Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Bir deliden öğrendiğim

Bir deliden öğrendiğim

Sabah saat sekiz filandı. Hava soğuktu ve çiseleyen yağmur taneleri rüzgar eşliğinde yüzüme çarpıyordu. Eyüp Mezarlığı'nın kıyısında işime doğru yürüyordum. Yol boyunca üşüyen elimi ısıtmaya çalıştım. Etrafta bir sessizlik hakimdi. Tam da mezarlığı geçerken arkamdan bir ses işittim. Bir adam yüksek sesle konuşuyor ve şunları söylüyordu.

Verdiğiniz her kararı üç kere düşünün...

Düşünmeden karar vermeyin.

Eğer düşünmeden karar verirseniz, sonucuna katlanmak zorunda kalırsınız.

Hatalarınız, düşünmeden verdiğiniz kararlarınızdan kaynaklanır.

Unutmayın ve her kararınızı üç kere düşünün, hatta yetmedi üç kişiye danışın...

Hatadan dönersiniz belki ama hatanın bıraktığı izi silemezsiniz...

Bu sözler sabahın erken bir saatinde kulaklarımı kurşun gibi delip geçmişti. Olduğum yerde durdum. Yağmura, soğuğa hiç aldırmadan bekledim ve bu cümleleri tekrar tekrar dinledim. Gerçekten de, adam doğru söylüyordu. Yaptığımız hatalar, günahlarımız, içine düştüğümüz zarar, kaybettiğimiz şeyler düşünmeden istişare etmeden verdiğimiz kararların bir ürünü değil miydi? Atalarımız bin düşün bir karar ver demişler. Efendimiz önemli işlerini sahabesiyle istişare edermiş.

Kendi hatalarımı düşündüm. Düşünmeden verdiğim kararlarımın sonucunu ve zararlarını değerlendirdim. Ve başımı çevirdim, sabahın erken saatinde beni bu şekilde düşünmeye davet eden adama baktım. O an gördüklerime inanamadım. Bu sözlerle bu adamın hiç alakası yok gibiydi... İlginçtir bu sözlerin sahibi beklediğimin aksine eski ve metruk bir çeşmenin önünde bekleyen akıl hastası bir adamdı. Üstü başı kir pas içindeydi, aç ve yorgun olduğu her halinden belli oluyordu. Ama adam hiç ummadığınız kadar güzel bir Türkçeyle hâlâ konuşuyordu.

Bizler her zaman, güzel söz söyleyebilen, kitapsal ifadeler kullanan akıl veren insanları takım elbiseli, gözlüklü nezih insanlar olarak hayal ederiz. Bu insanların hayat boyu ilimle meşgul olduklarını, kitaplarla içiçe bir hayat sürdüklerini düşünür ve onlara büyük bir saygı gösteririz. Elbette ilimle meşgul olan insanların hayatları ve kaderleri kitaplarıyla geçer. Ama bazen de bilgi bizlere hiç beklemediğiniz, hiç kestiremediğiniz kimselerden gelir ve onlardan bir şeyler öğrenirsiniz. O gün beni düşünmeye sevk eden o sözlerin sahibini hiç tanımıyordum ama sanırım iyi durumdayken bilinçaltına atılan düşünceleri bütün doğallığıyla ortaya çıkıyordu. Ve belli ki adam aklını kaçırmadan önce iyi bir hayat yaşıyordu... Eğer öyle olmasaydı bizim mahallenin delisi sürekli küfretmez bu adam gibi hikmetli sözler söylerdi.

Bazen bir söz bir cümle kendimizi toparlamamıza yardımcı olabilir. Sözün kimden ve nereden geldiği de önemlidir. Fakat, şu da bir gerçek ki, söz güzelse zaten hakikatten çağıldamaktadır, kimin dilinden dökülürse dökülsün geldiği yer bellidir. O yüzden doğru söz, güzel söz bizi her zaman etkiler.

Bir kış günü hiç tanımadığım o adam bana nasihat etmişti. Ve ben işimin başında hâlâ o sözü düşünüyordum. Düşüncesizce kırdığım gönülleri, düşünmeden yaptığım işleri, düşünmeden okuduğum kitapları, düşünmeden söylediğim sözleri bir bir masaya yatırıp yeniden değerlendiriyordum. Eğer düşünerek karar verseydim sağlığımın bozulmasına neden olan o şarlatanlara inanmaz ve o ilaçları kullanmazdım, eğitim hayatıma uzun yıllar devam ederdim, annemi ölmeden önce daha sık ziyaret ederdim, ilim öğrenmeye yeterli vakit ayırırdım... Keşkeler artık işimize yaramaz ama adamın da dediği gibi, hayatımızın muhasebesini yapmaya ve yaptığımız her eylemi zihnimizin süzgecinden geçirmeye ihtiyacımız var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi