Tahran ve Washington arasındaki güç mücadelesi

Tahran ve Washington arasındaki güç mücadelesi

AHMEDİNEJAD DAHA NEŞELİ VE KARARLI
Hangisi siyasi olarak daha iyi? İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad mı yoksa, değişmeyen karşıtı ABD Başkanı George Bush mu?

Her iki lider de muhafazakar birer şahin. Her ikisi de içeride muhalefeti bertaraf ederek, kendi otoritelerini empoze ettiler. Ancak, her ikisi de siyasi, ekonomik ve stratejik olarak epey zorluklarla yüzleşiyor. İkisinden İran Cumhurbaşkanı Amerikalı düşmanından daha kararlı, neşeli ve canlı görünüyor.

HER İKİ üLKEDE DEĞİŞİM
Tahran ve Washington’da sertlik yanlısı muhafazakarlar son dönemlerde liberal karşıtları üzerinde güçlü bir zafer kazandılar. Ancak her ikisi de bu avantajlarını çok uzun süre koruyamayacaklar. Her iki ülkede ‘değişim’ kapıda. Eğer hemen değilse bile o zaman kesinlikle gelecek yıl.

İRAN SEçİMLERİ
İran’da bu ay yapılan milletvekilleri seçimleri geçici olarak Ahmedinejad ve müttefiklerinin otoritesini güçlendirdi. Gelecek ay yapılacak olan ikinci turda, Ahmedinejad yanlıları büyük ihtimalle 290 sandalyeli parlamentonun üçte birini kontrollerinde bulunduracaklar. Geriye kalan sandalyeler ise, Ahmedinejad’ın popülist politikalarını eleştiren ılımlı muhafazakarlar ile eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’nin başını çektiği reformcular arasında paylaştırılacak.

Reformcuların çok zayıf olması, onların halk desteğini kaybettiğinden değil, bilakis, rejimin teokratik gözlemcileri yüzlerce reformcu adayı seçim öncesi yasakladı. Washington ve Avrupa Birliği, bu yüzden seçimlerin özgür ve adil geçmediği suçlamasını yöneltti.

FALLON’UN İSTİFASI ŞAHİNLERİN ZAFERİ OLARAK YORUMLANDI
Washington’da ise, Amerikan güçlerinin Ortadoğu’daki komutanı Amiral William Fallon’un ani istifası, Amerikan güç merkezlerinde neo-conların realistler üzerindeki zaferi olarak yorumlandı. Gerçekten bu, İran’daki gibi olmasa da önemli bir stratejik seçenek olarak, aykırı seslerin susturulması olarak görüldü.

FALLON, NEDEN IRAK’TAN çEKİLMEK İSTEDİ?
Fallon kendi iyiliği için İran’la diplomasinin yararlı olduğunu dillendirdi. Fallon’un söyledikleri Washington’un mevcut tehditkar, yaptırımcı siyasetinden ayrıydı. Fallon, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney ve ABD’nin Irak’taki komutanı General David Petraeus’un aksine Amerikan askerlerinin Irak’tan daha hızlı bir şekilde geri çekilmesini istedi. Genel olarak Amerika’nın Irak ve İran’dan stratejik olarak geri çekilerek Afganistan ve Pakistan’a yönelmesini istedi Fallon.

BARACK OBAMA İRAN İLE İLİŞKİLERİ GELİŞTİREBİLİR Mİ?
Tahran ve Washington’da muhafazakarların zaferlerinin uzun süre kalıp kalmayacağı ya da ters tepeceği henüz beklemede. George Bush, saygınlığını yitirmiş, topal ördek bir başkan ve son aylarında kaybettiği otoritesini geri almaya çalışıyor. Eğer Barack Obama önce Demokrat Parti adaylığını sonra da Amerikan başkanlığını kazanırsa, Amerika’nın İran ile ilişkileri General Fallon’in tasvip edeceği şekilde yeniden düzenlenebilir. Bazı yazarların umduğu kadar gelişmeler büyük bir pazarlık şeklinde cereyan etmese de, en azından ilişkiler normalleştirilebilir, diyalog başlatılabilir ve elçilikler tayin edilebilir.

AHMEDİNEJAD’IN EKONOMİ POLİTİKALARI TEPKİ TOPLUYOR
Ahmedinejad, İran’da ‘yıkıcı’ ekonomik politikaları nedeniyle büyük eleştiri topluyor. Halk desteği kazanmak için, Ahmeinejad cömert bir şekilde davranarak İran petrolünü halka dağıtıyor. Ancak, yüzde 20’nin üstündeki enflasyon ile ev ve gıda ücretlerindeki artış, yardımlarını umduğu sosyal piramidin altındaki insanlara zarar veriyor. Gelecek yıl ki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yenilebilir. Ahmedinejad politikalarının güçlü eleştirmenleri Tahran Belediye Başkanı Muhammed Bager Kalibaf, İran’ın eski nükleer başmüzakerecisi Ali Larijani (Lariajani, Kum kentinden büyük bir çoğunluğun oyunu alarak milletvekili seçildi) ve Meclis Başkanı Golam Ali Hadad Adel Ahmedinejad’a karşı cumhurbaşkanlığı için yarışacaklar. Bunlara eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi de dahil.

HANGİSİNİN EKONOMİ POLİTİKALARI DAHA KöTü?
Ahmedinejad’ın ekonomi politikaları çok kötü, ancak bunlar İkinci Dünya Savaşı’ndan beri en kötü dönemini yaşayan Amerikan bankacılık ve kredi krizinin sorumlusu ABD Başkanı George Bush’un politikalarıyla karşılaştırılamaz bile.

Bush döneminde bir dönem tanrısal bir güç olan Amerikan doları çöktü ve daha da çökme tehdidi altında. Amerikan ekonomisi geriye doğru bir durgunluk içerisinde. Irak, milyonlar dolarlar yuttu. Belki iki ya da üç trilyon dolar kadar. Amerikan’nın büyük bir finans şirketi Bear Tearns, çok ucuza satılırken, bir diğer büyük fon şirketi olan Carlyle Capital Corporation, kapatılmak zorunda kaldı. Diğer prestijli finansal kuruluşlar, Lehman Brothers gibi ünlü isimler büyük bir tehlike içinde. Wall Street panik içinde. Şimdi zengin ve cesurların düşük ücretlerle servet sahibi olma zamanı.

AMERİKA İRANI CEZALANDIRIRKEN, İRAN KöRFEZLE İŞBİRLİĞİ YAPIYOR
Bu koşullara karşı, neo-konservatif Amerikan Hazine Müsteşarı Stuart Levey’in İran ekonomisini çökertme çabalarına sadece gülünebilir. ABD, İran’ın iki büyük bankası olan Bank Melli ve Bank Saderat’a karşı yaptırımlar uyguladı. Geçen hafta da Melli ve Saderat’ın üçte ikisine sahip olduğu Bahreyn Future Bankası’nın Amerikan kredilerini dondurdu.

Amerika, İran’a karşı bu cezalandırıcı yaptırımlar uygularken, Körfez’deki en önemli ticari ortaklarını bertaraf ediyor. Göstergeler, Levey’in kampanyasının başarısız olduğunu gösteriyor. İran ve Dubai arasındaki ticaret 2005 yılında 7.8 milyar Dolar iken, bu rakam 2006’da 11 milyar dolara ulaştı ve 2007’de 14 bin milyar dolara ulaştığı düşünülüyor.

ARAPLAR İRANLA İŞBİRLİĞİ İSTİYOR
Amerika’nın ılımlı Araplarla İran’a karşı işbirliği çabaları, (Başkan Yardımcısı Dick Cheney bu hafta bölgeyi ziyaret etti), uyguladığı ekonomik yaptırımlardan daha az başarılı olmuş. Suudi Arabistan, Mısır, ve körfez ülkeleri Amerika’nın İran’a karşı bu kötücül kampanyasına katılmak istemiyorlar.

IRAK, AHMEDİNEJAD’I DAHA SICAK KARŞILADI
Dubai şeyhi Şeyh Muhammed Bin Raşid geçenlerde Tahran’dayken, Ahmedinejad da Irak’ta ABD Başkanı Bush’tan daha sıcak bir şekilde karşılandı.

Daha da kötüsü, Washington’un İran İslam Cumhuriyeti’nden kaçınma çabalarına karşın, bölgedeki ülkeler, İran’ın da içinde bulunacağı bir güvenlik yapısının iyi bir fikir olduğunu düşünüyorlar.

AHMEDİNEJAD NEDEN BAŞARILI?
Ahmedinejad’ın başarılı olmasının ana sebebi, O’nun riskli nükleer politikaları içinde gizli. Ahmedinejad, Amerikan’ın İran’ın nükleer faaliyetlerini durdurma girişimlerine şimdiye kadar başarıyla karşı koydu. Ancak, bu karşı koyma ve direniş aynı zamanda bir bedel de ödetiyor. Bu bedel de ekonomik bir bedel, yani uluslar arası yaptırımlar. Bir diğeri ise stratejik bir bedel. O da zayıf ama olması da gerçek olası Amerikan ve İsrail saldırısı.

İRAN NEDEN NüKLEER Güç OLMAK İSTİYOR?
İran nükleer silahlar üretse bile, hiç kimse bu ülkenin bu silahları kullanabileceğine inanmıyor. Bunun da ötesinde, böyle bir durum, İran milletinin hemencecik yok olmasıyla sonuçlanırdı. Yine de, nükleer silahları kullanmaktan ziyade onlara sahip olmak, İran perspektifinden kuşkusuz bir avantaj sağlardı. Bu, sadece İran’ı ABD ve İsrail saldırılarından korumazdı, aynı zamanda bu iki ülkenin (ABD ve İsrail) bölgede hegemonya kurmalarına da engel olurdu. İran’ın nükleer programının Washington ve Telaviv tarafından bu şekilde tehdit görülmesinin sebebi de bu.

ARAPLAR İRAN’LA YAŞAMAK ZORUNDA
Şöyle ya da böyle, İran, uzun vadede körfez bölgesinde nüfuz elde etme konusunda ABD’den daha iyi konumda bulunuyor. Amerikan askerleri eve döner dönmez, Amerika’nın Irak ve Afganistan’daki neo-kolonyal maceraları da bir sona yaklaşırdı, ki bu, şimdi veya daha sonra olacak bir şey. İran ise, Arapların yaşamak zorunda olacağı, ticaret yapmak zorunda olacağı ve birlikte çalışacağı bir komşu olurdu. Coğrafya hiçbir şekilde reddedilemez.

(çev: habervaktim)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi