Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Sıfır noktasında cami

Sıfır noktasında cami

Biraz da kaçık yönüyle temayüz eden Mısırlı ünlü yazar Neval Sadavi'nin horlanmış kadınlar için yazmış olduğu Sıfır Noktasına Kadın kitabı meşhurdur. Esasında, sorun anlattıklarında değil çözümlemesinde. Neyse, bu husus eskilerin ifadesiyle bahsi diğer. Lakin istiare yoluyla onun bu kavramını New York'ta İkiz Kulelere 180 metre yakında kurulması tasarlanan İslam Merkezi Projesi için uyarlıyor ve kullanıyoruz. 11 Eylül, ABD'de Müslümanlar ile Amerikan toplumu arasında bir çatlak oluşturmuş. Galiba bunu yapanların maksadı da buydu. Birileri çatlağın kalıcı hale gelmesi için uğraşıyor. Belki de bu birileri hadisenin gerçek tezgahçıları ve kundakçıları da olabilir. Henry Ford'un ifadesiyle oradaki örgütlü veya beynelmilel Yahudiler de bu çatlağı derinleştirmek ve tepe tepe kullanmak istiyorlar. 11 Eylül ruhu Müslümanları iğdiş etmeye matuf bir ruh. Bu ruh, Müslümanların istifadesine medar olacak umumi hürriyetin kamuoyu istibdadı haline dönüştürülmesi çabasıdır. 11 Eylül'den sonra buradaki ve dünyadaki Müslümanlar Kaide şablonu üzerinden parya haline getirilmek ve hayat hakları ellerinden alınmak istenmiştir. Bu bağlamda, ABD'nin tanınmış 'ılımlı İslami' kimliklerinden olan Faysal Abdurrauf sıfır noktasına yakın mekanda bir İslami merkez inşa etme girişiminin başını çekiyor. Lakin bu proje belediyeden onay aldıktan sonra bazı çevrelerin sistematik gayretleriyle ABD'yi öyle bir kamplaştırdı ki tarifi mümkün değildir. Obama bile Müslümanların yanaşması olarak değerlendirilmeye başlandı. Amerikan halkının dörtte biri onun Müslüman olduğuna bile inanıyor. Bazıları da aksine, aya gidilmesine inanmadığı gibi Obama'nın varlığına da inanmıyor. Keşke 11 Eylül'ün varlığına da inanmasalardı; bu daha müspet akisler meydana getirebilirdi! Lakin Faysal Abdurrauf'un girişiminden sonra tetikte olanlar veya uyuyan hücreler yeniden harekete geçtiler ve Müslümanlara yönelik yeniden McChartism dalgalarını hortlatmaya çalıştılar. Bunda da tahmin edebileceğiniz gibi Yahudiler başı çekiyorlar. Lakin tahmin edemeyeceğiniz şekilde farklı yerlerden de tepkiler yağıyor.

Bunlardan birisi de Hindistan asıllı tartışmalı bir kişilik ve Müslüman olan Newsweek dış baskılar editörü Ferid Zekeriya'nın ADL'in kendisine daha önce vermiş olduğu Hubert Humphrey ödülünü 10 bin dolarla birlikte geri iade etmek istemesidir. Eğer bu yapılırsa bir devrim ve bir çığır açılmış olur ve örgütlü ve kışkırtıcı Yahudi çevreler de ödülleriyle baş başa kala kalırlar. Peki, Ferid Zekeriya bu ödülü neden iade etmek istiyor? Zira, Yahudi çevreler ve bahusus ADL sıfır noktasına bir İslam merkezi yapılmasına karşı çıkıyor. Bunu da 11 Eylül'ün meş'um hatırasına bağlıyorlar. Yani 11 Eylül'de Müslümanlara takılan yafta ve tasmanın ilelebet devamını arzuluyorlar. Peki, Ferid Zekeriya bu çevrelere yakın eğil miydi? İşte bu noktada bir ayrışma var. Ferid Zekeriya İslami merkez yapılmasını ve bunun da armoni ve kaynaşmayı temin etmesini ve ılımlı İslami cereyana ivme ve hız vermesini istemektedir. Lakin Yahudi çevreler ve onlara yakınlığıyla bilinen Newt Gingrich gibiler İslami merkez yapımına izin vererek aslında Obama'nın radikal İslam'a yüz sürdüğünü ileri sürüyorlar. Halbuki, Obama telaffuz etmese de bütün bunları ılımlı İslam'ın önünü açmak ve ABD ile barışık bir İslami anlayışı geliştirmek için yapıyor. Zira, Faysal Abdurrauf bunun için biçilmiş kaftan. Esasında Ferid Zekeriya'nın tepkisi de Faysal Abdurrauf'la aynı çizgide ve hat üzerinde olmasından kaynaklanıyor. İşte bu noktada Yahudi çevreler ılımlı İslam tabirinde revizyona gittiler. 11 Eylül'den önce farklı bir kategoride ele alıyorlardı. Şimdi ise onlara göre ılımlı Müslümanlar, İslam'ı hiç yaşamayan dinsiz veya pratikte tamamen lakayt Müslüman çevreleri temsil ediyor. Veya Yahudilerin tesir sahasındaki Müslümanları. Daniel Pipes ılımlı İslam noktasındaki görüşlerini bu dönemde revize etmiştir. Yani olayların akışına göre tanımları da değişiyor. Belki de onlara göre hiç ılımlı İslam yok. Sadece maskeli Müslümanlar var.

Peki, Faysal Abdurrauf ve Ferid Zekeriya çizgisiyle ötekilerin çizgisi arasındaki temel fark nedir? Pipes ve Gingrich gibiler 11 Eylül rejiminin ve havasının ilelebet devamını ve Müslümanların parya muamelesi görmesini savunuyorlar. Müslümanlara hayat hakkı tanımak ve göz açtırmak istemiyorlar. Projeye destek veren Ferid Zekeriya ile projenin öncüsü Faysal Abdurrauf ise Müslümanları ehlileştirmek ve Amerikan çıkarlarıyla ve anlayışıyla barışık ve uyumlu hale getirmek istemektedir. Dolayısıyla birinci kategoridekiler yani Zekeriya ve Abdurrauf gibiler İslam merkezi yaparak Müslümanların gönüllerini almak, çelmek ve ABD'ye kazanmak isterken diğerleri de düşmanlıkla bloke etmek istemektedirler. Ilımlı kategorisindekiler Amerikan belleğinde ve hafızasında 11 Eylül fotoğraflarını ve tortularını silmeye çalışırken diğer taraf ise Wilders gibi Kur'an yakmak istemekte ve bu hususta hazırlıklar yapmaktadır. Yani Amerikan toplumu kutuplaşarak 11 Eylül'e kilitlenmiş vaziyettedir. Kutuplaştıranlar ise İslami merkez yapımı meselesini büyütenlerdir. Türkiye'de 12 Eylül ile ilgili çekişme devam ederken ABD ise 11 Eylül'le meşgul. İslam düşmanları skolastiği yeniden keşfediyor ve bir ortaçağ kalıntısı olan kitap yakma törenlerini yeniden başlatıyorlar. Orta çağ geleneklerini Kur'an yakarak diriltmek ve hortlatmak istiyorlar. Ne diyelim: Yine imdadımıza Kur'an yetişiyor. Kur'an ifadesiyle; "Mutu bigayziküm" yani "kininizle geberin ve ölün" demekten başka çare de bulamıyoruz. Keşke başka seçenek bıraksalar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi