80 öncesinden bir sahne hatırlıyorum. Henüz 12 Eylül darbesi olmamış, Kenan Paşa çıkıp Çankaya'ya oturmamış...

Mübarek Ramazan ayının ilk günlerinde, bir gazeteye basılan önemli bir fotoğraf hatırladığım.

Bir siyasi parti lideri, elinde bardak, su içiyor...

***

Gazetenin birinci sayfasındaki o fotoğrafı gören vatandaş da bakacak, sinirlenecek.

Vay anasını diyecek, bizim lidere bak! Mübarek Ramazan gününde oruç tutacağı yerde kalkmış su içiyor.

İçtiği yetmezmiş gibi bir de resim çektiriyor.

Çektirdiği yetmezmiş gibi bir de o resmi gazeteye basıyorlar.

Tüü reziller! Bir daha ben senin sözüne inanır mıyım?

Bir daha ben senin partine oy verir miyim?

***

Aradan otuz sene geçmiş. Vatandaş bugün canlı yayın ile bant yayın farkını biliyor.

Gazeteye basılan bir fotoğrafın ne gün çekildiğini, ne gün basıldığını düşünür.

Eski bir fotoğraf Ramazan günü konuldu diye, parti liderinin de suyu o gün içip oruç tutmadığına hükmetmek, pek akıllıca sayılmaz.

Ama o tarihte bu tarafını düşünen yoktu ve o türlü fotoğraflara bakarak inanan, gaza gelenler oluyordu.

"Adama bak Ramazan günü su içiyor" suçlaması hafif kalır, daha ağır sözler sarfedildiğine şahidim.

***

Gelelim bugüne.

CHP Genel Başkanı Kemal Bey'in "evet" oyu vereceğini açıklayan Sezen Aksu'ya sitem ettiğini öğrenelim.

Sayın Kılıçdaroğlu, "Sezen Hanım, beni üzmedi ama bunu söylememesi gerekiyordu. İyice ölçüp, biçip düşünüp konuşması gerekirdi" buyurmuş.

Nereden biliyorsun iyice ölçüp biçmediğini?

"Evet" oyu olunca söylememesi gerekiyor Kemal Bey'e göre.

"Evet" olunca, düşünülmeden konuşulmuş oluyor.

Sezen Aksu "Oyum Hayır olacak" deseydi, o zaman alkışlayacaktı.

***

Kemal Bey daha sonra şöyle bir laf da etmiş:

"Umarım Sezen Aksu'nun telefonları dinlenmiyordur..."

Haydaaa! Bu ne demek şimdi?

Sezen Aksu, telefonları dinlendiği için mi evet oyu verecek?

Tehdit mi şantaj mı var ortada, o mu ima ediliyor?

Yoksa başka bir şey mi?

Evet demek ile telefonların dinlenmesi arasında nasıl bir bağ kurulabilir?

***

Evet'e bu kadar kafa takmak hiç hayra alamet değil. Hiç sağlıklı değil.

Ama gel gör ki bu memlekette böyle bir parti var. İşte bu da Antalya'dan bir haber:

CHP Antalya İl Başkanı, Emniyet Müdürlüğü tarafından şehrin çeşitli yerlerindeki panolara asılan "Madde bağımlılığına hayır, yaşama evet" yazılı afişlerin toplatılması istemiyle Antalya Valiliğine başvurdu...

Habere bakın Allah aşkına!

Yahu gördük o panoları... "Hayır" ile "Evet" yazıları aynı büyüklükte.

Eğer oradaki 'evet' insanları etkileyecekse, 'hayır' ibaresi de etkileyebilir aynı şekilde.

Bu nasıl bir mantıktır, bu nasıl bir kafadır?