. Konuşmacının kendisinden çok, “konuşulanlar” önem arz ediyor burada.

Dinleyelim...

Diyor ki değerli üye, “Genelkurmay Adli Müşaviri olan Paşa var. 30 senelik arkadaşım benim. Üye arkadaşlarımdan ikisi de oradaydı. Öğlen çok güzel bir yemek verdi bize. İşte sohbet ettik biraz. Bize söylediği şuydu adamın: Bak gemi azıya aldılar. Çok büyük komplikasyona yol açma riski var. Elinizi vicdanınıza koyup, toplum baskısını göğüsleyip, bir an önce kapatın. Bunu söyledi adam. Devletin kurumlarının, Silahlı Kuvetler’in bizden arzuları var. Sanırım Nisan Mayıs gibi gündeme alırız bunu.”

Konuşmacı, belli ki, parti kapatma davalarına bakan yüksek mahkemenin bir üyesi... İki arkadaşıyla birlikte, bir generali ziyarete gidiyorlar, yemek yiyorlar, sohbet ediyorlar filan... Derken general, “kapatın” diyor.

Kapatılması istenen parti hangisi olabilir?

Elbette iktidar partisi...

Devam ediyor konuşmacı: “Bizde bir yemin metni var. Anayasayı koruyacağıma, bilmem neye... Burayı koruma yetkim varsa,

anayasaya vekillik görevi bana verilmişse, benim sözüm tabii ki şey olacak ya...”
Bitti mi?

Devam ediyor: “Devletin bekası söz konusu olduğunda, gözümüzü kırpmayız, kellemizi veririz. Paratoner olmaya soyunduğumuza göre, yıldırım düşecek.”

Bitti mi?

Biter mi hiç? “Bunlar iyice gemi azıya aldılar. Tabii sonuçlarına katlanırlar. Şunun farkındalar: Bizim kararımızla birlikte milletvekillikleri de düşecek. Hepsi hakkında bir ton dava var. Hepsini içeri alacaklar.”

Bitti mi?

Bitmedi ama hadi bu da son olsun: “Bizim çizdiğimiz kırmızı çizgiler var: Sen laikliğe karşı eylemlerin odağı oldun. Odak olmak için birçok yoğunluk gerekiyor. Bu saatten sonra yoğunluk aramayacağız. Başsavcı yeniden dava açsın yeter. Desin ki, Başbakan’ın şu hareketi. Tek şey yeter. Demoklesin kılıcı derler ya, aynen öyle...”

Konuşma bu minval üzere uzayıp gidiyor.

Bu “ses kaydı”nın bize anlattığı nedir?

Şudur:

BİR- Bu ülkede geçerli olan şey “hukuk” değil, güç dengeleridir.

İKİ- Kendilerinde “anayasaya vekillik” görevi vehmedenlerin asker talimatıyla iş yapmaları bir “kader”dir.

ÜÇ- Parti kapatma davalarının arkasında sürekli bir “organizasyon” vardır.

DÖRT- Hukuk dışına çıkmak, bazı hukukçular açısından doğal bir sonuçtur.

Beşincisini yazmayayım... Bu madde, “Yeter ki dava açsın” denilen şahısla ilgili... Çünkü, değerli üye, konuşmasının bir yerinde şu itiraflarda bulunuyor: “AKP devleti yıkacak ne yapmış, hepsi şeyden internetten alınma, uydurma şeyler...”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi